Oyuncu bendim ama otobüs kaptanı daha çok rol yaptı!

Bu hafta vizyona giren Gözetleme Kulesi filminin başrol oyuncusu Nilay Erdönmez rolüne hazırlanmak için otobüslerde hosteslik yaptığını söylüyor...

PELİN Esmer çok önemsediğimiz bir yönetmen. Belgesel ile başlayan kariyeri artık kurgu uzun metraj ile devam ediyor. Son filmi Gözetleme Kulesi bomba etkisinde bir film oldu. Akrabası tarafından hamile bırakılan bir genç kızın dramatik hikayesini anlatıyor film. Böylesi bir konuda kızı canlandıran isim çok önemli haliyle. Nilay Erdönmez bu rolü omuzlamış. Tek başına doğum yapan, toplumun yerleşik değerleriyle çatışan bir rol Nilay’ın canlandırdığı karakter. Özellikle filmdeki doğum sahnesi ve sonrası kolay seyredilecek gibi değil. Eh böylesi zor seyredilen sahneleri oynayan isme sorduk biz de nasıl oynadın, ne hissettin diye... İşte ilk filmiyle Adana Altın Koza’da En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü alan Nilay Erdönmez’in filmin çekimlerinde yaşadığı zorluklar...

SENARYO ESKTREM BİR HİKAYE DEĞİL

-Gözetleme Kulesi ilk filmin, senaryoda seni etkileyen neydi?

Senaryoyu görmeden önce Pelin Esmer’di beni görüşmeye çağıran, ilk etken bu tabii ki. İkinci görüşmede sinopsisi okumuş ve çok heyecanlanmıştım. Çünkü çok dokunan bir hikayeydi. Kız üniversitede ve emniyetli bir yer olsun diye dayısının yanında kalıyor. (Kız hamile kalıyor) Fazla emniyetli olunca “Daha mı emniyetsiz bir yerde mi kalsam acaba?” deyip kız Tosya’da bir otogara sığınıyor. Çok esktrem bir şey gibi görünüyor ama gazeteleri açtığımızda gördüğümüz bir hikaye. Sokakta doğuranlar, doğurup klozete atanlar... Bir sırrı olan, bütün film boyunca bu sırrı saklamak zorunda kalan, varoluş kavgası veren biri diyebilirim.

-Son dönemde istenmeyen gebelik konulu filmlere daha sık rastlar olduk Türk sinemasında. Araf’ta da vardı, İsmail Güneş’in ve sizin filminizde de. Bunun da bir tartışmaya denk gelmesi bir tesadüf mü?

Herkesin kendi cinselliği de çocuk dünyaya getirip getirmemek de kendi inisiyatifinde bir şeydir. Ben çocuk sahibi olsam, onu bırakmak zorunda olsam çok zor bir durum ama çok da katmanlı bakıldığında, hayatta her zaman çok da iyi değiliz.

GERÇEK OTOBÜS HOSTESİ SANILDI

-Bazı roller vardır: Hemşireyi oynamak için  hastaneye gidip gözlemlersin. Filmde otobüs hostesini oynarken sen nasıl hazırlandın?

İlk önce anons meselesi önemliydi. Hepimizin vardır ya bu tip anonslar kafamızda. O vardı. Onun dışında Tosya Seyahat’te hosteslik yaptım. Tosya’ya gittiğimizde ilk önce boş otobüsle turladık . Host bana ne yapmak gerektiğini gösterdi: Koltuğa yaslanacaksın, fren yaparsa aniden uçarsın gibi. Sonra bir kere de gerçek yolcularla çıktım.

-O nasıl oldu?

Host büyük bir korkuyla bana teslim etti, yandan kaş göz yapıyor. Kaptan benden çok oynuyor. ‘Güzel kızım hadi bakayım çayları ver’ diye kaş göz yapıyor. ‘Tamam kaptan, merak etme’ diyor, gidiyorum. Tosya-Ankara seferiydi, Çorum’a kadar gittik. Prodüksiyon da arkamdan takip ediyor ne olur ne olmaz diye. Yaz tatilinde memlekete giden öğrenciler hostluk ya da hosteslik yapıyorlar. Direkt soruyorlar ‘Öğrenci misiniz?’ diye. ‘Evet’ diyorum ben de. Yolda sıcak su bitti. Kaptan ‘Şuradan alacaksın’ dedi, ‘Biliyorum’ dedim. Küçük bir mola yeri, indim aldım. Hemen birkaç tane kaptan geldi ve ‘Merhaba! Yeni mi başladınız? Kaç seferlerine çıkıyorsunuz?’  diye sordu. Ortamı ve nasıl yaklaşıldığını anlamak için yararlı oldu. Ampul gibi parlıyorsun bir kadınsan eğer!

ROL İÇİN GÖZLEM YAPTIM DA NE DEMEK?

-Peki, istenmeyen gebelik yaşayan bir kızın durumunu anlamak için bir hazırlık oldu mu? Rolün için özel olarak kilo aldığını biliyoruz. Burada bir problem yaşamadın mı?

‘Rolüm için şu kadar gözlem yaptım’ diyor ya oyuncular. Herhalde yapacak, bir de övünüyor. Önce soru sordum kendime. ‘İstemediğim halde hamile kalsaydım?’ sorusu önemli. Senaryo gerektiği zaman herşeye hazır olmak lazım. Tabii bir de Pelin Esmer faktörü var. Bu gibi durumlarda yönetmenine güvenmek önemli. Kilo almak ise diyetisyen takibinde yaptığım birşey...

Annem ‘Korkma! doğurursun’ dedi

-Normalde kadınlar doğum yaptığında toplumun beklentisi ‘Ah çocuğum’ diyerek üstüne titremesi ama bence kadınlar çocuk sevgisini doğumla birlikte değil çocuk büyürken o sevgiyi geliştiriyor. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?

Ah doğurdum, bir baktı gözümün içine ve bütün acılarım dindi... Sevilen hikaye bu ama gerçeği değil. Anneme de ‘Acı geçiyor mu?’ diye sordum,   ‘İçinden kocaman bir şey çıkıyor, geçen bir acı yok’ dedi! Öbür hikaye çok güzel de gerçek olan kadının doğururken acı çektiği. Tabii ki güzel bir şey, senden bir parça... Sonra bir arkadaşımın annesi evde doğum yapmış, ona oynattım eğlenceyle karışık: Böyle bir yere girdin, şimdi nasıl doğuracaksın anlat bana... O da anlattı: Şöyle ıkın, altına şunu ser, pislik yapma ortalığa... O an düşünmemek lazım ‘Şu anda vücudumda ne oluyor?’ diyerek.  Kapatıp gözünü oynaman lazım. O kadar bilmelisin ki hiç bilmiyormuş gibi olabilmelisin. En sonunda da dedi ki ‘Korkma korkma, doğurursun çabuk!’