Zor yýllarýn kapýsý Özal ve ekibinin ölümleri ile açýldý. Ölüm sýrasý sanki önceden planlanmýþ, yazýlmýþ ve çizilmiþti.
Sadece Özal deðil, beyin takýmý da ya tasfiye ediliyor veya yok ediliyordu; ya-ölüyorlar veya öldürülüyorlardý.
Ya ecel görüntülü ölümler veya kaza görüntülü ölümler veya açýk açýk cinayetler, bombalamalar, kurþunlar.
Gerçek darbe 93 bugüne kadar diðer darbelerden çok daha fazla üst düzey ölümlere yol açtý. Buna raðmen acaba neden gerçek darbe 93 bir bütün olarak incelenmiyor darbe kabul edilip incelenmiyor...
Ölümler- cinayetler ve suikastler 93 yýlýnda yoðunlaþmýþtý. Ama elbette hazýrlýk safhasý vardý, evveli vardý bu sürecin.
Darbe ve ölüm süreci ilk fýkralarla baþlamýþtý.
Uzun ve çok derin planlý tasfiye süreci 1989'dan sonra fiiliyata geçti. Turgut Özal'ýn Çankaya'ya çýkmasýnýn ardýndan Özal misyonunun devamý olan Baþbakan Yýldýrým Akbulut, adýna türetilen fýkralar ile yýpratýlmaya baþlanmýþtý.
Özal Cumhurbaþkanlýðý koltuðuna oturmasýnýn ardýndan arkadan vurulmalýydý. Ve ilk kale Baþbakan Yýldýrým Akbulut idi
Bugün "Özal'ýn deðerini þimdi anlýyoruz" diyenlerin baþý çektiði fýkra dönemine bir de "först leydi" desteði olarak Semra Özal eklenebilir.
Çünkü ANAP lideri Yýldýrým Akbulut'un devrilme sürecinde medya üzerinden yürütülen fýkra hamlesine ek kuvvet olarak (Özal'ýn statükocu nitelediði) Mesut Yýlmaz'a verilen först leydi desteði çok ama çok önemliydi.
(Not: Bir dönem zýt kutup gibi görülen Demirel-Yýlmaz yakýnlaþmasý ve 90'lý yýllara damga vuran önemli noktalarda ortak imzalarýnýn olmasý hayli ilginçtir)
Özal'ýn ölümü ile Özal'ý ölüme götüren süreci bu geliþmeler eþliðinde incelersek farklý anlamlarýn çýkacaðýný görebiliriz.
***
Rahmetli Turgut Özal Türkiye Cumhuriyeti için çok büyük ve çok önemli adýmlar atmýþtý. O gün yazýlan ve bugün yazmaya devam eden Özal ekonomisi yorumcularý maalesef müthiþ yanýlgýlar yaþamak durumunda kaldýlar.
Çünkü Özal'ý ne anlamýþlardý, ne de anlatabilmiþlerdi.
***
Turgut Özal ölmeliydi!
Çünkü Özal ticaret kapýlarýný rekabete açarak rekabetten doðan kaliteyi hayatýmýza yerleþtirmiþti.
Eskinin koruma duvarlarý arkasýndan peydahlanmýþ olan sanayici yapýsý, býrakýn ekonomik geliþmeyi desteklemeyi ekonomiyi býrakýp bizzat siyasetin içine girmiþlerdi.
Týpký darbeci askerler gibi...
Özallý yýllarda rekabet kapýlarý açýlmasýna raðmen içerde bir çok sektöre sübvansiyon, yani kamu üzerinden kaynak aktarýmýna devam ediliyordu. Kademeli þekilde rekabet gücü artýrýlarak kendi ayaklarý üzerinde durmayý baþaran bir özel sektör modeli amaçlanmýþtý.
Her sübvansiyon azaltýlmasýnda veya kaldýrýlmasýnda yýllarýn birikmiþ korumacýlýk anlayýþýný Özal'a karþý tehdit anlayýþý alýyordu.
***
Fakat Özal'ýn ölüm nedeni için bu gerekçelerde yeterli deðildi. Özal çok daha büyük iþ yapmýþtý.
Ve bu iþ Özal'ýn ölümüne yol açmýþ olmalýydý.
Özallý yýllarda (1984'den 1990) bütçe gelirlerinin yarýdan fazlasý (yüzde 54) transfer harcamalarýna gitmiþtir. Ayný dönemde faiz giderleri de gelirlerin yüzde 22'sine ulaþmýþtý.
