Özür, bölgesel denklemi nasýl deðiþtirir?

Olup biten her geliþme elbette az veya çok birbirini etkileyebilir, ama olan her þeyi birbiriyle baðlantýlý görmek yanýltýcý da olabilir. Komplocu yaklaþýmlar ‘kategorik, indirgemeci ve sýð” düþünmeye yatkýndýr. Belli bir zaman diliminde gerçekleþen olaylarý bir paketin parçasý olarak göstermeye ve algýlatmaya çalýþmak baþlý baþýna bir siyasi mühendislik giriþimidir.

AK Parti iktidarýnýn paradigma deðiþtiren, ezber bozan bir ‘yüksek siyaset’ ortaya koyduðu, kronik sorunlarýn üzerine radikal ve cesur adýmlarla gittiði muhakkak... Ýç siyasette de, bölgesel konularda da inisiyatif geliþtiren, yeni hamleler yapan bir iktidar var ortada...

Nevruz’daki geliþmelerle Ýsrail’in özrünü bir planýn parçasý olarak algýlatmaya çalýþanlar, çözüm sürecindeki olumlu havayý kýrmak için spekülasyonlar üretiyorlar. 

Benzer þekilde Ýsrail’in özrünü Suriye ve Ýran olayýna baðlayanlar da baþka bir siyasi fayda üretmeye çalýþýyorlar.

Ýsrail’in Suriye konusunda aktif taraf gibi görünmesini en fazla Esad isteyecektir. Ýsrail-Suriye, Ýsrail-Ýran denklemine oturan her görüntü, hadiseyi kendi gerçek baðlamýndan çýkararak daha sorunlu ve maksadýn dýþýnda bir baðlama oturtur, farklý yerlere fayda saðlar.

***

Ýsrail’in özür olayýyla ‘stratejik bir hamle’ yaptýðý, kendi planlarýna Türkiye’yi dahil ettiði yönündeki yorumlar tamamen boþtur. Ýsrail, ABD’nin baskýsýyla ‘baldýran zehri’ni içmiþ; Türkiye’nin bölgesel rolünü ve etkisini kabullenmek durumunda kalmýþtýr.

Zorda kalan ve mecbur olan Türkiye deðildir. Ýsrail’in özrüyle ortaya çýkan temas, Müslüman topluluklarýn Türkiye’ye olan güvenini zedelememiþ aksine buna güç katmýþtýr. Radikal örgütlerden ülke yönetimlerine, cemaatlerden sokaktaki sýradan insana kadar Ortadoðu’daki Müslümanlar Türkiye’yi alkýþlayan bir tutum takýnmýþtýr.

Daha bir hafta önce Baþbakan’ýn ‘siyonizm insanlýk suçudur’ söylemine karþý yeri göðü inletenler, Türkiye’den özür bekleyenler bir hafta sonra kendileri özür dileme noktasýna gelmiþlerdir.

Baþkan Obama’nýn uzun bir ziyaret yaparak ve gönül okþayýcý laflar ederek Ýsrail’e büyük jest yaptýðýný düþünenler, Netanyahu’ya özür dileten Obama’nýn bunu nasýl Ýsrail’in burnundan getirdiðini de görmelidir.

Ýsrail, özür dileyerek Türkiye’yi arkasýna almýþ, kendi planlarýna ortak etmiþ falan deðildir. Ýsrail hükümeti, Obama’nýn büyük gayretleriyle oluþturduðu bu durumu kolay kolay boþa çýkaramaz. Oyun bozan taraf olmama kaygýsý, Ýsrail’e sorumluluk yükleyecek, en azýndan sorumsuz iþler yapmasýný engelleyecektir.Yasin Aktay, dünkü yazýsýnda bunu çok güzel anlatýyordu. Ýsrail’in Türkiye ile büyük zorluklarla geldiði bu nokta pamuk ipliðine baðlýdýr ve Ýsrail her adýmda bunu aklýnda tutmak durumundadýr.

***

Özür görüþmesinde bence en önemli nokta Ýsrail hükümetinin, Gazze’deki durumun iyileþtirilmesi için Türkiye ile iþbirliðine açýk olduðunu belirtmesidir.

Dün Hürriyet’te yayýnlanan röportajda  Þimon Peres, Türkiye’nin Filistin sorunun çözümünde katký yapabileceðini özellikle vurgulamýþtýr.

Yeni duruma göre Türkiye, Filistin sorununun çözümünde önemli bir taraf haline gelmiþtir. Filistin meselesinde denklem deðiþmiþtir.

Türkiye’nin devrede olmasý, Hamas’ýn da süreçte daha etkin rol almasýný saðlayacaktýr.

Ýsrail’in yanlýþlarýna karþý yüksek sesle ‘dur’ diyen Türkiye’nin bölgesel itibarý ve prestiji çok yükselmiþtir. Bugün gelinen nokta bunun azaldýðý deðil arttýðý bir noktadýr. Türkiye’nin bölgesel etkinliðinin artmasý ise Filistin meselesinin Filistinlilerin lehine çözülmesine büyük katký saðlar.