Partililik

Sayýn Cumhurbaþkaný ýsrar ediyor.

Gerekçelerinin yabana atýlýr yaný yok. Partiden kopmuþ olursa, altýndan siyasi zeminin kaymasý gibi bir risk, Özal ve Demirel örneði ile görüldü. Cumhurbaþkanýnýn icraat içinde yer almasý ve etkinliði, ancak bir partinin buna zemin hazýrlamasý ile mümkün oluyor. Deðilse eskiden Çankaya’da olduðu gibi bugün de Beþtepe’de kuþatýlýp kalmak mümkün. Özal buna isyan ederek, Çankaya’dan ayrýlýp parti kurmaya bile teþebbüs etti. Muhtemelen kendisi de mevcut anayasal yapý içinde Davutoðlu - Yýldýrým deðiþiminde böyle bir konuyu dikkate almýþ olmalý.

Ayrýca Anayasa’da yazmýþ olmasýna raðmen Cumhurbaþkanlarýnýn “mutlak tarafsýzlýk” gibi bir durumlarýnýn olmadýðý da (mesela Ahmet Necdet Sezer örneði) biliniyor.

Geçmiþte, Mustafa Kemal, Ýnönü ve Bayar gibi “Partili Cumhurbaþkaný” örnekleri de var. Doðrusu, diyelim Tayyip Erdoðan olarak kendisinin, ne kadar tarafsýz denirse densin, aday gösterilip seçilmesinin yolunu açan parti ile (Ak Parti) baðýný koparmasý da mümkün olmaz. Kaldý ki zaman içinde muhalefet partileri de onu, bir parti ile baðlantýlama gibi bir yýpratma yöntemini devreye sokacaklar.

Bütün bunlar, partililiði bir yerde kaçýnýlmaz kýlýyor. 

Bu yönüyle de partili cumhurbaþkaný, toplumun bir kesimi tarafýndan tasvip görse bile, bir baþka kesimi tarafýndan muhalefete maruz kalabiliyor. 

Bu açýdan bakýldýðýnda “Tek Adam” diye nitelenen ve arkasýna “Milli mücadele önderliði” gibi bir payeyi alan Mustafa Kemal bile, “tepeden inme devrim yapmak” bu yönüyle de “Jakobenlik” suçlamasýna hedef olmuþtur. Ýnönü’nün, Bayar’ýn tartýþýlýrlýðý ise çok daha barizdir.

Andy - Ar’ýn yaptýðý son kamuoyu araþtýrmasýnda “Kim Cumhurbaþkaný olsun?” sorusuna verilen cevaplarda Tayyip Erdoðan ismi için yüzde 50.5 gibi bir destek çýkmýþtýr. Ýkinci, üçüncü beþinci isimler ise yüzde 2, 3 gibi tek rakamlarda bir destek görmüþtür. Bu ne demektir? Bu, Tayyip Erdoðan’ýn Cumhurbaþkanlýðý için mutlak favori olmasý demektir. Zaten kimse de baþka ihtimali aklýna getirmiyor. Birinci turda olmasa bile -ki Andy-Ar’ýn çýkardýðý rakam birinci turu da garantiliyor- ikinci turda seçilmek kesin.

Ama... Bu rakam bir þeyi daha ortaya koyuyor. Destek yüzde 50.5. Geriye kalanlar daðýlmýþ durumda. Yüzde 49.5’lik bir iradeyi temsil ediyor o da.

Yani acaba yüzde 49.5’luk bir muhalefetten mi söz edilecek Cumhurbaþkaný için?

Peki o zaman, mevcut Anayasa’da yer alan Cumhurbaþkaný’nýn “Milletin birliðini temsil” ve “Devletin baþý olma” vasfý ne anlam taþýmakta ya da neye tekabül etmektedir?

Bunun bir cevabý þu olmalý: Zaten “devletin baþý – hükümetin baþý” ayrýmý yanlýþtý, o, millet iradesiyle oluþan Hükümeti “Devlet” diye özel güçlerle donatýlan bir yapýnýn denetlediði anlayýþýna göre oluþmuþtu, þimdi devletin de hükümetin de baþý tek çatýda birleþmiþ oluyor.

Buradan “kuvvetler birliði” çýkýyorsa, “Kuvvetler birliði ise kuvvetler birliði, Mustafa Kemal onu yapmadý mý?” gibi bir cevap da çýkýyor. Elbet tartýþýlabilir.

Bir de “Milletin birliðini temsil” notu var mevcut Anayasa’da.

Onun için ne demeli?

Doðrusu ben, islami ve aðýrlýklý olarak sünni zeminden gelen bir siyasi kadro olarak Ak Parti’nin, Alevi Açýlýmý, Kürt açýlýmý konusundaki hamlelerini, artý liberal kesimlerle iletiþimini, Türkiye’nin parçalanmýþ kimliðini derleyip toparlamada hayati bir rolün ifasý olarak görmüþtüm. 14 yýl sonra bugün, sözü geçen alanlarda problem yaþanýyor. Evet, Ak Parti’nin oy oranýnda düþme yok ama o alanlar sorunlu idi ve çözümü kaçýnýlmazdý. Ak Parti neþter vurmuþtu ve iyi yapmýþtý.

Bence kritik soru þu: Tayyip Erdoðan, Ak Parti ile iliþkisi sürse dahi, partiden çok öte oranlarda bir toplum temsilini baþarabilecek mi? Bunun projelendirilmesini hayati görüyorum.