Özel hayat tartışmaları...

Fuhuş yapan erkekler ilk seferinde 1500 euro, tekrarı halinde de bunun iki katı para cezası ödeyecekler” Okuduğunuz tırnak içindeki cümle, Fransa’da, 27 Kasım’da Parlamento’da tartışmaya açılacak yeni yasa tasarısının en fazla konuşulan maddesi. İktidardaki Sosyalist Parti’nin hazırladığı tasarı hem fuhuş şebekelerine darbe indirmeyi planlıyor hem de bu sektörden kurtulmak isteyen kadınlara yardımcı olunması öngörüyor. Sektörü yaşatan müşterilere sadece para değil başka cezalar da var.

İçkili araba kullananlara yapıldığı gibi fuhuş yapan erkek de farkındalık kursuna gönderilecek. İşte bu tasarı çok ciddi bir tartışmayı da beraberinde getirdi. Tartışmanın adı özel hayat tartışması ve devletin bu alana ne kadar girebileceği...

***

Yazar Frederic Beigbeder’in başını çektiği bir grup, “bu maddenin devletin özel alana müdahalesi olduğunu ve bu tarz normlar koyulamaz” açıklaması yaptı. Sosyalist Parti bu açıklamaya sert tepki gösterdi, erkek egemenliği ve kadınların itaatini sürdürmeyi amaçlayan geri kafalı zihniyetin sonucuna bağladı.

 Feministler durur mu, onlar da tartışmaya katıldılar ve bu bakış açısının konumlarını muhafaza etmek ve kadınların vücudunu parayla kullanmak isteyen baskın erkeklerin işi olduğunu söylediler. En tartışmalı tepki fuhuş sektörünün kurbanlarından geldi. Onlar; müşterilere ceza vermenin sektörü daha da yer altına iteceğini ve daha çok sömürüye maruz kalabileceklerinden endişe ettiklerini açıkladılar. İnternetin günümüzdeki kullanım şeklinin böyle bir yasa maddesini boşa çıkaracağını iddia edenler de oldu...

***

Fransa’daki bu tartışmanın Türkiye’de yaşanan tartışmalarla tek bir ortak noktası var o da özel hayat maddesi. Devlet özel hayata müdahale edebilir mi, edebilirse bunun sınırı nedir, ne olmalıdır?Tartışmanın doğru bir zemine oturması için aslında özel hayatın ne olduğunu doğru tanımlamak lazım.

Bugün özel hayat nedir diye 100 ayrı kişiye sorsanız 100 ayrı cevap alırsınız. Ortak bir tanımlama bulunmadıkça bu tarz tartışmalar tüm dünyada sürecektir.

***

Bir süredir Türkiye’de yaşanan tartışmalar somut verilerden çok soyut niyet okumalarla şekilleniyor. İşin içine niyet okuyuculuğu, siyasi fayda ya da rakibe zarar verme hesabı girdiği zaman sağlıklı bir sonucu da ulaşmak mümkün olmuyor.

Bir süre sonra da tartıştığımız konuyu bırakıp kendimizi başka şeyleri konuşurken buluyoruz. Hal böyle olunca da aslında hepimize yazık oluyor...