Geçtiðimiz günlerde, Ortadoðu’da ilginç bir geliþme yaþandý. Papa Françis, 13 Mayýs’ta Filistin devletini resmi olarak tanýdýðýný ilan etti. Tanýma, karþýlýklý diplomatik temsilciliklerin açýlmasý gerçekleþmeden yapýlan açýklamalarla hayata geçen bir süreç olmamakla birlikte, konu Filistin olduðunda atýlan her adýmýn anlamlý olduðunun altýný çizmek gerekir.
Bu açýklamadan bir kaç gün sonra Papa, Ortadoðu gezisine baþladý ve ilk duraðý Ürdün oldu. Nüfusun yaklaþýk %3’ünün Hýristiyan olduðu bu ülkeye yapýlan ziyaret, çoðunluðu Ortodoks olan Hýristiyanlarýn gönlünü kazanma amacýyla birlikte, Müslüman- Hýristiyan yakýnlaþmasýný amaç edinmiþ bir Papalýk profili ortaya koydu. Ürdün’de Müslümanlarýn büyük çoðunluðunun Sünni olduðu düþünülürse, Papa özellikle Sünni dünya ile Vatikan’ýn arasýnda iyi iliþkiler hedefliyor denebilir.
Kabul etmek gerekir ki, hangi siyasi ya da dini lider olursa olsun Müslümanlarýn, özellikle de Sünnilerin kalbini kazanmak istiyorlarsa Filistin konusunda açýk bit tutum göstermek durumundalar. Anlaþýlan Papa da bu kuralý uyguladý ve Filistin devletinin tanýndýðýna dair açýklamayý, geziden hemen önce yaptý; ancak bir çok liderden farklý olarak bir adým daha fazlasýný atarak, açýklamasýný fiilen hayata da geçirdi.
Filistin’e doðrudan seyahat
Ürdün’den sonra Papa, Beytullahim’e geçti. Ýsrail üzerinden deðil de doðrudan gerçekleþen bu ziyaret, Papa’nýn Filistin’i Ýsrail’den baðýmsýz bir siyasi oyuncu olarak gördüðünü ortaya koydu. Filistin de Papa’yý resmi devlet töreniyle karþýlayarak bu durumu teyit etti. Ayrýca Papa resmi görüþmelerini Mahmud Abbas ile yaptý; böylece devlet baþkaný olarak da kimi tanýdýðýný göstermiþ oldu.
Papa’nýn ziyareti, buraya kadarki kýsmý bakýmýndan bile çok önemli mesajlar taþýyor. Öncelikle Papa, radikal olmayan Müslüman dünyayý muhatap aldýðýnýn altýný çiziyor ve IÞÝD ya da El Kaide gibi örgütlerle ortak mücadele verilmesine iþaret ediyor. Ancak bu arada Hamas’ý hangi kategoriye koyduðunun açýklýk kazanmadýðýný da belirtmek gerekiyor.
Ýkinci olarak Papa Françis’in sadece Katolik deðil Ortodokslara yönelik “kazanma” politikasýnýn uygulanmakta olduðu anlaþýlýyor. Ermenistan lehine yaptýðý çýkýþlarý da hatýrlarsak, Vatikan’ýn Ýstanbul’u muhatap aldýðýný, ancak Moskova’yý epeyce dýþladýðýný söylemek yanlýþ olmaz. Bu, hali hazýrdaki Rusya politikalarýna açýk bir karþý çýkýþ olarak bile deðerlendirilebilir.
Papa’nýn üçüncü mesajý da, Ýsrail’e yönelik. Filistin’deki gezisi sýrasýnda 1949’da inþa edilen el- Deiþeh mülteci kampýný ziyaret etti. Batý Þeria’da bulunan bu kampta yaklaþýk 9 bin Filistinli yaþýyor. Önce 24 Þubat’ta Ýsrail bu kampa baskýn yapmýþ ve bir Filistinli genç ölmüþtü, ardýndan 5 Nisan’da tekrarlanan baskýnda da bir çok Filistinli yaralanmýþ ve tutuklanmýþtý.
Ýsrail’e mesaj
Mülteci kampýna yapýlan ziyaret ve bazý mülteci ailelerle yenen yemekler, alenen Ýsrail’in Filistinlilere karþý uygulamakta olduðu þiddet siyasetinin çýkýþý olmayan yol olduðunu hatýrlatmaya yönelik. Ancak bundan önemlisi, Papalýðýn Ýsrail’in bu politikasýna karþý olduðunu göstermesi.
Tarihsel olarak esas anlaþmazlýðýn Yahudiler ile Hýristiyanlar arasýnda olduðunu da hatýrlamak gerekiyor; zaten Papa da buna iþaret ediyor. Ancak günümüz koþullarýnda Vatikan Ýsrail’e bu yönde bir mesaj vermiyor; ima ettiði konular tamamen siyasi.
Kabaca Papa, Ýsrail’e Filistin politikasý nedeniyle Ýslam dünyasýnýn radikalleþmesine meþru neden bulduðu uyarýsýnda bulunuyor; bu bir. Radikal Ýslami hareketler “batý”yý hedef alýyorsa, bunda Ýsrail’in de sorumluluðu olduðunu hatýrlatýyor; iki. Üçüncü olarak da Rusya’dan uzak durmasý gerektiðini ima ediyor.