Ama transfer harcamalarýnda önemli bir nokta vardý:
Transfer harcamalarýnýn ana kýsmýný ise özel sektör için üretilen ucuz kamu mallarýnýn zararý ve yine özel sektör üretimi için verilen doðrudan destekler olarak sübvansiyonlar oluþturuyordu.
Özel sektör dýþýnda Özal'ýn asýl yüklendiði büyük misyon kamu yatýrýmlarý idi. Liberal ve özel sektörcü zihniyetindeki bir lider ülke tarihinin en yüksek kamu altyapý yatýrým hamlesini gerçekleþtiriyordu.
Özallý yýllarda her 100 liralýk bütçe gelirinin 19 lirasýnýn kamu yatýrýmýna gitmesi çok ama çok önemli bir detaydý.
(Not: Özallý yýllarýn bütçesinde aslan payýný kamu personeli almýþtý. Bütçe gelirlerinin yüzde 52'si kamu personeline gidiyordu)
***
Ýþte Özal'ý ölüme taþýyan sebepleri sonraki 10 yýlýn bütçesine bakarak görebiliriz.
Demirelli yýllarda Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bütçesi sübvansiyon ve korumacýlýk yerine faiz bütçesi haline gelmiþti.
Artýk transferin adý faiz olmuþtu.
Ama Demirel Türkiye'yi uzun yýllar felakete taþýyacak, bütçesini faizden de beter hale getirecek bir baþka adým daha atmýþtý:
Erken emeklilik sistemi
Özal döneminde yine üretim desteði olarak görebileceðimiz sübvansiyonlarýn yerine, üretim ile alakasý olmayan bir transfer harcamasý olarak sosyal güvenlik açýklarý almýþtý.
Demirel'in iz býraktýðý 90'lý yýllarýn bütçelerinde (93-2001 yýllarý) faiz dahil transfer harcamalarýnýn bütçe gelirine oraný yüzde 83'e ulaþmýþtýr. Hatta bazý yýllar gelirden fazla transfer harcamasý yapýlmýþtýr.
Lakin Demirel tarafýndan milletin geleceðini ipotek altýna alan gerçek bomba, sosyal güvenlik açýklarý sonraki yýllarda da artmaya devam etmiþtir.
***
Özal neden ölmeliydi gerçeði iþte bu bütçe rakamlarýndan çýkartýlabilir. Özallý yýllarda her 100 liralýk bütçe gelirinin 19 lirasý kamu yatýrýmlarýna gidiyordu.
Demirelli yýllarda bu miktar 19 liradan 9 liraya inmiþtir. Hatta bazý yýllar 7 liralýk orana kadar dahi inmiþtir. (94 ve 95 yýllarý)
Rahmetli Turgut Özal'ýn ve ekibinin tasfiye edilmesinin ardýndan þantiye haline gelmiþ, kamu yatýrýmlarý ile büyük altyapý yatýrýmlarý gerçekleþtiren Türkiye yerine yatýrýmsýz ve kriz çeker bir Türkiye gelmiþtir.
Özal'ýn ölümü ile;
Büyüyen Türkiye gitmiþ
Büyüyemeyen Türkiye gelmiþtir.
(Türkiye, Özallý yýllarýn damgasýný vurduðu 1981 yýlýndan 1991 yýlýna 10 yýlda reel olarak yüzde 59,2 büyüme gerçekleþtirmiþtir.
Oysa yine Türkiye, Demirelli yýllarýn damgasýný vurduðu 1991 yýlýndan 2001 yýlýna 10 yýlda sadece reel olarak yüzde 26,9 büyümüþtür.
Hatta Demirelli yýllarýn içinde bu küçük büyümenin de ana omurgasý 28 Þubat sürecine kadar yüzde 7,1 ila yüzde 8,0'lik yýllýk büyümeler saðlayan Rahmetli Erbakan döneminden gelmektedir )
Þimdi haklý olarak elbette þu soruyu sorabiliriz:
Neden bu ülkeyi hýzlý büyütenler bir þekilde erkenden ecel,kaza vs nedenlerle ölüyorlar da darbeci ve ülkeyi geriye getiren gericiler uzun uzun müreffeh þekilde yaþayabiliyor?
