Bizim yargýçlarýmýz “asrýn canisi”ni yargýlayan Norveçli meslektaþlarý gibi duruþma sýrasýnda bilgisayar oyunu oynamýyorlar belki ama bizim de baþka türlü problemlerimiz var.
Hükümetin hazýrladýðý yargý reformu paketi bu problemleri çözmeyi amaçlayan düzenlemeler içeriyor. Aslýnda geniþ bir kapsamý olan “3. yargý paketi” içinde özellikle iki konu tartýþýlýyor. Ýlki özel yetkili mahkemelerin yetkilerine sýnýrlama getirmeyi öngören düzenleme. Özel yetkili mahkemeler zaten epeydir tartýþma konusu. Özellikle Ergenekon ve KCK yargýlamalarý üzerinden bir siyasal özneye dönüþtü bu mahkemeler. Taraftarlarý ve karþýtlarý oluþtu.
Bu mahkemeler eliyle ordu içindeki demokrasi karþýtý yapýlanmalara ve bunlarýn sivil hayattaki uzantýlarýna karþý yürütülen yargý mücadelesine demokrat kamuoyunun büyük bölümü baþlangýçta destek vermiþti ama giderek bu tavýr deðiþti.
Söz konusu yargýlama sürecinde takýnýlan keyfi tutumlar yüzünden “kurunun yanýnda yaþýn da yandýðý” ve cuntalara karþý yürütülen demokrasi mücadelesinin “özel yargý” birimleri eliyle birtakým “özel hesaplaþma”lara alet edildiði eleþtirileri toplumun geniþ kesimlerinde de destek bulmaya baþladý. Hepimizin gözü önünde yaþanan örnek hadiseler bu algýlamanýn ve eleþtirilerin pek de haksýz olmadýðýnýn kanýtý.
Bu süreçte özel yetkili mahkemeler sistemi Cumhuriyetin ilk yýllarýnda toplum üzerinde terör estiren Ýstiklal Mahkemeleri’nin kötü hatýralarýný akla getiren bir imaj edindi.
Son olarak MÝT Müsteþarý’ný ve dolaylý olarak Baþbakan’ýn siyasi varlýðýný hedef alan yargý müdahalesi bardaðý taþýran damla oldu.
Özel yetkili mahkemelerin devlet içinde devlet haline geldiði, eski rejimin þikâyet edilen vesayetçiliðini bu mahkemeler üzerinden “yeni yargý düzeni”nin üstlenmiþ olduðu dile getirilmeye baþlandý. Ýþin gerçeði farklýdýr diye bir iddianýz olsa bile ortadaki algý bu olduðuna göre buna bir çözüm bulunmasý gerekmez mi? Dolayýsýyla bugün bu mahkemelerin iþleyiþine çeki düzen verilmesine yönelik düzenleme gereklidir. Geç bile kalýnmýþtýr.
Diðer yandan, “Eyvah! Özel yetkili mahkemeler kaldýrýlýyor” diye feryat etmek ve bu giriþime karþý kampanya yürütmek de anlamsýz. Özel yetkili mahkemeler kaldýrýlmýyor bir kere. Sadece yetkileri yeniden düzenleniyor.
“Erdoðan darbecileri korumaya çalýþýyor” eleþtirisinde ise hiç mantýk yok. Söz konusu darbelerin muhatabý AK Parti’nin kendisi olduðuna göre Baþbakan kendisini devirmek isteyenleri mi adaletin elinden kurtarmaya çalýþýyor? Olacak iþ mi bu?
Üçüncü yargý paketinde bir de “yasadýþý telefon dinlemeleri” meselesine çözüm getirilmeye çalýþýlýyor. Çözüm olarak yasadýþý elde edilen ses veya görüntü kayýtlarýnýn yayýnýnýn engellenmesi düþünülmüþ.
Buna karþý da bazýlarý “Geçmiþte bu telefon dinlemeleri olmasaydý darbeler engellenemezdi. Þimdi yasaklarsanýz yine darbe olabilir” iddiasýndalar. Bu hem yanlýþ hem de ayýp bir argüman. Yanlýþ çünkü telefon dinlemesiyle veya uygunsuz görüntülerin yayýnlanmasý yoluyla engellenmiþ bir tane bile darbe giriþimi yok. Ayýp çünkü hem yasadýþý hem de ahlakdýþý bir yöntemden söz ediyoruz.
Ne hukuk adýna, ne demokrasi adýna ne de Ýslami deðerler adýna bunun savunulmasý düþünülemez... “Kem âlât ile kemâlât olmaz.”