Beni tanýyanlar iyi bilirler, tanýmayanlar için de ben söyleyeyim; kendi deðerlerim kadar baþkalarýnýn deðerlerine de saygý duyan, ifade özgürlüðünü savunan biriyim... Durum böyleyken, ne zaman “özgürlük” lafý duysam tüylerim diken diken olur.
Üniversite yýllarýmda dine, dindarlara karþý her türlü hakarete ‘özgürlük’ deniyordu.
PKK terörüyle tanýþtýðýmýz yýllarda ise teröristlerin, bazý gazete sayfalarýnda ‘özgürlükçü’ olarak yer aldýðýný görmüþ ve çok þaþýrmýþtým...
Yayýn yöneticiliði yaptýðým 1995 yýlýndan bu yana adeta akýntýnýn aksi yönüne gider gibi terör haberlerini abartmadan yayýnlamaya çalýþtým. Çoðu meslektaþýmýz ise ýsrarla yürüttüðü tahrip gücü yüksek yayýncýlýðý ‘halkýn haber alma özgürlüðü’ ve ‘basýn özgürlüðü’ ile savunuyorlardý.
Hatta gazeteci kimliðine bürünmüþ katil, hýrsýz, terörist herkes ‘basýn özgürlüðü’ ile selamete eriyordu!..
Ne gariptir ki, meslek kuruluþlarýmýz da ayný kafadaydý.
Ýstismarýn zirvesi Çaðlayan Adliyesi...
Bu gidiþata isyan eden saðduyulu medya mensuplarý olarak 2010 yýlýnda Medya Derneði’ni kurduk, Türkiye’deki basýn özgürlüðü istismarýný önlemek için yýllarca mücadele verdik.
Son dönemde ise hayretle ve dehþetle gördük ki, iktidar nimetleriyle semirerek ‘paralel devlet’ olduktan sonra saf deðiþtirenler bu arada genlerini de deðiþtirmiþ, birlikte mücadele ettiðimiz ‘basýn özgürlüðünü istismarý’ný en çok onlar yapar hale gelmiþti.
Ýki kiralýk katil, savcý M. Selim Kiraz’ý, hassas davalara bakan savcý ve hakimlerin gözünü korkutmak için özellikle adliyedeki odasýnda katlettiler.
O fotoðrafý da kullandýlar...
Kiralýk katiller, yaptýklarý eylemin etkisini kat kat arttýrmak için o iðrenç kareyi dolaþýma soktular. Gün boyu, bu fotoðrafý sosyal medyada paylaþan sorumsuzlarla mücadele ettik. Ama akþam gördük ki özgürlük aþýðý (!) ‘merkezkaçýk’ medya ve paralelindeki uydularý, “Siz ne derseniz deyin, biz görevimizi yaparýz” dercesine o fotoðrafý 1. sayfalarýnda kullanmýþlardý.
Ýþte irtifa kaybýnýn zirvesi...
Ýstismarýn odaðý olan Berkin Elvan cinayetindeki örtüyü kaldýrmaktan baþka suçu olmayan bir savcýnýn hunharca öldürülmesini bile kullanan þer ittifaký ile Berkin Elvan’ýn ailesinin bütün itirazlarýna raðmen istismardan vazgeçmeyen DHKP-C arasýnda ne fark var?..
Ey özgürlük maskeli özgürlük düþmanlarý, artýk boþuna özgürlük þarkýlarý çalmayýn.
Çünkü, suçüstü yakalandýnýz...
Farký bul, baþbakan ol!..
Cumhurbaþkaný Erdoðan Roma dönüþü Ankara olan rotasýný, birkaç saatliðine Ýstanbul’a çevirdi ve doðru þehit savcýnýn evine gitti. Acýlý aileye taziye, merhuma da en deðerli hediye sunan Cumhurbaþkaný Ankara’ya dönmek üzere ayrýldý.
Çýkýþta, kapýda bekleyen cumhur, kendinden biri olan baþkanýný kucakladý.
Ayný eve Kýlýçdaroðlu da gitmiþti ve çýkarken yuhalandý.
Sayýn Kýlýçdaroðlu farký anlayabildi mi dersiniz?
Hiç sanmýyorum, anlasaydý baþbakan olurdu...
Cübbeleri silaha, kimlikleri katile kalkan olan avukatlarýn, X-Ray’den geçmesi savunmayý çökertirmiþ (Yargýçlar Sendikasý). Afedersiniz siz havaalanýna veya AVM’lere girerken de o havalý kartýnýzý mý gösteriyorsunuz? Yoksa oralarda kuzu kuzu hem de tekrar tekrar geçmiyor musunuz. Geçiyorsanýz savunmanýz çökmüyor mu? Yoksa bu çöküþü sadece adliyelere girerken mi yaþýyorsunuz?
Kaprisinizin oluþturduðu güvenlik zaafý bir aileyi çökertti. Umarým vicdanlardaki duruþmada savunmanýz çökmez!