Oyuna gelsek fark eder miyiz?

Rusya epeydir görmezden geldiði ‘Suriye’nin Dostlarý’ grubunu Moskova’ya davet etmiþ... Bu önemli bir geliþme. Baþbakan Tayyip Erdoðan da önümüzdeki günlerde Rusya’ya gidip Devlet Baþkaný Vladimir Putin’le Suriye’yi görüþecek...

Her gün 50-100 kiþinin rejimin milisleri tarafýndan öldürüldüðü Suriye’yi...

Ýkinci Dünya Savaþý sonrasýnda oluþmuþ ve halen geçerliliðini sürdüren dünya düzeni, savaþýn galiplerini mükâfatlandýran bir denge üzerine oturuyor; bu sebeple BM Güvenlik Konseyi’nin ‘veto’ hakký tanýnmýþ ülkeleri arasýnda Almanya yoktu, ama Sovyetler Birliði vardý. Sovyetler Birliði duvarla birlikte yýkýldý, savaþ sonrasý ikiye bölünen Almanya birleþti, ama BMGK’da denge deðiþmedi.

Suriye’de rejim deðiþikliði isteyenler bu yüzden Moskova’ya gitmek zorunda. Rusya ikna olmazsa iç-savaþýn durmasý mümkün deðil. Rusya ise, hem petrol ve doðalgaz gelirlerine tavan yaptýrdýðý, hem de Suriye’deki askeri üslerinin varlýðýný pekiþtirme imkâný sunduðu için ihtilâfý sona erdirmeye istekli görünmüyor.

Basit bir sorum var: Rejim milislerinin her gün 50-100 kiþinin canýný alan kanlý eylemlerinin farkýnda deðil midir Rusya’yý yönetenler? Elbette farkýndalar. Ancak dünyanýn ‘adalet’ üzerine oturan bir düzeni bulunmadýðýný da biliyorlar. “Suriye konusunda anlayýþlý ol” tavsiyesinde bulunanlarýn herbirinin nice sabýkasý da var.

Petrol ve doðalgaz zenginliði bulunmayan Suriye’nin, ‘Suriye’nin dostlarý’ grubu içerisinde yer alan pek çok ülkenin umurunda olmadýðýný da bilecek kadar tecrübelidir Ruslar... Libya gibi bir deðeri yok Suriye’nin...

Galiba ‘ilkeli’ hareket eden ve gerçekten deðiþim arzulayan bir tek Türkiye var. Kendi çýkarlarýyla ters düþme pahasýna ‘ilkeli’ davranan hem de... Türkiye isteseydi yýllarca yatýrým yaptýðý Beþþar Esad’la iliþkilerini bozmaz, sürtüþmeler baþladýðýnda Suriye’ye ve Beþþar Esad’a arka çýkarak -Rusya gibi- kendi pozisyonunu güçlendirmeye çalýþýrdý.

Yemen’de, Libya’da, Mýsýr’da deðiþimden yana olup Suriye’de statükoya sahip çýkmak ters göründü Türk dýþ politikasýný belirleyenlere...

Umarým ‘ilkeli’ olma uðruna sürdürülen politik çizgi daha büyük çýkarlarý olumsuz etkilemez.

Temennimin altýnda, ‘Arap baharý’ diye adlandýrýlan, sokaklara taþmýþ deðiþim arzusunun sonuç aldýðý ülkelerdeki siyasi geliþmelerin dýþýnda kaldýðýmýz görüntüsü yatýyor. Daha önce “Mýsýr’da Türkiye’nin ilgilenmesi gereken önemli geliþmeler oluyor, Türkiye’nin ise baþka sorunlarla dikkati daðýnýk” diye yazdýðýmda, Baþbakan Erdoðan’ýn yanýndan bir isim, “Hayýr, geliþmeleri yakýndan izliyoruz” itirazýnda bulunmuþtu. Ýzlediklerine ben de eminim, ama yine de bunca dikkat daðýtacak gündem maddesi varken geliþmelerin yeterince izlendiðini sanmýyorum.

Mýsýr’da orduyla siviller arasýnda soðuk savaþ sürüyor. Neredeyse hiç demokrasi deneyimi bulunmayan, son 70 yýlý askerin yönetiminde geçirmiþ ülkede seçilmiþler ne yapacaklarýný bilmiyorsa þaþýrmamak gerekiyor. Ufak bir kýþkýrtýcý eylemle bütün kazanýmlarýn elden gitmesini getirebilir sürtüþme...

Libya’da ise sandýktan Ankara’nýn beklediðinden farklý bir sonuç çýktý; yine Türkiye’nin dikkatleri daðýldýðý için...

Kalemim beynimi dinlemese, “Suriye iþi Türkiye’nin dikkatini daðýtmak için sürüncemede tutuluyor” diyeceðim, ama galiba burada durmalýyým.