Çok yorucu bir maratonun ardýndan (ifade Can Dündar’a aittir) bir süre izin kullanmak ve dinlenmek istediði için, görevini geçici olarak “Cumhuriyet Vakfý Ýcra Kurulu”na býrakmýþ.
Öyle ya, neredeyse bütün Batý ülkelerini dolaþtý, meslek adamlarýyla bir araya geldi, konuþmalar yaptý, ülkesini þikâyet etti, ödüller aldý...
Merkel’e mektuplar yazdý...
Bu da “yorucu”dur.
Hiçbir mektubuna karþýlýk alamadý.
Hollande’dan ve Cameron’dan beklediði ilgiyi göremedi.
Moral bozucudur da...
Hem yorgunluk, hem moral bozukluðu, hem “suikast tiyatrosu”nda sergilediði kötü oyunculuk, hem de “yalanlarla” sürdürdüðü imaj çalýþmasý, “kahraman gazeteci” rolü... Yormuþtur.
Bir süre izin kullanacak...
Sonra?
Sonrasýný kendisi anlatsýn: “Mücadele kaldýðý yerden devam edecek. Dostlar üzülmesin. Düþman sevinmesin...”
Bunu “rezalet kaldýðý yerden devam edecek” þeklinde mi anlamalýyýz? Kim (niçin) sevinir bilmiyorum ama “düþman” addettikleri acýyorlardýr bence; “Bir insan niçin kendisini bu durumlara düþürür” diye üzülüyorlardýr... “Dostlar” zaten üzülüyor; Can Dündar “izne çekilir çekilmez”, onlar da gazeteyle iliþkilerini kestiler. Peþ peþe istifa haberleri geliyor gazeteden.
Peki, Cumhuriyet Gazetesi Ýcra Kurulu Baþkaný Akýn Atalay ne diyor?
Can Dündar istifa etmemiþ... Bir süre dinlenecekmiþ.
Peki, gazeteyi kim çýkaracak?
Bu da soru muymuþ? Gazeteyi elbette “yardýmcý” konumundaki isimler çýkaracakmýþ...
Güzel söylüyorsun da, “yardýmcý konumundaki” kiþiler istifalarýn sundular. Can Dündar’ýn “geçici” olarak ayrýlmasý istifa ya da azil deðilse, bu isimler niçin “býrakma kararý” aldýlar?
Onu bilmiyormuþ... Ýstifa edenler, sadece istifa ettiklerini bildirmiþler, istifa nedenlerini bizzat kendilerinin söylemesi daha uygun olacaðýndan, bu konuda þimdilik bir beyanda bulunmalarý uygun deðilmiþ...
Bir beyanda bulunmayacaklarmýþ ama þu hususun da akýldan çýkarýlmamasý gerekiyormuþ: “Baðýmsýzlýðýndan, özgünlüðünden, eþsizliðinden, haberciliðinden ve ilkeli duruþundan dolayý sürekli hedefte olan ve baþta siyasî iktidar olmak üzere birçok çevrenin rahatsýz olduðu Cumhuriyet gazetesi, ayný çevreleri rahatsýz etmeye devam edecektir.”
Bu Akýn Atalay “performans sanatçýsý” olmalýymýþ.
Bir insan, bu kadar yalaný bir paragrafa nasýl sýðdýrýr?
Daha önce de, “çokbilmiþ” edalarýyla (hem de “Ahmet Kekeç’e tokat gibi cevap” baþlýðý altýnda), “Cumhuriyet gazetesinde tetikçilik yapýlmaz, gazetecilik yapýlýr” diyerek üst perdeden bir açýlýþ yapmýþ, ne tür bir gazetecilik yaptýklarý yüzlerine çarpýlýnca da (moda ifadesiyle) “manidar bir suskunluða” bürünmüþtü.
Örnek mi?
Ýran’da idamla yargýlanan Zencani’nin, Türkiye’de 8.5 milyon dolar rüþvet daðýttýðýna iliþkin bir haber yayýnladýlar. Evet, bu haber bir tek (gazetecilik yapan, tetikçilik gibi ucuz iþlere yeltenmeyen) Cumhuriyet gazetesinde çýktý.
Zencani’nin hiçbir açýklamasýnda, “Türkiye’de þu kadar milyon dolar rüþvet daðýttým” diye bir ifade yer almýyordu oysa.
Cumhuriyet gazetesi neye dayanarak ve Zencani’nin hangi beyanýný esas alarak böyle bir habere imza atmýþtý? Bu ifadenin orijinalini neredeydi?
O zaman da sormuþtum. Þimdi de soruyorum: “Namuslu ve þerefli bir insan, iddiasýný kanýtlar. Bu konuda kanýtýnýz nedir?”
Bu soruma cevap alamadým.
Belki þu soruma bir cevap verirler:
Sayýn Akýn Atalay... Hem baðýmsýz, hem “eþsiz” gazetenizde bazý çevreleri “rahatsýz etmeye” devam edeceðinizi söylüyorsunuz...
Paralel örgütü de rahatsýz edecek misiniz beyefendi?
Bir tek “kumpas” haberi yayýnlamadýnýz... Bir tek dinleme skandalýna yer vermediniz... Pensilvanya’ya hicret ettiðini söyleyen sahtekârlarla ilgili herhangi bir merak geliþtirmediniz.
Hadi bunu tolere edelim...
Peki, gazeteci Haydar Meriç cinayetiyle ilgili (ortada tonla kanýt ve ifade olduðu halde) neden tek satýr yazmýyorsunuz?
Olmayan ifadelere, olmayan tanýklýklara, olmayan görüntülere dayanarak binlerce haber yaptýnýz, yapýyorsunuz.
Bu cevvaliyetinizi niçin “olan” hadiselerden esirgiyorsunuz?
Hadi “tokat gibi bir cevap” verin de, utandýrýn beni!