Beþiktaþ’ýn sürekli olarak rakibinin üstüne üstüne giden futbolu, baskýlý oynadýðýnýn tek göstergesi deðildir. Brugge, zaten siyah-beyazlýlarýn rahat alanlar bulmasýna fýrsat veren bir geriye yaslanýþ içindeydi. Biz her yere çok rahat gidebiliyor ama, cezaalaný içinde hareket kaabiliyetimiz bir anda sýfýrlanýyordu. Birebir karþý karþýya geldiðimizde bir þey yapamayýnca, o bölgeye ortalar yapmaya yöneldik. Ama, bu kez hem ortalar hem vuruþlar savruktu. Demba Ba, devrenin sonuna doðru biraz toparlanmaya baþlamýþtý ama; o ana gelene kadar toplarý ezen, takýmý durduran oydu. “Tamam, bu gol olur” dediðimiz mutlak bir pozisyonumuz yok.
Yani... Biz baský kuruyor gibi görünsek de, aslýnda baský altýnda olan bizdik. Çünkü Brügge, maçýn öyle olmasýný kendi istiyordu. Kontrataklarla savunmamýz arkasýna adam kaçýrdýlar ve her seferinde etkili oldular. De Sutter denilen adam, baþbelasý...
***
Beþiktaþlý futbolcularýn en önemli yaný; rakip topla buluþtuðunda, bir kaç kiþinin hemen etrafýný sarmada çok süratli, dikkatli ve mücadeleci olmasýydý. Ama gene de; (Mesela Franco-Necip ikilisinin hatasý gibi) arkaya adam kaçýrtmadan edemedik.
Ýstekli olmak, iyi mücadele etmek iyi de; bunlarý yaparken efektif olmak lazým. Çalýþkanlýðýmýzý, rakip alanda zengin sayýda pozisyonlarla üretime açýk tutmamýz lazým. Bu ilk 45 dakýkida olmadý.
****
Ama ikinci yarýya Motta’nýn uzay kapsülüyle girdik. Ne fazlasýna ne noksanýna, top takýldý kalenin doksanýna... Ama ne yazýk ki, bu sevincimiz boðazýmýzda kaldý. Elimize geçirdiðimiz deðerin kýymetini bilemedik. Þaþkýnlýk, telaþ ve hatta panik halindeyken goller yedik.
Her þey bitti.