Mustafa Nihat Yükselir
Mustafa Nihat Yükselir
Tüm Yazıları

Paris Charlie Hebdo cinayetine hastalıklı bir bakış açısı

Tüm dünya çarşamba günü Fransa'nın başkenti Paris'te Charlie Hebdo mizah dergisine haince yapılan silahlı terörist saldırı sonucu 12 kişinin katledilmesi, 10 kişinin yaralanmasıyla sarsıldı.

Savunmasız, tek silahı kalemi ve düşüncesi olan insanların yazdıkları ve düşündükleri her olursa olsun o düşünce ve yazdıklarından dolayı katledilmesi insanlığa karşı işlenmiş suçtur.

Bu yaşanan katliamın bütün inançlardan, siyasi görüşlerden bağımsız olarak, kabul edilmesi, içselleştirilmesi, makul görülmesi mümkün değildir.

Bütün İslam coğrafyasında ve uluslararası İslami sivil toplum örgütleri tarafından nefretle kınanan bu katliama tüm dünyadan ve ülkemizden tepki yağdı.

Terör saldırısı ile katliam yapanların gerekçesi ise Charlie Hebdo mizah dergisinde Peygamberi Hz. Muhammed'in (s.a.v.) karikatürünün yayınlaması. Sözüm ona İslam dinine saldıranlara karşı İslam dinine ve Peygamberi Hz. Muhammed'i (s.a.v.) korumak için katliam yapıyorlar.

Bu saldırıyı yapanlar karikatürü çizenlerden daha çok İslam dinine ve Peygamberi Hz. Muhammed'e (s.a.v.) zarar vermediler mi?

Buna en iyi cevabı bu konuda ülkemizin en yetkili şahsı olan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in ağzından verelim. Görmez “Bu saldırı, İslam'ın ve bu yüce dine mensup Müslümanların kendisine doğrudan yapılmış bir saldırıdır" dedi.

Cumhurbaşkanından başbakanına, iktidarından muhalefet partilerine, sivil toplum örgütlerinden sanatçılarına kadar toplumun tüm kesimlerinde bu terör saldırısı nefretle kınandı.

Ancak her fırsatta saldırmaya hazır bekleyen hastalıklı güruh bu olayda da boş durmadı.

Hemen harekete geçerek dünya üzerinde bu saldırıyı İslamafobi için kullanmak isteyenlere teşne oldular.

Hastalıklı fikirleri ve hastalıklı kafaları ile bu katliamı da kullanmaktan geri durmadılar.

Katili belli suç için suçlu bulma çabasına giren bu hasta beyinliler sanki bu katliamı yapanlara İslam bu katliamı emretmiş gibi, insafsızca, hayasızca saldırmaya başladılar.

Kendine gazeteci diyen bir hanımefendi sosyal medya üzerinde bu hastalıklı duruma eşlik etmekten çekinmedi.

Katliamı İslamafobi için kullanma çabasına su taşıyan Taraf yazarı, Fransız dergiye saldıranların Müslüman kimliklerine işaret ederek "PEYGAMBER EFENDİNİN İNTİKAMINI ALDIK DEMİŞLER" şeklinde bir tweet attı.

Evet, katiller öyle demişler hanımefendi!

Ne yapalım Amberi Zaman?

O psikopatlar böyle demiş diye bütün Müslümanları suçlu mu ilan edelim?

Hitler’in Yahudilere yaptığı katliamı tüm Almanlar’a mı yükleyeceğiz?

Breivik manyağının yaptığı katliamdan tüm Norveç’i mi sorumlu tutacağız?

Bu liste uzar gider, yazmakla bitmez ama gerek var mı?

Bu nasıl bir bakış açısı, nasıl bir anlayış?

Anlamak mümkün değil.

Gelen tepkiler üzerine özür dileyen hanımefendi kendi yazdıklarını anlamakta mı zorlanıyor yoksa safa mı yatıyor bilmiyorum.

Büyük mesele bu hanımefendinin yazdıkları ile kalsa iyi, ama öyle olmadı.

Aydın Doğan medyası üzerine düşeni yapmaktan geri kalmadı.

İki gündür ekranlara çıkardıkları bazı soldan bakan faşist kafalılar, haşhaşi paralelci sözüm ona gazetecilerle birlikte inanılmaz bir algı operasyonuna giriştiler.

Suç ve suçlu üretmekte usta hastalıklı kafalı bu güruh akla ziyan yayınlara imza attı.

Katliamı kınamak yerine sürekli lafı dolaştırıp Müslümanlara oradan ülkemizde yaşanmış karanlık cinayetlere getirip sonunda işi “Müslümanlar bu gerçek ile yüzleşmeli” ve ‘’Biz bu cinayeti ‘ama’sız kınamalıyız’’ sonucuna bağladılar!

İnanılır gibi değil ama maalesef gerçek!

Ne demek Müslümanlar bu gerçek ile yüzleşmeli?

Ne ile yüzleşecek Müslümanlar?

Niye yüzleşecek Müslümanlar?

Ne yapmalı Müslümanlar?

Bu cinayeti ve ülkemizdeki karanlık cinayetleri Müslümanlar mı işledi?

Yüzleşmekten kastınız kendini bu katliamdan sorumlu mu tutmalı Müslümanlar?

Biz bu cinayeti ‘ama’sız kınamalıymışız!

‘Ama’lı kınayan kim?

Cumhurbaşkanından başbakanına, iktidarında muhalefet partilerine, sivil toplum örgütlerinden sanatçılarına toplumun tüm kesimleri bu cinayeti ‘ama’sız çok net bir şekilde kınadı.

Hangi ama?

Siz kimsiniz, kimin samimiyetini sorguluyorsunuz?

Bu ‘ama’sızı söylemekle ‘ama’lı konuşan birileri varsa o sizlersiniz.

Böylesi hastalıklı fikirleri ancak sizin gibiler üretebilir.

Yaşanan korkunç katliamı bile kullanacak kadar hastalıklı durumu yaratmak ‘ama’ değildir de nedir?

Yaşanan rezalet bununla da bitmedi!

Kendine romancı, yazar diyen bir ruh hastası bu katliamı da getirip Tayyip Erdoğan’a bağladı.

Hepi topu bir kitap yazıp kendini romancı yazar, aykırı kalem olarak pazarlayan bu ruh hastasının ismini yazma gereği duymuyorum ama yaptığı rezaleti aktarınca o kendisi olduğunu anlayacak.

Bu ruh hastası arkadaş sosyal medya hesabından ‘’ Erdoğan #CharlieHebdo saldırısını gecikmeli olarak kınamış mı, kına mı almış yoksa, ne yapmış? ’’ diyecek kadar iğrençleşmekten çekinmiyor.

Yaşanan katliamı Tayyip Erdoğan’a hakaret etmek için kullanacak kadar alçalan birine ne demek lazım?

Söyleyecek söz bulmakta zorlanıyorum!

İğrenç bir üslup ile bu ülkenin Cumhurbaşkanı’nın bu katliama sevindiğini yazacak kadar alçalmak hastalıklı bir beynin eseri değil de nedir?

Yaşanan bir katliamın üzerinde tepinen bu hasta kafalı arkadaş ile aynı coğrafyayı, aynı havayı paylaşmaktan utandım.