Gerçekten gözünü karartmýþ bir yapý ile karþý karþýya olduðumuzu bir kez daha görmüþ olduk. Gülen Örgütünün dönüþü olmayan bir yola girdiði, kendisiyle birlikte rehin aldýðý insanlarý da uçuruma sürüklediðini muhakkak.
Son birkaç gündür Ýstanbul Þehit Selim Kiraz Adliyesi’nde yaþananlar Gülen Örgütünün son çýrpýnýþlarý belki de... Ama ihanetlerine tek kiþi kalana kadar devam edeceklerini de ilan etmiþ oldular. Öyle ki artýk kendilerini ve amaçlarýný da gizlemiyorlar. Mehmet Baransu’ya bavul hizmeti verdiði anlaþýlan bir isim “kimse teknik detaya bakmaz”, “psikolojik üstünlük el deðiþtirdi” gibi sözlerle yaptýklarýnýn bir algý operasyonu olduðunu itiraf ediyor. Ve aslýnda bizzat kendisinin ve medyadan tanýdýðýmýz pek çok ismin örgüt ile yakýnlýk derecesini de belgeliyor.
17-25 Aralýk da böyle oldu
17-25 Aralýk kumpasýnýn nasýl kurulduðunu, binlerce kiþi için nasýl dinleme kararlarý alýndýðýný, bu kararlarýn nasýl süresiz þekilde uzatýlabildiðini, nöbetçi paralel hakimler ve savcýlar eliyle açýk bir yargý darbesi yapýldýðýný 29. ve 32. Sulh Ceza hakimliklerinde alýnan bu yetkisiz ve hukuksuz karar sayesinde daha net görmüþ olduk.
Düzeneði oluþturacak insan kaynaðý -hani þu altýn nesil dedikleri- aslýnda yýllar önce Anadolu’dan devþirilen zeki çocuklarýn Haþhaþileþtirilmesiyle baþladý. Önce “þakirt” olan bu insanlar yargýya, emniyete yerleþtirilmek suretiyle ayný zamanda örgüt elemanýna da dönüþtürülmüþ oldular. 11 Eylül Anayasa referandumuyla oluþturulan HSYK düzeni sayesinde de Haþhaþi hakim ve savcýlar operasyonel yerlere getirildiler. Emniyetten sonra böylece Yargýda da paralel düzen kurulmuþ oldu. 25 Mayýs’ta yetkisiz ve hukuksuz olarak verilen tahliye karar ise yargýdaki paralel unsurlarý ve bu devasa paralel çarkýn nasýl çalýþtýðýný göstermesi bakýmýndan hayra vesile oldu.
32. Asliye Hakimi Mustafa Baþer ve 29. Asliye Hakimi Metin Özçelik 5 farklý davalardan tutuklu olan polisler ve Hidayet Karaca için tahliye kararý verdi. Yetkili mahkemenin bile bu kadar farklý davadan toplu halde tahliye ve reddi hakim kararý almasý mümkün deðilken yetkisiz haliyle böyle bir karar alabildiler.
Akýbetlerini, açýða alýnacaklarýný, verdikleri kararýn yargýdaki örgüt yapýlanmasýna delil teþkil edeceðini bile bile ikinci bir hamle daha yaptýlar. Giderayak bir kez daha tahliye müzekkeresi yazdýlar.
‘Teknik detay kimin aklýnda’
Amaç algý oluþturmak, seçime giderken muhalefete malzeme çýkarmak. “Yargý siyasallaþýyor” diyebilmenin mizanseni bunlar. Zira Gülen örgütü için hukuk bir araç. Öyle ki Ergenekon ve Balyoz süreçlerinde ne demiþlerse þimdi tam tersini söyleyebiliyorlar. Zira o zaman “özel yetkili” mahkemeler ve kendilerini dev aynasýnda gören “özel yetkili” savcýlar vardý. Yalnýz o özel yetkileri biz yanlýþ anlamýþtýk. Sanýyorduk ki devlet tarafýndan özel yetkilendirilmiþler. Meðer Gülen ve Gülen’i kullanan güçler tarafýndan özel görevlendirilmiþ mahkeme ve savcýlarmýþ bunlar.
Delil mi lazým, anýnda üretebiliyorlardý. Birine kumpas mý kurulacak aylarca o kiþi dinleniyor, bu süre zarfýnda edinilen özel bir bilgi ile o kiþiye þantaj yapýlýyordu. Bu yöntemle boþaltýlan pek çok kritik pozisyon akabinde paralel örgüt mensuplarýyla dolduruldu.
Toplum olarak Haliç’teki Simonlara dönüþmemize az kalmýþtý. Önce Gezi arkasýndan da 17-25 Aralýk süreçlerinde Türkiye adeta direkten döndü. Ama yargýda, emniyette kamikaze eylemi yapacak adamlarý hala var, toplumda haraca baðlayabilecek Haþhaþi bulabiliyorlar.
Tabanlarýný sýký tutabilmek için de dini araçsallaþtýrýyorlar. “Erdoðan namazý býrakmýþ, vah vah, Allah affetsin, öteki dünyasýný da kaybetti” gibi yalanlarý korkmadan edebiliyorlar.
FETÖ kanýnýn son damlasýna kadar savaþacak belli, peki devletin eli armut mu toplayacak? Tabi ki hayýr!