Freedom House raporundan yola çýkarak basýn özgürlüðünü tartýþýyoruz. Ahmet Altan bile, ortalýða dökülmüþ, Dreyfus vak’asý örneklerinden yola çýkarak bir takým manevralar çeviriyor. Genel Yayýn Yönetmenliðimakamýna cezaevleri dolusu yeni Dreyfus’lar eklemiþ bir meslek adamý için hayli cesur bir çýkýþ. Kendisine Nedim Þener ile Ahmet Þýk gereken cevabý vermiþler, iþin detayýna girecek deðilim. Ama tartýþmayý baþlatan isim, kendi bavulunda taþýdýklarýna bakmayýp bir de gazetecilerin yüzde 99’unu alçaklýkla suçlayýnca, “hayati” gördüðüm bu tartýþma dört görme özürlünün bir fili tarif etmesine benziyor haliyle...
Benim ise gözüm, ekonomi sayfalarýnda kaynayýp giden o haberde...
Sosyal-ekonomik diktatörlük
Haber, Tasarruf Mevduatý Sigorta Fonu (TMSF) verilerine dayanýyor. Bu verilerden, mevduat bankalarýnda 1 milyon TL ve üzeri parasý bulunan 65 bin 489 kiþinin paralarýnýn toplamýnýn, bankalardaki mevduatýn yüzde 52.4’ünü oluþturduðunu öðreniyoruz. Geri kalan 70 milyon insana da yüzde 47.6’sý kalýyor!..
Yani memleketin parasýnýn yarýsý, ülke nüfusunun binde 1’inin cebinde!.. Ben iddia etmiyorum, TMSF söylüyor.
Bu tür bir sosyal-ekonomik zeminde bizler hangi özgürlüðü konuþuyoruz? Fakirlik, en aðýr insan haklarý ihlali ise, ortada konuþulacak ne kalmýþ? Bu tür bir sosyal-ekonomik yapýlanmada basýnýn özgürlüðü nerede þekillenir?
Ekonomik vesayetin tanýmý
Mustafa Akyol, dersini iyi çalýþýp, Freedom House raporunun detay verilerini bize aktarmýþ.(Alternatif Freedom House Okumasý, STAR, 7 Mayýs 2014) Ortaya çýkan tablo, AK Parti hükümetlerinin, siyasal özgürleþme alanýnda gereðini yaptýðý yönünde... Zaten Freedom House da Türkiye’nin özgürlük notunu bu dönemde yükseltmiþ, basýn özgürlüðü konusunda ise ciddi bir düþüþ sergilemiþ. Raporda yaþanýlan bu düþüþün Twitter veYoutube gibi ABD’nin çok hassas olduðu sosyal medya kuruluþlarý üzerinde yaþanýlan tartýþmalardan kaynaklandýðý da belli oluyor.
Rapordan ortaya çýkan tablo, AK Parti’nin “oligarþik vesayetin” siyasal kurumsallaþmasýný gerilettiðidir.
Ama “ekonomik oligarþi”nin bize dayattýðý derin eþitsizliði geriletmek için önümüzde hayli zor ve çalkantýlý bir süreç olduðunu da kabul etmeliyiz.
Evet, Fehmi Koru’nun sorup býraktýðý yerden (Bu iþte bir yanlýþlýk var, STAR, 6 Mayýs 2014) devam etmekte yarar var: Ýlan edilen vergi rekortmenleri listesine baktýðýnýzda listede son 12 yýlda dikkati çeken bir deðiþim yoksa, “Ýstanbul dükalýðý”ndan kaynaklanan bu tedirginlik ve “muhalif duruþ” acaba neden?..
Oligarþi demokrasi sevmez
Tablo açýk aslýnda... Vesayet sisteminde palazlanmýþ yüzde 1, demokrasinin tabana yayýlmasý, Kürt sorununun çözümü, 28 Þubat’ta “yeþil” koduyla anýlan Anadolu sermayesinin güçlenme mekanizmalarýna kavuþmasý, yükselen kiþi baþýna milli gelirin yurt sathýnda yeni bir orta sýnýf yaratmasý, demokratikleþmenin er veya geç sosyal eþitliðe rotalanmasýnýn kendi “dükalýðýný” sarsacaðýný iyi bilir.
Ahmet Kekeç, boþ yere, Hasan Cemal veya Ertuðrul Özkök gibi, “dükalýðýn sözcülerinin” geçmiþlerinde bu ölçüde askeri müdahale yanlýsý günah varken neden Erdoðan’ý diktatörlükle suçladýklarýna, “sonun Menderes gibi olacak” yönündeki tehditlerine kafa yoruyor.
Ekonomik oligarþinin siyasal kurumlarýný gerileten reformlarý görmezden gelip, Gezi Parký’nda “çapuling takýlma”nýn nedenini TMSF’nin o verilerinde aramak gerekiyor.
Rahatsýzlar...
“Demokratikleþme süreci”nin bir gün banka mevduatlarýnda da deðiþim yaratacaðýný görüyorlar.
Freedom House raporunda en özgür basýnýn demokrasiyle sosyal eþitliði en iyi þekilde birleþtirmiþ Ýskandinavya ülkelerinde þekillenmesi bir tesadüf olabilir mi?
Memleketin parasýnýn yarýsýndan fazlasýnýn yüzde 1’in cebinde olduðu bir ülkede basýn özgürlüðünü masaya yatýrýp, siyasal özgürlüklerde ülkenin notunu yükseltmiþ bir iktidara “çakmak” kolay... “Yolsuzluk iddialarýndan” krema yapýp tartýþma pastasýný süslemek de...
Gelin asýl “yolsuzluðu” tartýþalým: Neden o binde 1, geri kalan yüzde 99.9’un toplamýndan daha zengin?
Bunu çözdüðümüzde merak etmeyin,
daha özgür oluruz, basýn da o özgürlükten payýný alýr.