28 Þubat postmodern darbesinin birinci adamý dönemin Genelkurmay 2. Baþkaný Orgeneral Çevik Bir’den sonra, ‘ikinci adam’ olarak tanýnan dönemin dönemin Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Özkasnak da darbenin hesabýný vermeye baþladý.
28 Þubat soruþturmasýna ‘intikam’ diyenlere inat savcýlar Çevik Bir gibi Özkasnak’ý da ‘kahvaltýdan sonra, kapýsýný çalarak’ gözaltýna aldý.
Özkasnak’a sorulacak sorularý tahmin etmek zor deðil:
28 Þubat’taki MGK toplantýsýndan önce komutanlarla toplanýp müdahale veya darbe þartlarýnýn oluþup oluþmadýðýný, nasýl bir müdahale yapýlmasý gerektiðini konuþtunuz mu?
Bu toplantýlarda müdahalenin þekline karar verdiniz mi, nasýl bir müdahale planladýnýz?
MGK toplantýsýndan önce hükümete muhtýra mektubu verdiniz mi?
MGK kararlarýný önceden hazýrlayýp Kurul’a dikte ettirdiniz mi?
Cumhurbaþkaný’na, medyaya, yargýya, üniversitelere, STK’lara verilen brifinglerin amacý amacý neydi? Ne zaman planlanmýþtý?
Bu giriþiminiz bir askeri müdahale/darbe deðil midir?
Bazý yazarlarýn kovulmasý, gazete ve TV’lerde istenen haberlerin yayýnlanmasý için medya patronlarýna talimat verdiniz mi?
Özkasnak ne demiþti
Çünkü cevaplarý Özkasnak 16 Ocak 2001’deki bir röportajýnda vermiþti: “O günün koþullarýyla ilgili yapýlan deðerlendirmede varýlan sonuç þudur: Týpký 31 Mart Vak’asý gibi, ülke planlý bir irticai kalkýþmayla karþý karþýyadýr. Demokratik mekanizmalarýn harekete geçirilmesi yoluyla tehlikenin bertaraf edilmesi kararýna varýlmýþtýr. Bu amaçla seri brifing verilmesi planlanmýþtýr. 28 Þubat sürecinin baþlangýcý 11 Ocak 1997’dir. O tarihte dönemin Cumhurbaþkaný Sayýn Demirel, Genelkurmay’a davet edilmiþ ve kendisine 28 Þubat günü MGK’da verilen (verilecek olan) bilgileri içeren bir brifing sunulmuþtur. Bu bilgiler basýna, yargýya ve üniversite mensuplarýna tekrarlandý. Tek bir mermi atýlmadý, tek bir burun kanamadý. Týpký NATO’nun Varþova Paktý’ný teslim almasý gibi. 28 Þubat, günün koþullarýna uygun bir yöntemde gerçekleþtirildi. O günün dünya ve ülke koþullarýnda 12 Mart ve 12 Eylül gibi klasik bir müdahale yapýlamazdý. ‘Silahsýz kuvvetler’ kavramýný kullanmamýzýn nedeni budur.”
Yani askerler, kendilerini ‘Hareket Ordusu’ yerine koyarak darbe planý hazýrlamýþ, ancak bunu ‘günün koþullarýna uygun yöntemle’ uygulamaya koymuþtu. Hükümeti çekilmeye zorlayacak kararlarý MGK’da dayatmýþ, demokratik mekanizmalar, demokrasi dýþý yöntemlerle harekete geçirilmiþti.
Önce ‘gizli muhtýra’ verildi
Asker sadece MGK kararlarýný mý dikte ettirmiþti?
Böyle olmadýðýný daha o günlerin gazetelerinde okumuþtuk.
27 Þubat’ta gazetelerde “Demirel’den Erbakan’a mektup” diye yayýnlanan metnin de ayný brifingde Demirel’e verildiði ortaya çýkmýþtý. Bu aslýnda bir muhtýra mektubuydu. Üstelik 4 Þubat’ta, tanklarýn Sincan caddelerine çýktýðý gün Baþbakan’a verilmiþti.
RP-DYP hükümetinin kuruluþuyla birlikte hükümete karþý hareketlerin ya asker tarafýndan ya da askerin teþvikiyle bir ‘müdahale planý’ çerçevesinde yapýldýðý, daha o günün gazetelerinde yazýlmýþtý. Hedef, “Atama ve terfilerin görüþüleceði Aðustos’taki Yüksek Askeri Þura’ya Baþbakan Erbakan’ýn baþkanlýðýnda girilmemesi”ydi.
Medya patronuna ‘kovun’ emri
Son iki sorunun cevabýný ise hem iþten atýlan gazeteciler, hem de dönemin medya patronlarý vermiþti.
Dinç Bilgin:“Genelkurmay’a devet edildim. Çevik Bir ve Erol Özkasnak yazarlarýn listesini önüme koyarak, kabahatlerini sýraladý!”
Erol Aksoy:“Çevik Bir Paþa aradý ve 32. Gün’ün derhal yayýndan kaldýrýlmasýný ve Birand’ýn kovulmasýný istedi. Sonra Özkasnak aradý. Yayýna derhal son verilmesini istedi.”
Cevabýný bilmediðimiz sorular da var:
Hükümeti devirme toplantýlarýna medya, yargý, iþ dünyasý ve STK’lardan katýlým oldu mu?
Hükümete baský, brifingler ve medyanýn yönetilmesi trafiðinde sivil isimler yer aldý mý?
Postmodern müdahale kararýný ‘dost ve müttefik ülke’ temsilcileriyle paylaþtýnýz mý?
Cevaplarý ancak ifadelerden, iddianameden öðrenebileceðiz.