Paris’teki saldýrý, sadece Fransa’da deðil tüm Avrupa ülkelerinde korku, tüm dünyada da etki yarattý. Üstelik eski bir konuyu yeniden gündeme getirerek. Zira son dönemlerde karikatürler yoluyla yapýlan yeni bir tahrik söz konusu deðildi. Yani karikatür krizi, uykuda olan bir konuydu. Onun yerine baþka tahrikler söz konusu oluyordu. Camilere saldýrýlar, Müslümanlara taciz, Türklere yönelik eylemler son dönemlerde fazlasýyla artmýþtý.
Çeþitli Avrupa ülkelerinde yaþanan bu ýrkçý eylemlerin nasýl olup da sorumlularý bulunamýyor diye sorup durmak mümkün. Ancak sorulara tatmin edici yanýtlar alýnamýyorsa, o zaman meseleye baþka türlü bakmak gerekiyor.
Müslümanlara yönelik eylemlerin her ülkede ayný tür gruplar tarafýndan gerçekleþtirilmiyor olmasý, genelleme yapmayý zor hale getiriyor. Örneðin Fransa’da sosyolojik bir arka plan söz konusu. Almanya, Danimarka ve Avusturya örneklerinde de sosyolojik nedenler vardýr, ancak buralarda siyasi bir arka plan da söz konusu. Buralardaki eylemleri gerçekleþtirenlerin daha organize, neredeyse bir siyasi parti gibi örgütlenmiþ gruplar olduðu söylenebilir. Üstelik temel þüphe, bu gruplara adý geçen ülkelerdeki hükümetlerin göz yumuyor olmasý.
Tahrik ve teþvik
Kendilerinden olmayaný ülkelerinde istemeyenlerin iktidar ortaðý olduðu ülkelerde, ýrkçý saldýrýlar yoluyla “caydýrýcý” bir etki yaratýlýyor. Bu ülkelerde yaþayanlar gitsin, yenileri de gelmesin. Nasýl olsa siyasi karþýlýðý var ve yabancý düþmanlýðý da oy getiriyor, dolayýsýyla kullanýlýþlý bir araç.
Ancak organize ve siyasi ýrkçý saldýrýlarýn, yani sosyolojik reaksiyon kapsamýna giremeyecek kadar bilinçli olanlarýn bir diðer amacý da Müslümanlarý kýzdýrýp eylem yapmaya teþvik etmek.
Doðrusu tahriklerinde gayet baþarýlý olmuþlar. Yanýt kýsa zamanda geldi ve üç kiþilik bir ekip büyük bir terör saldýrýsý etkisi yaratmayý becerdi. Ancak ortada bazý garip ve açýklanmaya muhtaç durumlar var.
Bunlardan ilki, eylemi yapanlarla ilgili. Son derece profesyonel, müdanasýz ve öz güvenli saldýrganlar, her nedense araçlarýnda kimlik unutup yakalanma yolunu polise göstermiþ durumdalar. Yani Müslüman olduklarýndan þüphe duyulmasýn istemiþler. Üstelik bunlar o kadar cani Müslümanlar ki, Müslüman bir polisi bile vurabiliyorlar. Seçilen hedef de, Müslümanlarýn tahammülsüzlüðüne, ifade özgürlüðü gibi kavramlardan uzak olduklarýna vurgu yapýyor. Her þey ince hesaplanmýþ gibi gözüküyor, üstelik failler de belli. Belli olmayan ise, neden Fransa’nýn seçilmiþ olduðu.
Tetikçi ve fail
Almanya, Ýsviçre ya da baþka yerlerde daha vahim ýrkçýlýk olaylarý yaþanýyor, ama saldýrý Fransa’ya yapýlýyor. Katliamý yapanlarýn Fransýz vatandaþý olduklarý, El-Kaide sempatizaný haline geldikleri hemen açýklandý. Ama onlara “vur” emrini kim verdi acaba? El-Kaide mi? Yoksa akþam evde otururken kendileri mi karar verdiler? Yoksa bir azmettirici mi var?
Paris eylemi ýrkçý saldýrýlara karþý verilmiþ bir reaksiyondan çok, Fransa’ya yapýlmýþ bir uyarý niteliðinde.
Uyarý, sosyalist Hollande’a yapýlmýþ anlaþýlan. Muhafazakar sað Avrupa hükümetlerinin ülkelerinde ve Ortadoðu’da uyguladýklarý politikalar ile Fransa politikalarý farklý. Bu farklýlýk, Fransa’nýn mesela Almanya’ya biat etmeme, Türkiye’yi by-pass’lamak yerine onunla iþbirliðini geliþtirme beklentisine, AB’nin güney ekseninin Fransa tarafýndan güçlendirilmesi arayýþýna, Obama ABD’siyle uyum içinde olmasýna ve tabi ki Suriye’ye diðer Avrupa ülkelerini karýþtýrmama siyasetine karþýlýk geliyor.
Eylem tam da Fransa’yý bu yüzden hedef almýþ gibi. Bu ülkede de Muhafazakar saðýn güçlenmesine yardým eden bir hava yaratýlmak istenmiþ olmalý. Kýsacasý saldýrýyý El-Kaidecilik üzerine yýkmak, kolaycýlýk olabilir.