CHP-HDP bloðunun anayasa deðiþikliði teklifine getirdiði eleþtirilerden biri de bu.
Sahiden öyle mi?
Parti devleti bize CHP’nin armaðaný…
Kendini Cumhuriyet’in, milletin ve devletin sahibi olarak gören CHP, saraydan aldýðý egemenliði millete býrakmak yerine doðrudan kendi uhdesine aldý.
Bugün CHP sözcülerinin sýkça dile getirdiði, “Saraydan egemenliði alýp millete verdik. Siz ise tekrar saraya vermek istiyorsunuz” iddiasý, her iki boyutuyla da çarpýtmadan ibarettir.
Leninistler nasýl ki iþçiler için “öncü parti”nin gerekliliðine inanýp “tek parti devleti” kurmuþ iseler, CHP’liler de ayný tarihsel süreçte halk için “öncü parti” olarak CHP’nin gerekli olduðuna inanmýþ ve kaskatý bir ideolojiye yaslanan “tek parti devleti”ni inþa etmiþlerdir.
“Halk için halka raðmen” biçiminde formüle edilebilecek bu anlayýþ, CHP’nin tipik Jakoben zihniyetini de ortaya koymaktadýr.
Çok partili hayata geçiþ kararý, CHP’nin milli þefi Ýnönü’nün isteyerek aldýðý bir karar deðildir.
Deðiþen yeni dünya koþullarýnda almaya mecbur kaldýðý bir karardýr.
***
CHP sözcüleri þimdi kalkýp AK Parti’yi “parti devleti” inþa etmekle suçluyorlar. Bu baðlamda 1930’lu yýllara ülkeyi geri götürmek iddiasýný dile getiriyorlar.
Eðer bir ülkede çok sayýda parti varsa ve o partiler özgürce halka gidip oy isteyebiliyorlarsa o ülkede eskiye benzer bir tarzda “parti devleti” inþasýndan söz etmek akla ziyan bir iddia olur.
“Parti devleti”nden kasýt, halkýn bir partiyi tek baþýna iktidara getirmekteki ýsrarý ise eðer, buradan “parti devleti” iddiasý çýkmaz. Bu iddianýn bizatihi kendisi “milli iradeye saygýsýzlýk” anlamýna gelir.
Ne yani, bu durumda kalkýp niye her seferinde ayný partiyi iktidara getiriyorsun diye milleti mi suçlayacaðýz?
Veya millet tarafýndan tek baþýna iktidara geldikleri için o partiyi “parti devleti inþa ediyorsunuz!” diye mi suçlayacaðýz?
Demokrasilerde partiler milletten onay alýp iktidara gelirler.
Tek baþlarýna iktidara geldiklerinde de milletin onayýndan geçen vaatleri ve programlarý doðrultusunda ülkeyi idare ederler.
Bu durumda devletin sandýktan çýkan bir parti tarafýndan yönetiliyor olmasý, o ülkede “parti devleti” olduðu biçiminde yorumlanýrsa, bu iddianýn kendisi demokrasiyi inkâr anlamýna gelir.
Bir ülkede demokrasinin varlýðýnýn göstergesi, parçalý iktidarlarýn ortaya çýkmasý deðildir.
Baþka bir deyiþle, bir ülke koalisyonlarla idare edilmiyorsa orada demokrasi yoktur iddiasýnda bulunmak, hakikaten demokrasi kuramý açýsýndan ironi ötesi bir anlayýþýn ifadesidir.
CHP sözcülerinin AK Parti’ye yönelik “Tek adam rejimi getirmek istiyorsunuz. Tek parti devleti inþa etmek istiyorsunuz!” türünden suçlamalar getirmesi siyaseten anlaþýlabilir olmakla birlikte, milli irade ve demokrasi kuramý bakýmýndan ziyadesiyle sorunlu bir yaklaþýmdýr.
“Saray” metaforu gerçeklik ötesi bir siyasi amaç içeriyor.
Þimdi soruyoruz:
AK Parti kendini millete raðmen mi iktidara taþýmaktadýr?
Yani silah zoruyla mý sandýktan çýkmaktadýr veya iktidarda silah zoruyla mý kalmaktadýr?
AK Parti darbe ile iktidara gelmemiþtir.
17/25 Aralýk ve devamýnda 15 Temmuz’da þu açýkça görüldü ki asýl darbe AK Parti’ye yapýlmak istenmiþtir.
Ne sandýða, ne çoðunluða, ne de millete saygýlarý var.
Çünkü kendilerini hâlâ bu ülkenin, milletin, devletin ve rejimin sahipleri olarak görüyorlar.
***
CHP’nin ideolojik genlerinde bulunan “Millet seçmesini bilmez!” anlayýþý, baþka kýlýflarla karþýmýza çýkartýlýyor.
Milletin kendi deðerlerini üstünde taþýyan Recep Tayyip Erdoðan’larý seçme korkusu, CHP’yi fena halde rahatsýz ediyor.
“Tek adam”, “Parti devleti”, “Saray-Padiþahlýk” vb. metaforlar üzerinden güya millet egemenliðine sahip çýkýlýyor görüntüsü altýnda sakladýklarý gerçek yüzlerini kahir çoðunluk biliyor.
Bizim yaptýðýmýz, egemenliði doðrudan millete vererek milletin kendi devletini inþa etmesini saðlamaktan ibarettir.
Býrakalým millet kimin kendisini yöneteceðine kendisi karar versin.
Býrakalým millet nasýl yönetileceðine de kendisi karar versin.