Özkök, Çandar ve Belge sonunda voltranı oluşturdular

Liberal düşünür Murat Belge’nin, “Erdoğan otoriterleşmesini sürdürürse, birileri bundan yararlanarak darbe yapabilir” vecizesini eleştirdim diye başıma gelmedik kalmadı.

Bir ton küfür işittim...

Birtakım internet mecralarında, “Murat Belge tarafından ciddiye alınmak istediğim, herhangi bir karşılık göremeyince iyice hırçınlaştığım” yazıldı çizildi.

Ne zaman, nasıl, hangi tavrımla hırçınlaştığımı hatırlamıyorum ama Murat Belge’nin darbeyi “şarta bağlayan” (otoriterleşme şartına bağlayan) sözlerine bozulduğumu çok iyi hatırlıyorum.

Ben darbeci olsam, eylemimi, “Ne yapalım... Erdoğan otoriterleşti. Bizi buna mecbur etti. Yapmasa mıydık yani?” sözleriyle savunurdum.

Haklı da görülürdüm...

Nasıl ki Menderes’in otoriterliği 27 Mayıs darbesini davet etmişti, Erdoğan’ın (olası) otoriterliği de ulusumuza yeni bir darbe kazandırabilirdi. O zaman liberal düşünürlerimiz “ben demiştim” deme imkânına kavuşurdu.

Bu işler böyleydi...

Bu işlerin böyle olduğunu, “Birileri 27 Mayıs şartlarını oluşturmak için hazırlık yapıyor” diyen Murat Belge bilmez mi?

Bu arada “bağlılarına” kötü haber:

Murat Belge tarafından ciddiye alındım çok şükür.

Daha doğrusu, Murat Belge’nin hakaretlerine maruz kaldım... “Adam haklı beyler...  Sözlerimden, darbeyi şarta bağladığım sonucu çıkıyor. Keşke bu cümleyi böyle kurmasaydım... Yanlış yaptım...” diyeceğine, hakaret yolunu seçti ve “Ahmet Kekeç nam yazar” gibi, hiç de kendisine yakışmayan (şimdi yakıştığını düşünüyorum) laflar etti.

Hazır konu açılmışken, “liberal düşünür” nitelemesine de bir açıklık getireyim.

Burada bir ironi, bir istihfaf ya da “alaya alma çabası” yok...

Murat Belge’yi pekâlâ düşünür sayabiliriz.

Ben sayıyorum en azından...

Liberal nitelemesine gelince...

Liberal düşünceyle kesişsin ya da kesişmesin, bizde CHP’yi eleştiren kişilere kestirmeden “liberal” deniyor... Tanımlama kolaylığı sağladığı için ben de bu nitelemeyi kullandım. Murat Belge’ye değil, “liberal düşünceye” gadretmiş oldum, Atilla Yayla hocamız bağışlasın.

Peki, aylar sonra nerden icap etti tekrar Murat Belge konusu?

Şurdan:

Belge “demokratikleşme paketi” hakkında konuşmuş...

Öyle böyle değil...

Bayağı ağır konuşmuş...

Esasında beğeneceği, “Bakın, muhafazakârlar Türkiye’yi sessiz sedasız nasıl dönüştürüyor” diyeceği paketi almış (daha önce böyle şeyler çok demişti çünkü), bir güzel doğramış...

Kendisinden dinleyelim: “Cengiz Çandar yazdı: Süryanilere birinin gasp ettiği kiliseleri geri vermişiz, bunun adı da demokrasi paketi oluyor. Kürtlerle ilgili birtakım şeyler yarım ağızla geçiştiriliyor. Üç tane harfle özgürlük geliyor. Ertuğrul Özkök yazmış -o da son zamanlarda hakşinas olmaya başladı: ‘Güleceğim ama gülemiyorum, çünkü geçmişte birileri bu komikliği ciddi ciddi kanunlara koymuş.’ Bu demokratikleşme değil eziyetten kurtulmak. Ama öyle bir ortamda yaşıyoruz ki eziyet devam ettiği için bundan kurtulmak da önemli bir şey oluyor. Ha bire eşeğini kaybedip bulan bir toplum halindeyiz. Ama ‘Bunları yaptılar helal olsun” diyecek halimiz de yok...”

Bu örnek okuma parçasında benim altını çizdiğim cümle şu oldu: “Üç tane harfle özgürlük geliyor.”

Hayır, yorum yapmayacağım.

Ertuğrul Özkök’ün yazdıklarında “hakşinaslık” vehmedecek kadar kendini düşürmüş bir adamın sözleri...

Nesini yorumlayacaksın!