Özgür Özel'in Kılıçdaroğlu'na karşı kazandığı kurultayın nasıl kazanıldığına girmeyeceğim. Ama Ekrem İmamoğlu'nun tertip ettiği online toplantı malum, basına sızmıştı. Özgür Özel'i o koltuğa emanetçi olarak oturttuğunu düşünen Ekrem İmamoğlu ve çevresi için Özgür Özel'e kırmızı kart çıkartma zamanı geldi gibi.
CHP Genel Başkanı'nı çiğ çiğ yiyecekler! Bir zamanlar Kılıçdaroğlu'na "Erdoğan'ın adamı" diyorlardı. Kılıçdaroğlu, adaylıkta ısrar ettiği, İmamoğlu'nu aday göstermediği için Erdoğan'ın adamı olmakla itham edilmişti. Bakıyorum İmamoğlu medyası hep bir ağızdan aynı şeyleri şimdi de Özgür Özel için söylüyor. Niye? Özel'in "iktidara kırmızı kart" kampanyasını beğenmemişler.
Beğenmeyenlerden biri, Fatih Erbakan'ın hükümete yönelik eleştirilerini örnek gösteriyordu. "Kırmızı kart gibi komik ajans işleri yapacağına Fatih Erbakan'ın söylediklerini çık söyle" demeye getiriyordu.
Özgür Özel'e seçimden hemen sonra erken seçim istemediği için kızanlar şimdi de Erdoğan'ı yeniden aday yapmak için erken seçim istiyor diye kızgın.
İyi ya işte; Erdoğan'ı sandıkta yenme fırsatı size. Namınız yürür.
Cumhurbaşkanı'nın bir daha aday olması demek onu otomatik olarak yeniden Cumhurbaşkanı yapmayacak. Sandık kurulacak ve karşısına çıkan adaya tarihi bir zafer kazanma ihtimali doğacak. Bunun için Meclis'in erken seçim kararı olması gerekiyor. Bu da sonuçta anayasal bir gereklilik. CHP grubu erken seçim ister, AK Parti grubu da buna evet derse Cumhurbaşkanı için yeniden aday olma yolu açılır. Cumhurbaşkanı kendi başına bu kararı alamıyor. AK Parti ve MHP Grubu da yeretli sandalyeye sahip değil. CHP isterse ancak olabiliyor. Cumhurbaşkanı'nın oy oranı yükseldiği için bir kesim hop oturup hop kalkıyor. Yine aday olursa yine seçimi kazanır diye ödleri kopuyor.
CHP medyasını anlamak zor. CHP medyasına genel başkan beğendirmek zor.
Nefes çatısı altında toplananlar, sözde bağımsız gazetecilik süsü verilmiş fondaş isimler falan, hepsi Özgür Özel'e düşman kesildiler. Sinirden suratını tırmalayanlar var. Herkes patronunun kılıcını sallıyor sonuçta.
İnsanın "O kadar da kötü değil; yeter, çok hırpaladınız sayın genel başkanı" diyesi geliyor.
Özgür Özer'e karşı bel bağladıkları kişi İmamoğlu olmasa hadi neyse.
CHP'yi ele geçirmek için harcadığı çabanın yarısını İstanbul'a harcasa zaten kendi siyasi kariyerini bileğinin hakkıyla inşa etmiş olacaktı.
Maalesef İstanbul şu anda dünya sıralamasında en yoğun trafiğe sahip metropol konumunda. İstanbul'un trafik yoğunluğu geçen yıla göre yüzde 15 artmış durumda. Yolda kalmış otobüsler, yürümeyen merdivenler, hatta toplanmayan çöpler cabası...
CHP'de hep gelen gideni arattı. Bakalım bu kavganın kazananı kim olacak?
2. İletişim Şurası; devamını bekliyoruz!
İletişim Başkanlığı 8-9 Ocak tarihlerinde 2. İletişim Şurası Hazırlık Çalıştayı düzenledi. İlki 2003 yılında düzenlenmişti. Aradan 22 yıl geçmiş olması elbette bir eksiklik. Bu denli şumüllü çalışmaların sık yapılamayacağı malum ancak beş yıl aralıklı planlamalar makul gözüküyor. Nitekim çalıştayda ele alınan konuların kapsamı ve çıktılarının fazlalığı, bu tür çalıştayların daha sık yapılmasını gerekliliğini de göstermiş oldu. İletişim alanındaki baş döndüren ilerleme pek çok yeni sorun ve ihtiyacı gündeme getirmiş durumda.
Evvela bu ihtiyacı tespit eden ve çok geniş bir alanda çok farklı başlıklar altında çok sayıda akademisyen ve alanın profesyonellerini İletişim Başkanı Prof. Dr. fahrettin Altun'u şura çalıştayında emepi geçenleri tebrik etmek gerek.
Umarım en kıza zamanda çalıştay kitaplaştırılır; politika yapıcılar ve alanın çalışanları için referans halini alır.
"Afet ve Kriz İletişimi"nden "Dijital Platformlar, Sosyal Medya ve Yapay Zeka"ya, "İletişim Hukuku ve Yasal Düzenlemeler"den "Markalaşma, Türkiye Markası ve İtibar Yönetimi"ne, "Medya ve Dezenformasyon"dan "Siyasal iletişim"e önemli hiçbir konuyu dışarıda bırakmayacak şekilde 16 ayrı çalışma grubu iki gün boyunca çalıştı. Her çalışma grubunda ortalama 28 katılımcı vardı. Her grup 8'er oturum gerçekleştirdi.
Çalıştay kitaplaştığında yapılan tartışmaları ve önerileri derli toplu şekilde görme imkanımız olacak.
Çalıştay, hem çıktıları itibariyle hem de alanın çalışanları, fikir üretenleri ile politika yapıcılarını biraraya getirmiş olması bakımından çok isabetliydi.