“Paragöz” milli takým rezaleti!

Milli takýmlarýmýz her dönemde ve her nedense, sürekli olarak prim sorunu yaþamýþtýr. Baþarýlarýnda çok yüksek düzeyde prim aldýklarý halde, verileni hep az bulmuþlardýr ve daha da fazla almak adýna maraza çýkarmýþlardýr. Bu sefer de aynýsý oldu.

2016 Avrupa Þampiyonasý grup elemelerindeki mucizevi baþarý sonrasýnda, finallere doðrudan gitme hakkýný kazanmýþtýk. Futbol Federasyonu, önceden 150 bin Euro olarak belirlenen primi; baþarýnýn þok etkisiyle 500 bin Euro’ya çýkardýðýný açýkladý. Ama bizim futbolcular cinlik yapýp, bu  açýklamayý “500 bin Euro daha” diye algýladýklarýný belirti ve kaptan Arda vasýtasýyla, ilk söylenen 150 bin Euro’yu da talep ettiler. Böylece ödülü kendi kendilerine 650 bin Euro’ya yükselttiler. Federasyon bu yüzsüzlüðe tepki gösterdi ve taleplerini reddetti.

Vay sen misin bunu yapan?... “O zaman gelin de siz oynayýn” dediler ve þampiyonadan ellerini-eteklerini çektiler. Maçlarda kýllarýný kýpýrdatmadýlar.

Milili olmak bu mudur?

***

Türkiye’de telaffuz edilen bu miktardaki primleri, Dünya Þampiyonu olmuþ takýmlar bile almadý. Birleþik Arap Emirlikleri, Katar ya da Suudi Arabistan gibi petrol ülkesi miyiz ki, havadan gelen parayý böyle çarçur edelim. Zaten ilk önerilen þekliyle de, (Genel dünya standartlarýný aþan) çok yüksek düzeyde prim sözü veriyoruz. Ama bizimkiler, ne aza ne çoða kanaat ediyor. Hep “Daha... Daha” peþindeler.

Geçmiþte ne rezillikler yaþandý.

2002 Dünya Kupasý’na gitmeye hak kazanan milli takýmýmýz, Futbol Federasyonu yöneticileriyle birlikte otel lobisinde dinlenirken; o sýrada televizyonda, dünyaca ünlü otomobil markasýna ait lüks bir cip modelinin reklam görüntüleri vardý. Hakan Þükür bu reklamý göstererek, dönemin Futbol Federasyonu Baþkaný Haluk Ulusoy’a “Eee baþkan... Prim olarak bize de böyle bir cip alýrsýn herhalde” diye seslendi.

Baþkan da ne yapsýn, hepimizin bu tür durumlarda karþýlýk vereceði gibi “Evelallah” dedi, geçiþtirdi. Bu rastgele cevap, “Kesin olarak verilmiþ” resmi bir söz deðil, hatta temenni bile deðildi.

Çünkü ne yönetim kurulu kararý ne de açýklanmýþ bir vaad söz konusuydu. Sadece, Hakan Þükür’ün sesleniþi havada kalmasýn diye refleks olarak ve öylesine söylenmiþ bir cevaptý. Fakat futbolcular, o an söylenmiþ sýradan bir cevabý; federasyonun resmi açýklamasý sayýp; o cipleri alana kadar herkese kan kusturdular. Büyük sorunlar yaþandý ama, sonunda o cipler mecburen alýnýp futbolculara verildi.

Eski ya da þimdi, farketmiyor... Bunlarýn gözünü hep para hýrsý bürümüþ, ne yapsan o gözleri doymuyor. Yazýk!