Geçen hafta Edremit Çayý’nda ve Büyük Menderes Nehri’nde balýk ölümleri yaþandý. Aslýnda bunun da bir nedeni var; o da çevre temizliðini bilmemek.
Temizlik denince çoðumuzun aklýna ev temizliði geliyor. Günlük hayatýmýzýn büyük bölümünü geçirdiðimiz, sokak, cadde ve mahallelerimizin temizliðini temizlikten sayan yok maalesef. Çevre bilincinin artmasý için yapýlan çalýþmalara raðmen hala sokaklara tüküren, sigara izmariti veya çöp atan, çöpünü otomobilinin camýndan fýrlatanlar görebilirsiniz kolaylýkla.
Sadece evinin, yaþadýðý alanýn içini temizleyip bu alanlarýn 1 cm ötesini düþünmeden yaþamak kadar büyük bir çevre katliamý yok aslýnda. Evini temizleyip kovadaki suyu sokaða döken kadýnlarý görerek büyüyen çocuklardan evinin dýþýndaki sokaðý benimsemesini beklemek çok da doðru olmaz tabii. Fakat bu anlayýþýn artýk deðiþmesi gerekiyor. Sokak, cadde, otobüs, vapur, tren, metro, aklýnýza gelebilecek her yeri temiz tutabilmenin tek yolu o ortamlarý da týpký evimiz gibi benimsememizle mümkün olabilir. Bunu saðlayabilmenin tek yolu da çocukluktan geçiyor. Evi dýþýnda hiçbir yerin temizliðine özen göstermeyen, sokaða tüküren, çöp atan, atýklarýnýn sorumluluðunu üzerinde hissetmeyen kimselerin çocuklarýnýn çevreye duyarlý hale gelmesi zor. Günümüzde yaþadýðýmýz çevre sorunlarýnýn sebebi de bu. Biz büyüklerimizden bu bilinç aþýlanmadan büyütüldüðümüz için bu yanlýþ davranýþlar bir türlü düzelmiyor. Çöpe attýklarýmýzýn birer hazine olduðunun farkýnda deðiliz. Kanalizasyona cömertçe kullanýp döktüðümüz yaðlarýn, deterjanlarýn çok sevdiðimiz balýklarýn ölümüne yol açtýðýný umursamýyoruz.
Su kaynaklarýnýn kalitesi ve devamlýlýðýnýn saðlanmasý ‘geliþmiþ ülke standartlarý’nýn baþýnda gelen þartlardan. Farkýnda olmasak ve çok faydalanamasak da Türkiye’de tatlý su kaynaklarýnýn büyük çoðunluðu kaliteli su içeriyor. Fakat sonlu bir kaynak olan su doðru yönetilmediðinde, suyun hem miktarý hem de kalitesi riske atýlýyor.
SUDAKÝ OKSÝJEN AZALDI
Geçen hafta Edremit Çayý’nda ve Denizli’deki Büyük Menderes Nehri’nde balýk ölümleri yaþandý. Araþtýrmalarýn sonucunda su kalitesinin ciddi anlamda bozulduðu, sudaki oksijen miktarýnýn azaldýðý ortaya çýktý. Sudaki balýklar oksijen azlýðýndan ya da suda miktarý artan yaðýn solungaçlarýný yapýþtýrmasýndan ölür. Sulak alanlardaki kalitenin bozulmasý ve balýklar için yaþam alanlarýnýn tehlikeye girmesinin sebebi atýk sularýn kontrol altýna alýnmýyor oluþu. Daha da önemlisi sadece sulak alanlar deðil, sulak alanlarýn çýktýðý noktadan itibaren sulak alanlarý besleyen tüm havzanýn korunmasý ve kontrol altýna alýnmasý gerekiyor. Sanayi tesislerine ve yerleþime kontrollü izin verilmesi, mutlak koruma alanlarý sýnýrlarýnýn kesinlikle doðal haliyle korunmasý yapýlaþmadan uzak tutulmasý gerekiyor. Havza içinde tarým alanlarýnýn bile sýnýrlý tutulmasý þart. Koruma alaný dýþýnda bulunan evsel ve endüstriyel tesislerin atýk sularýnýn sulak alanlara deþarjýnýn kesinlikle engellenmesi, sulak alanlardan ne sebeple olursa olsun su çekilmesine izin verilmemesi gerekiyor.
Çevre ödün istiyor. Her anlamda... Öyle lafla çevreci olunmuyor. Yöneticilerin karþýlýksýz ciddi bir bütçe ayýrýp tavizsiz kurallara riayet etmesi, kirlettikleri ölçüde para ödemeleri, doðayý korumasý þart. Vatandaþlarýn da benzer þekilde önce çevreyi, doðayý düþünmeleri, attýklarý her adýmda bunun çevreye nasýl zararý olabileceðini bilmeleri ve önlemini almalarý gerekiyor.