BDP Eþbaþkaný Selahattin Demirtaþ, Baþbakan Erdoðan’a hakaretler yaðdýran konuþmasýnda “Paranoyak ruh hali içinde. Herkes kendisine karþý komplo içindeymiþ gibi sürekli bir paranoya yaþýyor. Kendisi dünyanýn en deðerli lideri, tanrýnýn bahþettiði büyük bir sultan ve geri kalan herkes ona karþý büyük bir komplo içindeymiþ gibi bir paranoya yaþýyor” diyor. KCK’dan yapýlan açýklamalarda da Baþbakan ve çevresine yönelik zehir zemberek söylemler ortaya konuyor.
Doðrusu bu tür tasvirleri duyunca öncelikle aklýma Öcalan geliyor. Malum narsist kiþilik deyince akla gelen birkaç isimden birisi Öcalan. Öyle bir enaniyete sahip ve öyle bir irtifadan bakýyor ki, Kandil’dekileri ve BDP yöneticilerini esamesi okunmayan küçük noktalar gibi görüyor. Yine öyle bir paranoyaya sahip ki, onlarca yýldýr birlikte mücadele ettiði adamlarý satýlmýþ, iþbirlikçi, ajan olarak yaftalýyor, kendi kardeþlerini bile suçlamaktan geri durmuyor.
Öcalan gibi fetiþleþtirilen, mitleþtirilen kiþilerin kendilerine aþýk olmalarý þaþýrtýcý deðil. Çünkü narsist kiþilik evrelerinde tüm gerçeklik ego etrafýnda döner.
Freud, narsizmi ‘dýþ dünyadan soyutlanan libidonun (cinsel enerji) egoya yönlendirilmesi’ þeklinde tanýmlýyor (Bkz Vikipedi). Ona göre bebekler birinci narsizm evresini ifade ediyormuþ, çünkü dýþ dünyayla iliþki kuramazlar, ben ile ben olmayan arasýndaki ayrýmý yapamazlarmýþ. Tek gerçek kendileriymiþ, her þey onlarýn ve ihtiyaçlarýnýn etrafýnda dönermiþ. Bu anlamýyla bakýldýðýnda Öcalan’ýn da birinci narsizm evresini aþamadýðý söylenebilir. Onun görüþmesi, onun beslenmesi, onun saðlýðý, onun kaygýlarý, onun korkularý... Sürekli zehirlendiðine veya öldürülebileceðine yönelik þüpheler ortaya koymasý da halet-i ruhiyesini yansýtýyor.
Narsizmin ikinci evresinde ise dýþ dünya gerçekliði anlamýný yitirirmiþ. Öcalan’a göre de bütün dünya onun etrafýnda dönüyor. ABD Irak’a giriyorsa da arkadaki sebep o, Suriye karýþýyorsa da asýl etken o; olup biten her þey PKK’nýn ve onun etrafýnda geliþiyor! Onun için muhatap alýnmak, özgür kalmak Kürt meselesinin çözülmesinden daha önemli... Bu yüzden PKK ve BDP için de Öcalan’ý kurtarma hedefi varlýk sebebi haline gelmiþ.
BDP yöneticilerinin çýkýp Baþbakan Erdoðan’a hakaretler yaðdýrmasý þýk olmadýðý gibi, kendi örgüt elebaþýsýnýn hasletlerini Baþbakan’a yansýtmalarý da hiç inandýrýcý deðil. Öcalan’ýn kitaplarýndaki ideolojik safsatalarýn da, konuþma üslubundaki bozukluklarýn da, söylemlerindeki mantýksýzlýklarýn da elbette herkes gibi onlar da çok iyi farkýnda. Bu yüzden sürekli adres gösterdikleri Ýmralý’nýn çok fazla konuþmasýný samimi olarak ne kadar istiyorlar bilemiyorum.
Demirtaþ, Cumartesi günü halk bazýnda açlýk grevi eylemleri yapacaklarýný söylüyor... Cezaevindekiler için timsah gözyaþý döken bu anlayýþýn bu eylemi sonlandýrmak yerine herkese þumüllendirmesi gerçek niyetlerini de ortaya koyuyor. Zaten bunlarýn, sorunlarý daha derinleþtirmekten, çýkýþ yollarýný kapatmaktan baþka bir maharetleri yok. Cezaevindekiler, milletvekilleri ve sýradan halk... Eylem büyüdükçe sorunun daha kolay çözüleceðini sanýyorlar.
Týbbi açýdan kötüleþen eylemcilere devletin saðlýk yönünden müdahale etmesini ise çok tehlikeli bir durum olarak niteliyorlar. Demirtaþ, hükümete ‘sakýn bunu aklýndan geçirme, bu öfkenin nerede, nasýl patlayacaðýný kimse bilemez’ türü tehditlerde bulunuyor.
BDP içine girdiði travmayý, sorunu daha derinleþtirerek aþmaya çalýþýyor. Hem çözümü Baþbakan’dan bekliyorlar, hem de onu hiç de teþvik etmeyen bir dil kullanýyorlar.