Özyönetim kimin talebi?

Adým adým gidelim. Yýl 2007. Yaklaþýk 18 yýl sonra, HDP geleneðinden gelen bir parti baðýmsýz adaylarla parlamentoya girdi ve bir grup kurdu. Baðýmsýz adaylara oy veren seçmenin yýllardýr beklediði þey gerçekleþmiþ ve mecliste bir siyasi temsiliyet olanaðý doðmuþtu.

Grup, parlamentoda özerklik talebini ifade eden bir broþür daðýttý. Muhtevasý, aþaðý yukarý Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Þartý’nýn muhtevasýna benziyordu. Yerelde demokrasinin güçlenmesi ve yerel özerklik talebi ifade edilmiþti.

Sonra yaklaþýk bir yýl sonra, DTK (Demokratik Toplum Kongresi) Diyarbakýr’da bir toplantý düzenledi ve o toplantýya Türkiye’nin aydýnlarý, akademisyenleri, gazetecileri davet edildi.

O toplantýda Ahmet Türk, demokratik özerklik talebini ihtiva eden bir metin okudu. Türk’ü dinleyenler duyduklarýna inanamadý. Çünkü bu metin, adýný yeni duyuran KCK yapýlanmasýnýn ‘yönetim anlayýþýný ifade ediyor, farklý bir anayasa öneriyor ve bütün Kürtleri bu anayasaya karþý sorumlu tutuyordu.

Ahmet Türk’e bu konuda sorulan sorulara, Türk, ‘metnin içeriðinden haberim yoktu, elime verdiler okudum’ diye cevap verdi.

Ortada iki farklý özerklik talebi vardý. Biri KCK’ya biri de dönemin partisine ait..

Sonrasý Oslo görüþmeleridir. O da sürmedi. Diyarbakýr’da Aysel Tuðluk’un demokratik özerkliði ilan ettiði gün, Silvan’da 13 asker þehit edildi. Oslo’da masa devrildi.

KCK’nýn kuruluþu ve KCK Sözleþmesinin ilaný, HDP geleneðinden gelen bir partinin 18 yýl sonra meclise girmesiyle gerçekleþti.

Yasal parti meclise girdi, KCK icat edildi, peki neden? Soruya cevap verilebilmiþ deðil. Siyasi temsilin elde edilmesi, acaba Kandil’de bir korku mu yaratmýþtý da, bu korkunun bir sonucu olarak, sivil alaný KCK’yla kontrol etme gibi bir tercih söz konusu olmuþtu?

Geldik çözüm sürecine, 2012 yýlýna. Barýþa dair bir ihtimal ve bir imkan daha çýkýnca, ilginçtir, HDP, DBP ve DTK gibi örgütlerin gençlik yapýlanmasý, üstelik yasal zeminde mevcutken, bu defa YDG-H gibi illegal bir gençlik yapýsý oluþturuldu. O gençler zamanla, HDP’ye bile kafa tutmaya baþladýlar. Silahlandýlar, ilçelerde halk mahkemeleri kurmaktan tutun da vergilendirmeye kadar bir sürü eylemin içinde oldular. Zaman zaman illallah dedirttiklerinde, Kandil ve HDP, bu gençlerin ‘baðýmsýz’ bir birim olduklarýný söylediler. Kimdi bu gençler, hangi sosyal tabakalardan geliyorlardý? Söylenen þuydu özetle: Öfkeli bir kuþak, yakýnlarý 90’lý yýllarda faili meçhullere kurban giden bir kuþak, zapt edemiyoruz!..

Bu gençlik örgütlenmesinin eylemleri Kasým seçimlerinden sonra þiddet ve terörde sýnýr tanýmayan bir aþamaya geldi. Durumu ‘öfkeli, travmalý gençlik’ gibi ifadelerle açýklamak artýk yetersizdi.

Kýsa bir sürede bilanço: 300’ü aþkýn insan kaybý, 200 bin kiþinin de kýþ kýyamet yollara düþmesi, sýðýnacak bir yer aramasý, tarihi mekanlarýn tanýnamayacak hale gelemsi..

Derken hem HDP hem Kandil baklayý son bir hafta itibariyle aðzýndan çýkarmýþ oldu:

Selahattin Demirtaþ, bu gençlerin özyönetim talebinin desteklediklerini söyledi. Murat Karayýlan bu talep yerine gelmezse, baðýmsýzlýðý ve ayrýlmayý gündeme getirebileceklerini açýkladý.

Sekiz yýl içinde, Demokratik özerklik projesi gitti, yerine hendekler üzerinden talep edilen özyönetim talebi geldi.

HDP’liler, özyönetim talebini destekliyor ama bu talebin kriminal bir talebe dönüþmüþ olmasýndan da þikayet ediyorlar.

Peki normal bir demokraside, þiddet ve terör barýndýrmadýkça demokratik ve meþru siyasi zeminde konuþulabilecek bir talebi kim kriminalize ediyor?

Kuþku yok ki, PKK.

PKK takip ettiði yolla, meclis çatýsý altýnda konuþulabilecek bir talebi, HDP’nin elinden aldý ve hendeklere gömdü. Hendekler tuzaklarla, bombalarla dolu. Daðdaki militanlar o hendekleri birer mevziye çevirdi. Silahlý bir örgüt baþka ne yapar ki, bunu yapabilir denilecektir. Ama silahlý bir örgütün talebini topluma, meclise, Türkiye’ye kabul ettirmek görevi HDP’ye düþmüþse, burada söz biter.. Siyasal ve demokratik zeminde en azýndan söz biter.