Para politikası

Son günlerde paradaki gelişmeler büyük ilgi uyandırıyor. Genel kanaat piyasalardaki değişmelerin parayı etkilediği yönündedir. Piyasaların etkilemeyeceğini iddia etmiyorum ama bu sefer olay tersine döndü ve önce para politikaları değişiyor ve piyasayı bu etkiliyor.

Geçen yılın son ayında altın fiyatlarının düşeceğini iddia ettiğim bir yazım yayınlandı. Altındaki fiyat değişikliğinin piyasanın bir sonucu olmadığını, ileride izlenecek para politikalarının başlangıcı olduğunu yazdım.

Para politikaları siyasetten etkilenir. Bunun tersi de doğrudur ve siyaseti yönlendirmek için para bir araç olarak kullanılır. O günlerde paradaki değişmeleri şöyle özetlemiştim. Mizaha da başvurarak şöyle bir iddiada bulundum. “Önümüzdeki günlerde ABD doları piyasadan kaldıracak yerine dolmaz diye bir para çıkaracak” dedim.O ifademdeki düşünceme göre önümüzdeki günlerde doların etkisi o kadar artacak ki sanki yeni bir para çıkarıldığını zannedeceğiz. Bunun hemen ve bir süreç içinde olmayacağını ve piyasa şartlarından bağımsız olarak parayı yöneten gücün böyle bir operasyona başvuracağını düşündüm. Uluslararası faaliyetlerde dolar diğer paralardan önde olacak diyordum.

Bu olayın amacının siyaset olduğunu düşünüyordum ve Avrupa’daki genel ekonomik çöküş bu politikanın başarılı sonuçlarından biri idi.

Bu süreçte şu soru cevaplandırılmalıdır: Bu politika ABD’nin devlet politikası mıdır yoksa devlet kendisinden nispeten bağımsız hareket eden sermaye çevrelerini mi kullanmakta mıdır? Birçok kişi ABD’de iki gücün çatıştığını düşünür. Ben iki farklı politikaları olduğunu ve herkesin kendi politikasını gerçekleştirmek istediğine inanırım. Mesela 11 Eylül saldırısında, olaydan bir gün sonra çıktığım televizyon programında bu olayın bir iç çatışmanın eseri olduğunu söyledim.

Son zamanlarda da Wall Street’teki protesto gösterilerinin küresel sermayeye karşı bir ikaz olduğunu düşünüyorum.

Burada iki ihtimal söz konusudur: Birincisi ABD’de devletle, küresel sermaye iki farklı politika izliyor olabilir, ikincisi ise bunlar anlaştılar ve herkes düşüncesini  farklı söylüyor ama birlikte hareket ediyorlar diyorum..

Rusya kendi içişlerine müdahalesinden sonra küresel sermayeyi hasım kabul etti. ABD ile yakınlaşması Obama yönetiminin devletçi olmasından kaynaklanıyor. Rusya  küresel sermayenin dünyaya şekil vermesi halinde, devletin etkinliğini kaybedeceğini düşünüyor, bu nedenle kendisinin sahip olduğu güçler parasal rekabette sınırlı sermayenin kontrol altında tutulmasından yana tavır takınıyor. Yani piyasadaki.sermayenin bir devlet gücü olmadan etkili olmasının zor olduğunu düşündüğü için bazı Avrupa ülkeleriyle birlikte hareket ediyor.

Türkiye bu çatışmanın önemli yerindedir çünkü birlikte hareket ettiği tarafa büyük güç sağlar. Ancak bu durum ülke içinde tarafların kendi müttefiklerini kazanması ve onların desteklenmesi sonucunu doğurur. Bu nedenle ülke içinde tarafları tahmin edebiliriz ama elimizde delil olmadığı için söyleyemeyiz. Oysa ülke içinde siyasi güç sağlayanlar genelde dışarıdan destek alırlar ve bu desteğin belirsiz olması için para transferlerine dayanırlar.

Türkiye’nin geçmişinde de dış etkiler söz konusuydu ve bu bir yapıya dönüştü. Bundan sonra ülkenin içinden yetişen ve bu ülkeyi ön safta tutanlar tasfiye edilmemelidir ama bu konu ufukta seziliyor ve rol alacak kişiler tahmin edilebiliyor.