Özal’ın ardından

Bu manşet bugüne kadar çok kullanıldı. Ölümünün 21. yılında sevenleri mezarı başında, yakından uzaktan ona dua etti. Bugün kırk yaşından küçük insanımız Özal dönemini çok iyi hatırlamaz. Hele hele, karaborsa, yokluklar, anarşi dönemlerini sadece elli yaşından büyükler hatırlar.

Özal siyaseti sevmez ve uzak dururdu. 1974 yılında ülkemizin ekonomisini ve demokrasi anlayışını değiştirmenin ancak siyaset yolu ile olabileceğini düşündü, yakın arkadaşları ile uzun uzun konuştu. İlk fırsatta politikaya girilmesine karar verildi

Özal’ı yeni kuşaklara nasıl özetlerim diye düşündüm bir deneme yapıyorum.

Özal yenilikleri çok seven bir kişi idi. İlk bilgisayar çıktığında edindi, tabii ki yurtdışı dönüşümüzde aldık. İthal yasağı var, gizlice soktuk.

Atari oyunları çıktı, aldı. Oyunu bayağı iyi oynardı. Business jet çıktı. O jeti kullandı ve satın aldık. Birileri suda giden bisiklet yaptı, ona binip pedal çevirdi. Araba telefonları çıktı, kullanmaya başladı. Görüntülü telefonu 1988 de kullanmaya başladık. (Başbakan-Ulaştırma Bakanı-PTT Genel Müdürü arasında) Büyük düzenekler kurarak Amerikan CNN’i seyreder, dünyadaki olayları anında görürdü. Ne kadar yenilikler var ve onun bilgisine sunuluyorsa onların hepsini inceler, kullanır ve çevresinin de kullanmasını isterdi.

Özal, müşfik bir baba, insanları seven bir karakterde idi. Herkesi dinler, fikirlerine değer verirdi. O, “herkesin fikri muhterem ama muteber olmayabilir” cümlesini kullanırdı. Protokole pek önem vermezdi. Genelde danışır öyle karar verirdi. Özal, sonunu getiremeyeceği bir iş varsa onu yapmaya hiç girişmezdi, “.hedefe atamayacağın taşı yerinden hiç kaldırma” cümlesini ara sıra kullanırdı. Yapacağı işin riskini hesap eder, hesapsız riskler almazdı. 

80 darbesi ile kurulan askeri cunta ile olan ilişkilerinde çok sabırlı davranarak, sivilleşmeyi hızlandırdı. Askerin kışlasına dönmesini sağladı. Bunları yaparken Cumhurbaşkanı Kenan Evren’di.

Özal siyasete elli beş yaşında girdi. Çok başarılı bir siyaset yaşamı vardı diyemiyorum. Siyaset okulda değil yaşanarak öğreniliyordu. 1986 ara seçimlerinde bütün medya karşısına dikildi. On bir milletvekili seçilecekti. Muhalefet beş, iktidar altı milletvekili çıkarmasına rağmen sanki büyük bir yenilgi almış gibi derin bir yeise düştü. 1989 yılındaki Mahalli idareler seçimlerinde yanlış siyasi kararlar neticesi birçok belediyelikler kaybedildi. Yenilginin sebeplerini herkesimi dinleyerek bulmaya çalıştı. Evet Özal’ı bir yazıda böyle özetledim. Ama kendisini ancak ciltlere sığdırmak mümkün. Ülke yönetiminde dogmalar yerine pragmatizmin hakimiyetini, kapalı ekonomi yerine serbest piyasa ekonomisine geçişi sağlayarak Türkiye’yi dünyaya tanıttı. Allah gani gani Rahmet eylesin...