***
Þimdi Özal'ýn neden ölmesi gerektiði noktaya gelelim. Bir ülkenin hýzlý kalkýnmasý için çok önemli bir birleþim noktasý vardýr:
a-Önce hýzlý nüfus artýþýný eðitime sevk edecek büyük altyapý yatýrýmlarýnýn gerçekleþtirilmesi gerekir:
1950-60 arasý nüfus artýþý %32,5
1960-70 arasý nüfus artýþý %28,3
1970-80 arasý nüfus artýþý %25,6
1980-90 arasý nüfus artýþý %26,2 (Kamu Yatýrým Orn. %19)
1990-2000 arasý nüfus artýþý %13,8 (Kamu Yatýrým Orn. %9)
b-Eðitim yatýrýmlarý, kamu yatýrýmlarý ve ilk kalkýnma hamlesi köyden kente göçü artýrýrken yeni altyapý yatýrým ihtiyacýný da artýrýr:
Kentleþme hýzý 1975'de (ki hýzlý büyüme dönemi olmasýna raðmen) yüzde 5,4 iken 1985 yýlýnda yüzde 7,7'ye fýrlamýþtýr.
Özallý yýllar ayný zamanda sadece büyüme deðil önemli bir geliþme hamlesi ve deðiþim dönemi yaþandýðýný da sosyal göstergelerde bize göstermektedir.
(Son yýllarda kentleþme oranýnýn yüzde 3'lerde seyrettiðini ve bu kentleþme oranýnýn ihtiyaç duyduðu altyapý yatýrýmlarýnda bile sýkýntý çektiðimizi düþünürsek Özallý yýllarý daha iyi anlayabiliriz)
c- Eðitim ve ilk kalkýnma hamlesi ile hýzlý nüfus artýþý frenlenirken orta yaþ yýðýlmasý yaþanýr
Nüfus artýþ hýzý geçmiþ on yýllarda yüksek olmasýna raðmen orta yaþ, yani çalýþabilir nüfus yoðunluðu 1990'lý yýllarda artmaya baþlamýþtýr. Çalýþma çaðýndaki nüfusun oraný ilk kez 1990 yýlýnda yüzde 60 sýnýrýný aþarak 2010 yýlýnda toplam nüfusa oraný yüzde 67,2'ye ulaþmýþtýr.
***
Þimdi Özal neden ölmeliydi gerçeðini anlayabildik mi?
Bugün ülkeyi çok sevdiðini söyleyen milliyetçi-ulusalcý kesim bu soruyu kendilerine sormak zorundadýr.
Zayýf bir Türkiye için Özal ölmeliydi.
Özal aslýnda güçlü Türkiye'yi henüz ortaya çýkarmamýþtý; sadece güçlü Türkiye'nin temellerini atmýþtý.
Eðitim yatýrýmlarý, kamu altyapý yatýrýmlarý, kentleþme desteði, sanayileþme isteði bu temel atma hamleleri idi.
Türkiye 90'lý ve 2000'li yýllarda belki de tarihinde bir daha bulamayacaðý büyüme fýrsatýný demografik özelliklerden elde edecekti.
a-Eðitimli ve vasýflý insan gücü yükselmiþ olacaktý
b-Çalýþma çaðý dýþýndaki çocuk nüfus ile yaþlý nüfus en alt orana inerken, nüfusun ana kütlesi iþ yapabilir orta yaþ olacaktý
c-Kentleþme büyük oranda gerçekleþmiþ ve altyapý yatýrýmlarý da buna göre oran olarak harcanmýþ olacaktý
d-Ülke kaynaklarýnýn temel yatýrýmlardan üst yatýrýmlara harcanarak büyük refah patlamasý yapýlacak dönem gelecekti
Ama gelemedi, olmadý
Özal öl(dürül)dü.
1-Demirel erken emeklilik ile orta yaþ nüfusu derhal emekli ederek genç ülkeyi yaþlý ülke haline getirdi. Çalýþanlar bile emeklilerin maaþýný ödeyemez oldu.
2-28 Þubat süreci ile vasýflý insan gücü eðitimi rafa kaldýrýldý
3-Ülke soyuldu: Hem kamu bankalarý hem de özel bankalar eliyle.
Evet, Özal ölmeliydi.
Ve sadece Özal deðil, ekibi de ölmeliydi.
Eþref Bitlis ve Adnan Kahveci gibi en yakýnýndakiler olmak üzere ölmeliydiler. Güçlü ve zengin Türkiye hayalinin gerçeðe dönüþmemesi için bu kiþiler ölmeliydi.
Ve öldüler...