Parçalanmış kimlikler zamanı

İnsan, birden fazla kimlikten oluşur. Kimisine doğuştan sahiptir, beyaz veya siyah olmak, kadın veya erkek olmak, uzun veya kısa olmak, Türk, Kürt, Arap olmak gibi. Kimisini de sonradan edinir, Müslüman veya Hristiyan olmak, Marangoz veya Çoban olmak, müzisyen veya ressam olmak gibi.

İnsanın yaratılış sistemi bu kimliklerin tümünün insanın bünyesinde doğal yerini bulmasını esas alır. Yaratılış sistemi, bu kimliklerden birinin baskın çıkarak diğerlerini devre dışı bırakmasına, yok etmesine izin vermez. Ancak mesela insanın dişinin ağrıması neticesinde bütün bedenin adeta dişten ibaretmiş gibi acıyı hissetmesine benzer şekilde bazen insanın bir kimliği, herhangi bir iç veya dış nedenden dolayı öne çıkabilir. Dolayısıyla öne çıkan kimliğin hissettiği tazyik ne kadar büyük olursa insanın o kimliği duyumsaması, kendini sadece onunla ifade etmesi o kadar büyük olur. Dediğim gibi varoluş yasası içinde bu durum bir istisnadır ve zaman zaman ön plana çıkabilir. Diğer normal zamanlarda insanın doğuştan sahip olduğu veya sonradan edindiği kimlikler arasında bir dengenin olması esastır.

Burada Batı medeniyeti ile İslam medeniyeti arasındaki fark ortaya çıkıyor. İslam medeniyeti insanı tıpkı yaratılışta olduğu gibi bütün kimlikleriyle, bütün özellikleriyle bir bütün olarak ele alır, değerlendirir. Yine yaratılış gereği olağanüstü bir süreçte bir kimliğin öne çıkmasını da önemser ve gerekli müdahalede bulunarak, gerekli çözümler üreterek kimlikler arası dengeyi yeniden sağlar. İslam medeniyeti açısından bir insan Arap ise, her zaman ve her halükarda Arap olarak değerlendirilmez. Bağlamına ve zeminine göre Araplığını, Müslümanlığını, müzisyenliğini, beyazlığını, vs. dikkate alır, ona göre genel sistemi içinde bir yere oturtur. Ama batı medeniyeti, esas itibariyle parçalayıcı bir medeniyettir. Her şeyi, her nesneyi, bu arada insanı bölüp parçalamayı öngörür. Atomu parçalamak gibi kimlikleri parçalamayı da önemser. Bir insan batı medeniyeti açısından her zaman ve her halükarda mesela sadece Arap'tır. Eğer ısrarla çok kimlikli oluşunu ileri sürüyorsa da onu sadece Arap olduğuna ikna etmek, Müslümanlığını ve diğer kimliklerini unutmasını veya önemsiz görmesini sağlamak batı medeniyetinin bir gereğidir.

Son Gazze olayları gösterdi ki bir kısım Kürtler, atomun parçalanması gibi kimlik parçalanmasına maruz kalmışlar, her zaman ve her halükarda sadece Kürt olmayı benimsemişler. Mahalle yansa "e ama ben Kürdüm" diyecek kadar. Onlar kendilerini sadece Kürtlükten ibaret görüyorlarsa diyecek bir şey yok. Ama kendilerini sadece Kürt değil, mesela aynı zamanda Müslüman, aynı zamanda insan kimlikleriyle de ifade eden ve bunun gerektirdiği biçimde davranan, tavır alan, mesela Doğu Türkistanlı Uygurların uğradığı zulmü protesto eden, Gazze'deki katliamı lanetleyen Kürtleri de yoğun bir baskı altında tutuyorlar. Bombalar yağıyor Gazze'nin üzerine, bir Kürt de insanlığı ve Müslümanlığı gereği tepki veriyorsa "ama sen Kürtsün, sen sadece kendinle ilgilen" diye akla ziyan tepkiler koyuyorlar.

Bir insan her zaman ve her halükarda sadece Kürt veya Türk kalıyorsa ve başkalarının dertleriyle dertlenmeyi Kürtlüğüne veya Türklüğüne aykırı görüyorsa, bırakın Müslümanlığı insanlıktan da çıkmış demektir.