Oyuncu rolüyle flört edebilmeli

Þebnem Sönmez, Türk sinemasýnýn özel oyuncularýndan biri.  2014’te vizyona girecek yeni filmi Sürgün Ýnek ve sinemada kadýna dair konuþtuðumuz Sönmez, “Kadýnlar, erkeklerin tüm argümanlara sahip ve doðasý gereði ezici bir üstünlüðü var” diyor.

Oyuncu, yönetmen ve senarist eðer hayatla ilgili bir derdi yoksa sadece kabuktan ibarettir. Türk sinemasý ne yazýk ki bu tür kabuklarla sarmalanmýþ durumda. Önemli oyuncular  yok mu? Tabii ki var ve iþte onlardan biri de Þebnem Sönmez. 28 Þubat’ý odaðýna alan komedi filmi Sürgün Ýnek’in baþrol oyuncusu olan Sönmez ile hem filmi hem de Türk sinemadaki kadýn sorunsalýný konuþtuk.

- Senaryoyu elinize aldýðýnýzda, bu projeye dahil olmanýzý saðlayan þey ne oldu?

Gerçek bir hikayenin sade ve sentimental komedi uslubuyla iþlenmiþ olmasý. O sadelik bir þeyler yaratabilme ihtimalini yüksek tutuyor, orasý da heyecan verici oluyor açýkçasý. Sinemada hiç sevmiyorum çok konuþmayý, konuþturmayý da; sinema kendi dilini konuþur bence.

- Hasan Kaçan’la oynarken doðaçlama yaþadýnýz mý?

Mutlaka. Hakikaten oyuncu kendi boþluðunu ya yaratýr ya da var olan boþluðu görür ve orada kendine ait olaný varsa ortaya koyar. Hasan da bunu yaptý ama çok da yapmadý, çok efendiydi, çok dengeliydi, çok ölçülüydü ve son derece kendi rolünün sýnýrlarý içerisinde yaratabildiðini gördüm çok da hoþuma gitti bu.

- Yönetmenin ilk uzun metraj filmi fakat inanýlmaz bir kadro var. Bu hem yönetmen hem de oyuncu için bir risk deðil mi? Çünkü oyuncu da iyi yönlendirmeyle performansýný artýrýyor.

Ýlk filmini çeken yönetmenlerin oyuncusu olmayý severim. Çünkü ben de oynayacaðým karakterin daha önce oynadýðým hiçbir þeye benzememesini arzu ederim. Hep ilk olsun o, karþýmdaki de ilk defa tanýþtýðým biri olsun.  Aþktýr o, flört etmektir biraz aslýnda. Yönetim Ayhan’la (Özen) senaryoyu okumadan önce tanýþtýk, hayatýmda bu kadar sade, derin, kendini hiç ortaya koymadan gülümseyen birini görmedim. Bu da ‘Merhaba’ derken oldu. Birine güven duyuyorsanýz bence korkmayýn. Oyuncu kendini teslim edebiliyorsa, teslim ettiði adres önemlidir.

- Filmin komediyle birlikte olabildiðince siyasi olmasý dikkat çekiyor...

Büyük Diktatör nasýl bir filmdir? Ertem Eðilmez filmleri çok siyasidir, Yýlmaz Güney filmleri kadar siyasidir. Yýlmaz Güney filmleri de politik olarak görülür fakat Ertem Eðilmez filmleri o buðulu gözleriyle bakan Münir Özkul ve o bütün dünyaya neþesini katan Adile Naþit’in gülümseyiþiyle hafife aldýðýný hissettirir. Öyle bir þey yok, insanlar acýlarýný hafife aldýklarý zaman acýyý hafife almaz. Hayatýn anlamsýzlýðýný anlarlar. O yüzden dipten bir politikasý vardýr. Bu film de öyle. ‘Bana ne oldu? Ben ne yaptým? Bana neden bunlar yapýlýyor?’ sorularýnýn hepsi politiktir, nereden bakarsanýz bakýn. Çünkü sonucu politik, bir inek kýçýyla bir heykeli deviriyor. Buyrun bakalým. Buradan bir siyaset çýkýyor.

Feminist filmlerini bile erkekler yazýp yönetti!

- Sinemada kadýný anlatmak çok politik bir þey çünkü o bitmeyen bir savaþ. 80’ler feminizmin sinemada ayak seslerinin duyulduðu dönemdi, bugün geldiðimiz noktayý nasýl görüyorsunuz?

Kadýn lazým olduðu için var bizim ülkemizde yani evde anne lazým. Erkek çocuk varsa, o aðabeye ya da erkek kardeþe bakacak bir kýz çocuðu da lazým. Temizlikçi kadýn olmasý lazým çünkü kadýn temizliði daha iyi bilir. Sinemada da kadýn lazým çünkü hep ‘Spartaküs’ olmayacak ki o zaman bile bir kraliçe ya da hani bir kentsoylunun eþi lazým, köle lazým. Yani kadýn ‘lazým’. Kadýn bu teçhizattan kendini sýyýrdýðý zaman, özne olduðunda erkeðe, erkek dünyasýna dair bütün silahlara, bütün söylemlere, bütün argümanlara zaten kendi kendine sahip. Dolayýsýyla ezici bir üstünlüðü var kadýnýn doðasý gereði. Sinemada benim sinirlendiðim soru þu, kadýn filmlerini neden erkekler yazýyor ya da erkekler çekiyor? Buradaki kadýnlar hiçbir þekilde kadýnlarýn dilinden konuþmuyor ki erkeklerin kadýnlarý gördüðü gibi konuþuyor, konuþturuluyor ve erkeklerin bizleri arzuladýðý ya da ötelediði bir alan yaratýlarak senaryolarda ya da sonuç olarak filmin eserin bütünündeki etki olarak bunlar yaratýlýyor. Feminist filmleri de erkekler yazdý ve çekti, kadýnlar alkýþladýlar tabii biz de o erkekleri alkýþlayabiliriz ama yine de kadýn-erkek olarak böyle bir set çiziyor oluyoruz. Kadýn filmlerini artýk kadýnlarýn yazmasýný çok istiyorum.