Oyunu ancak böyle bozabilirsin


'Ecevit'e de aynen böyle yaptılar'deniliyor. Ha şunu bileydiniz... Onu yerinden etmek için en yakını sayılanları, akıl hocalarını, güvendiği insanların başında bulunduğu kurumları kullandılar... 'İşgöremez'raporu aldırmaktı gayretleri; yıkanmadığını, hafızasının gidip geldiğini yazdırdılar... Askerlere uğrayıp, 'Bu adam gitsin, yerine başkası gelsin'dediler; askerler de tanıdıkları gazeteciler vasıtasıyla, Ecevit'e, 'Artık çekil'mesajı gönderdiler...


Başarılı olamadılarsa Rahşan Ecevitsayesindedir: Sonradan eklenmiş'güven'duyulan kişiler ve kurumlarla ilişki kesip etrafı yenileyerek kumpası atlatmayı başardıRahşan Hanım...


Adnan Menderes'e de, Londra uçak kazası sonrası kitlelerin gönlünü yeniden çeldiğini, ilk seçimde gitmesinin imkânsız olduğunu fark ettiklerinde aynısını yapmadılar mı? Cumhurbaşkanının bankalarda büyük meblâğlarda parası olduğunu, başbakanın diktatörleştiğini yazdırdılar; sokaklara taşan askeri öğrencilerin öldürülüp kıyma makinalarından geçirildiğini de...


Ya Turgut Özal'a? Cumhurbaşkanlığını rahmetli için mahpese döndürdüklerini ne çabuk unuttuk...


Yakaladılar mı bırakmazlar... Yalnız 'iyi saatte olsunlar' diye anılan vesayetçiler değil, sivil görüntülü, elleri altında büyük miktarda kaynak bulunan, kendilerini iktidarın doğal ortağı sayan içeride bazı çevreler ile işbirliği yaptıkları yabancılar da...


Sadece bizde olmadığını da biliyoruz bu tür olayların: İran'da demokkratik yoldan seçilmiş bir başbakanı(Muhammed Musaddık) da yerinden etmişlerdi; Şili'de seçilmiş cumhurbaşkanını(Salvadore Allende) hem de öldürerek tehdit olmaktan çıkardılar...


İngiltere'de bile, bir kralı(8. Erward) tahtından, bir başbakanı(Harold Wilson) koltuğundan edebildiler...


Şimdi olan da hiç kuşkunuz olmasın iktidar partisi ile lideri Tayyip Erdoğan'ı köşeye sıkıştırma, mümkün olursa yerlerinden etme, önümüzdeki seçimlerde ortaya çıkması muhtemel sonuçları tersine çevirebilme amaçlı bir kumpastır...


Tayyip Erdoğan'ın deyimiyle 'tuzak'...


Hayatı hep siyasetin içerisinde geçmiş önemli biri, 'kulampara sarması'benzetmesini kullanmıştı yapılanı iyi anlatabilmek için... Bİr kere çark dönmeye başladımı, kurtuluşun adeta imkânsız olduğunu anlatmak amacıyla...


Kurtuluşu yok mudur sahiden?


Vardır. Olmasaydı, 'iş göremez'raporu aldırıp Bülent Ecevit'i evine gönderebilirlerdi... Rahşan Hanım'ın manevrası kurtuluşun şifresini de teşkil ediyor: Kumpası kuranların beklediğinden farklı davranmak... Hastaneye gitmesi beklenirken bir doktoru evine çağırarak oyunu bozmuştu Rahşan Hanım....


Şimdi de benzer bir durum olduğuna inanılıyorsa, yapılmasıgereken şey, kumpası kurduğuna inanılanların beklediğinden farklı davranmaktır; karakterine ters gelse bile... Sert bir insanın yumuşaması, çok konuşanın az konuşması, sürekli kavga edenin etrafa sevgi taarruzuna başlamasıgibi... Ya da tersi...


Dış ilişkilerde de, içeride de...


Zar zor kurulmuş ittifakları çözecek davranışlara girmeni mi bekliyorlar; sen tam aksine eskileri koruma ve yeni ittifaklar kurma yoluna başvurmalısın... Yakınlığının yararını gördüğün ülkelere karşı sertleşeceğin bekleniyorsa, daha önce hiç yapmadığın jestlere başvurmalısın... Partinin birlik ve bütünlüğünü korumak ilk hedefin olmalı; hoşuna gitmeyen serzenişlere bile hoşgörüyle yaklaşmalısın...


Parti... İttifaklar... Ve en önemlisi de milletin bütününün desteğini kaybetmemek...


Kulamparaları hayal kırıklığına uğratmanın yolu budur... (BİTTİ)