Selahaddin E. Çakırgil
Selahaddin E. Çakırgil
Tüm Yazıları

‘Oyun’u, ‘oy’unla boz!.

İç ve dış mihraklar hepsi bir olmuş, var güçleriyle, AK Parti’ye ve Tayyîb Erdoğan’a saldırıyorlar. Bu ilgi, 1 Kasım seçimleri ve sonrası için yeni senaryolarda takınacakları tavırla ilgili..  

Niye mi?

Macaristan başbakanı Viktor Orban bile, 25 Ekim günü, “Uluslararası medya,Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyib Erdoğan’ı ‘günah keçisi’ ilan etse de, ben şahsen saygı duyuyorum. Eğer Türkiye’nin gelişmesi isteniyorsa, o zaman hoşlarına gitse de-gitmese de, güçlü bir lidere ihtiyaç var. “Avrupa Birliği’nde güçlü yöneticiler sevilmiyor, bilakis ‘tehlikeli’ olarak görülüyorlar. Zayıf liderler ise ‘iyi’ kabul ediliyor” ifadelerini kullanıyordu.

Evet, taa Davos’tan beri, Tayyîb Erdoğan sevimsizleşivermişti. Çünkü, emperyalist dünyanın saygı duyduğu ve varlığını korumayı temel hedeflerden birisi olarak vazife edindikleri siyonist İsrail rejiminin C. Başkanı sıfatlı kişiye, -diplomatik teamülleri bir kenara koyarak-, haddini bildirmişti. 

Geçen yüzyılın ‘Duvel-i muazzama’sının dilinde, ‘hasta adam’ı olarak nitelenen Osmanlı’nın merkezî coğrafyasında, şimdi artık bir ‘hasta adam’ değil, ‘hıncını da ortaya koyan adam’ yükseliyordu.

***

Halkımızın, son 13 yıl içinde ve son 90 yıl boyunca benzeri olmayan şekilde ve büyük çapta elde ettiği kazanımlarının kırılmasını isteyenler ellerinden geleni yapıyorlar; kemalist-laik diktatörlük günlerinin başından beri ellerinde tuttukları baskı silahlarını ve gizli iktidarlarını tamamen yitireceklerinin korkusuyla..

O halde, her vatandaş, seçim sonunda çıkacak tablodan kimlerin üzüleceği ve kimlerin sevineceğinin hesabını yaparak, kendi tarafını da, milletin hayat gücünü ve gelecek nesilleri de düşünerek, oy’unu, oyunu bozacak şekilde kullanmalıdır.

Kur’an’da, Ra’d Sûresi, 11. âyetteki, (meâlen)‘Bir halk kendi halini değiştirmedikçe, Allah onların halini değiştirmez’ hatırlatmasını unutmamalıyız.

Evet, geleceğini sen belirleyeceksin, ‘Allah u Tealâ da müstehak olduğun neticeyi karşına çıkaracaktır.

O halde, haydi, ‘Oyunu, ‘oy’unla boz!’

‘Yargıçlar diktatörlüğü’ ve...

Yargı veya yargıçlar diktatörlüğü, ‘Jürokrasi..’ 

Son 10 yıl içinde, pek çok konuda yeni düzenlemeler yapıldıysa da kemalist-laik rejimin yargı gücüne henüz de bir çeki-düzen verilemedi.

Ve ‘Kutsala karşı olmak’ temeli üzerine kurulu laik rejim, yargı’yı hâlâ ‘yüce yargı’ diye, kutsayarak sunmak açıkgözlülüğünde..

Devlet dediğimiz mekanizmayı yöneten üç temel güçten birisi, yargı.. Ona saygı gerekir.

Pekiyi, üç aslî güç odağından kanun yapma (yasama) ve hükûmet etme (yürütme) gücüne de aynı saygının gösterilmesi gerekmez mi?

Hayır! Yargı’ya göre, yargı dışındaki öteki iki güç, yani siyaset kurumu, ağır eleştirilere de hazır olmalıdır. Çünkü, onlar yargıçlar gibi atanmışlar değil; seçilmişler..

Bir ikilem karşısındayız.

***

Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nin ön cephesine asılan ve üzerinde, Tayyip Erdoğan’ın fotoğrafı ile ‘Diktatörler sokakta devrilirler’ yazısı bulunan bir afişi asan iki öğrenci hakkında açılan Cumhurbaşkanı’na hakaret’ davası beraatle neticelenmiş, 20 Ekim günü.. Kararda da o pankart yazısı içeriğinin tartışma götürür bir siyasî eleştiri olmasından başka bir anlam taşımadığı’ vurgulanmış..

Bu satırların sahibi, o kişiler illâ da, cezalandırılsın da demiyor.

Ama ‘Yüce yargı’ya (!) sualimdir: Yarınlarda bir başkaları da, meselâ, resmî ideolojinin üççeyrek yüzyıl önce ölmüş ve de ikonlaştırılmış ismi hakkında, eleştiri kastıyla benzer bir pankart assa, aynı mahkemeler nasıl karar vereceklerdir?

Bülend Arınç Bey’e not:

Bazı noktalarda diyelim ki, haklı olsanız bile, o doğruları, yanlış bir zaman ve mekanda, en yanlış muhataplara malzeme verecek şekilde dile getirmekle, kendi muktesebatınızı da mahvetmiyor ve aç kalan kedinin kendi yavrularını yemeye kalkışması gibi bir tablo sergilemiyor musunuz? Bu size yakışmıyor.

Sevgisini kaybeden, tek kişi halinde sadece siz olmazsınız. Yazık, çok yazık!.