Özel hayatın sonu

Eğer cep telefonunuzu her yere taşıyorsanız arkanıza ajan takmaya hiç gerek yok, çünkü telefonunuz her gittiğiniz yeri yaydığı sinyallerle merkeze bildiriyor... Hem de saniye saniye...

Nerede yattınız, hangi lokantaya gittiniz, gün içerisinde kaç kez tuvalete ihtiyaç duydunuz, hangi sokaklarda gezdiniz vs. hepsini takip etmek mümkün...

Hayatımızın haritası

Diğer telefonların sinyalleri ile birleştirildiğinde sizin kimlerle ve nerede görüştüğünüzü bilmek, yani hayatınızın haritasını çıkarmak dahi mümkün... Mesela, eğer eşinizi aldatıyorsanız ve bunu yaparken cep telefonlarınız da yanınızdaysa sevgilinizle nerede ve ne sıklıkla bir araya geldiğinizi bulmak artık çok kolay...

Üstelik tüm bunları yapmak için telefonunuzu dinlemeye bile gerek yok... Dahası bu teknoloji neredeyse 10 yıldır özel hayat takipçilerinin ve güvenlik birimlerinin emrinde...

“Bu kadar çok insanı nasıl takip edecekler” diyerek kendinizi avutuyorsanız, yanılıyorsunuz. Teknolojideki yeni gelişmeler sayesinde artık en sıradan insanlar bile devlet başkanıymış gibi takip edilebiliyor...

5 milyar telefon dinleniyor

Önceki gün ortaya çıkan gizli belgelere göre, ABD gizli servisi NSA her an 5 milyardan fazla telefonu dinleyebiliyor. NSA bununla da kalmıyor, cep telefonu sahiplerinin tüm coğrafi hareketlerini haritalandırabiliyor... Yani kim, hangi dakikada nerede, kimlerle idi, telefonuyla ne konuştu, hangi restorana gitti, hangi toplantıya kimlerle katıldı vs. hepsi ABD tarafından izleniyor ve kaydediliyor...

Elbette bu 5 milyar içinde bu yazıyı okuyan herkes de var, ben de varım, hatta bu ülkenin tüm yöneticileri de var... Anlayacağınız dünyamız daha şimdiden camdan bir eve döndü... İstihbarat alanındaki teknolojik yeniliklerin yarın ne getireceğini düşünmek bile istemiyorum... Yaşadığımız sürecin adı özel hayatın ölümüdür...

Biliyorsunuz yazdan bu yana tüm dünyada NSA Krizi yaşanıyor. Eski Amerikalı istihbaratçı Snowden’ın ortaya döktüğü kirli çamaşırlar ABD’nin müttefikleri ile ilişkilerini bile bozdu... Snowden ABD devletinin aslında kendi vatandaşlarını da dinleyen kocaman bir kulak olduğunu, yeri geldiğinde demokrasinin nasıl ihlal edildiğini gözler önüne serdi...

Baykal kaseti kimin işi?

Tüm dünya aylardır NSA’in kirli işlerini konuşuyor. Söz konusu krize en az ilgi gösteren ülke ise belki de Türkiye... Türkiye’de aktörler her konuda birbirlerini suçlamayı, kardeş kavgalarını yeğliyorlar... Hiç kimse devlet başkanlarını, bakanları bile dinleyebilen ABD’nin bu bilgileri ne maksatla kullanabileceğini düşünmüyor bile...

NSA’in ulaştığı izleme kapasitesini görünce sormadan edemiyorum, acaba Deniz Baykalsız bir Türkiye planında NSA’in de katkıları olmuş mudur? Amerikalılar Baykal’ın gizli kaseti gibi pek çok gizli kaydı Türk siyasetini yeniden dizayn etmek için ellerinde tutuyor olabilir mi acaba?

Kitap Önerisi: Heidi Boghosian, Spying on Democracy: Government Surveillance, Corporate Power and Public Resistance (City Lights Open Media)