Paralele bağlayan örgüt yeniden hortladı

Bugüne kadar meslek için ne yaptığını, hangi derde deva olduğunu bilmediğimiz Basın Konseyi yeniden hortladı. 

Bu örgütün, bir “konsey kararı”yla, yani 12 Eylül darbesini gerçekleştiren generallerin icazetiyle (yüksek müsaadeleriyle) kurulduğunu belirtmeme, bilmem ki gerek var mı?

Bilmeyenler bilsin o halde.

Eskilerin ifadesiyle “darağaçlarında salkım salkım adam sallandırılırken”, konsey kararıyla gazeteler kapatılırken, mahpushane koridorlarında gazeteciler öldürülürken, durumdan vazife çıkarmaya meyyal bir meslek büyüğümüz ortalara fırladı ve bir örgüt kurdu.

İsmini de “Basın Konseyi” koydu... Herhalde darbe konseyinden mülhem... Peşinden, dönemin ruhuna uygun olarak, pıtrak gibi Evren Lisesi, Evren Koleji, Evren Kışlası tabelaları yükselecektir.

Devletine bağlı bir örgüttü elbette Basın Konseyi.

Başka türlü olabilir mi?

Devlet büyüklerinin masuniyetini korumak gibi bir “yüce önceliğe” sahipti.

Bu örgütün “değişmez, değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez” ama milletvekili seçildiği için “mecburen değiştirilen” başkanı Oktay Ekşi“Biz bu örgütü öncelikle, meslektaşlar arasındaki uyuşmazlığı gidermek için kurduk. Mahkemeye gideceklerine bize gelsinler, haklarında vereceğimiz karara razı olsunlar. Böylece hem kendilerini yıpratmamış, hem de mesleğe zarar vermemiş olurlar” diyordu.

Bu yüce amaç, sadece kâğıt üzerinde kaldı tabii.

Konsey, kısa sürede kendisini, statükoyla meselesi olan ve çizgi dışına çıkmış gazetecileri cezalandıran illegal bir mahkemeye dönüştürdü. Yani, devletine laf söylemeyen, gazeteci öldüren sisteme herhangi bir itirazda bulunmayan, 12 Eylül’ün ve 28 Şubat’ın gazeteci kıyımında parmağını dahi kıpırdatmayan örgüt, 28 Şubat’ı eleştiren gazetecilere karşı aslan kesildi ve kurduğu illegal mahkeme eliyle, en hafifi “kınama” olan birtakım itibari cezalar kesti.

Bir tarihte, bu satırların yazarına musallat olmuşlardı.

Hulki Cevizoğlu’nun başvurusu üzerine savunmamı istemişlerdi. (Hulki Cevizoğlu, kendisine hakaret ettiğim iddiasıyla Basın Konseyi’ne şikâyet dilekçesi yazıyor. Basın Konseyi de acil gündemle toplanarak, işbu şikâyet dilekçesini görüşüyor ve “savunmamı” talep ediyor.)

Ne mi yaptım?

Gönderdikleri matbu kâğıdı yırtıp çöpe attım.

Sonra da şöyle bir haber gönderdim: “Sizi tanımıyorum. Varlığınızı meşru bulmuyorum. Üyeniz değilim. Çok şükür üyeniz olmayı da düşünmüyorum. Bir daha böyle saçma sapan kâğıtlar yollarsanız, hakkınızda suç duyurusunda bulunacağım. Yakamdan ve paçamdan düşün.”

Örgüt, önceki gün yeniden kafa çıkardı ve bir haberinden dolayı Star gazetesinden “savunma” istedi.

Paralelciler suç duyurusunda bulunmuş, Basın Konseyi de hemen durumdan vazife çıkarıyor.

Hatırlatalım, örgütün yönetim kurulu üyeleri arasında, Hüsamettin Cindoruk, Turgut Kazan, Ümit Kocasakal, Metin Feyzioğlu gibi, gazetecilik mesleğiyle ilişkisini çözemediğimiz bir dolu “değer” yer alıyor... “Mesleği” hanesine “turizmci” yazdıran Bahattin Yücel de örgütün yöneticileri arasında. Bol miktarda da Avukat ve Öğretim üyesi var... Ve tabii Ekrem Dumanlı... Kambersiz düğün olur mu?

Bir hatırlatmada daha bulunalım:

Örgüt, kurulduğu günden itibaren suç işliyor.

Bir savcı da çıkıp, “Kimsiniz siz?” diye sormuyor.

Ben sorayım sevabına:

Kimsiniz siz?

Bu ülkenin yargısı varken, mahkeme kurma hakkını nerden alıyorsunuz?

Dahası, para harcama yetkisi dahi bulunmayan, parasal ilişkileri paralel bir vakıf üzerinden yürüten örgütünüzün illegal faaliyetini daha ne kadar sürdüreceksiniz?

Henüz Star gazetesi yöneticileriyle görüşmedim.

Görüştüğümde şunları söyleyeceğim:

Sakın bu örgütün kolpalarını ciddiye almayın. Suç işliyorlar. Gönderdikleri matbu kâğıdı yırtıp atın... Ve örgütü mahkemeye verin. Bir daha kendi kendilerine gelin güvey olmasınlar ve insan içine çıkamasınlar.