Parantez anayasası ‘2013 Anayasası’na dönüşecek mi?

TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu, 100 madde civarında olması planlanan yeni anayasada bugüne kadar çoğu ‘hak ve özgürlüklerle’ ilgili 34 maddede büyük oranda uzlaşma sağladı. Ancak onlarda bile partilerin görüş farklılığını yansıtan çok sayıda ‘parantez’ var. Kritik konularda ise uzlaşma ihtimali oldukça zayıf. Bir ara özet çıkaralım:

1- Bu parantezlerde ilk göze çarpan ‘hürriyet’ yerine ‘özgürlük’, ‘hayat’ yerine ‘yaşam’, ‘şeref’ yerine ‘onur’ gibi kelimelerin kullanılması önerileri.

2- Önemli parantezler ise temel hak ve özgürlüklerin hangi hallerde sınırlandırılacağına yönelik, ‘milli güvenlik, kamu düzeni, genel ahlak’ ve ‘suç işlenmesinin önlenmesi’ ifadelerinde var. Genel eğilim ‘sınırlayıcı’ ifadelerin kullanılmaması. Uzlaşma ihtimali yüksek.

3- Bir başka parantez BDP’nin ‘anladığı dilde, seçtiği dilde’ ifadelerini içeriyor. Ancak anadil öğrenme, savunma, yayın gibi özgürlükler bu vurgunun gereksizliği konusunda BDP’yi ikna edebilir.

4- ‘Resmi dilin Türkçe olması’ konusunda uzlaşmazlık beklenmiyor; ancak ‘eğitim dili’ ana sorunlardan biri. Bu konu da, ana dili öğrenme imkanlarının genişletilmesiyle ‘kilitleyici’ olmayacak.

5- Vatandaşlık tanımında AK Parti etnik-esas unsur vurgusu güçlü ‘Türk’ yerine ‘Türkiye vatandaşlığı’ öneriyor. CHP önce buna sıcak baktıysa da, parti içi dengeler nedeniyle tavır değiştirdi. BDP destekliyor, MHP ise şiddetle karşı çıkıyor. Bu konuda CHP’nin desteği sağlanabilir, ancak MHP’nin tavır değiştirmesi beklenmiyor.

6- Din eğitimi konusunda AK Parti ve MHP yaygın ve zorunlu eğitim istiyor. Ancak CHP seçmeli ve kontrollü olmasını istiyor. BDP de din eğitimine mesafeli durmakla birlikte, ağırlıklı görüşten yana tavır alabilir.

7- AK Parti’nin önerdiği ‘başkanlık sistemi’ çok tartışılıyor. Ancak AK Parti, diğer konularda uzlaşma sağlanması halinde önerisini geri çekeceğini açıkladı. Yeni anayasa ‘başkanlık krizi’ne takılmaz.

8- Zorunlu askerlik konusunda uzlaşmazlık yok, sadece ‘askerlik yapmayı reddedenlere kamu hizmeti’ önerisi var. Bu da kriz nedeni olmaktan uzak.

9- Yargı alanındaki düzenlemelerde CHP, MHP ve BDP’nin ‘tutuklu milletvekilleri’ hassasiyeti sürüyor. Dokunulmazlıkların sınırlandırılmasına ilişkin önerilerde bu özel durum kendini gösteriyor. Sadece MHP, ‘dokunulmazlık dosyası 90 günde karara bağlanamazsa düşer’ hükmüne BDP’lilerin dosyaları nedeniyle karşı çıkıyor. Yeni anayasayı tek başına engelleyecek bir konu değil.

10- Ancak AK Parti’nin yüksek yargının birleştirilmesi önerisine CHP ve MHP’nin temel itirazı var. Bu alanda uzlaşma beklenmiyor.

Yeni anayasadaki en önemli uzlaşmazlık noktaları ‘vatandaşlık tanımı’ ve ‘yargı’ya ilişkin düzenlemeler. Anayasada ‘Türk’ ifadesinin ‘esas unsur-ırk’ anlamında kullanılmaması, geçmesi zorunlu olmayan maddelerde ‘vatandaş’ yazılması konusunda uzlaşma aranıyor. Yargı konusunda da bağımsızlık ve tarafsızlığın güçlendirilmesiyle sorun aşılmaya çalışılıyor. Ancak iki konuda da CHP ve MHP’nin yeni bir yaklaşım göstereceğine ilişkin belirti yok. Önümüzdeki günlerde bu maddelerin ‘seçmeli’ olarak referanduma sunulması tartışılabilir.

Ancak, yeni anayasanın önünde bir başka önemli engel daha var. ‘Başlangıç ilkeleri’nin anayasada yer alıp almayacağı, yer alacaksa ‘anayasa hükmü’ olup olmayacağı?

1982 Anayasası’na göre başlangıç ilkeleri ‘anayasa metnine dahil.’ Bu nedenle Anayasa Mahkemesi, başlangıç ilkelerine dayanarak bir kanunu, hatta bir özelleştirmeyi, yabancıya mülk satışını iptal edebilmekte; bir siyasi partiyi kapatabiliyor.

‘Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlılık’, ‘Atatürk milliyetçiliği’ ve ‘Lâiklik’ gibi her yoruma açık ilkelerin, anayasadaki bütün maddeleri etkileme gücü var. Bu ilkelerin yeniden tanımlanması ise başlı başına bir ‘anayasa süreci’ demek.

Bir başka dokunulmamış nokta ise ‘değiştirilmesi teklif edilemez’ maddelerin kalıp kalmayacağı.