Partinin adı Serbest Cumhuriyet Fırkası olsun

Yer: Fethi Bey’in Büyükdere’deki yalısı Tarih: 31 Temmuz 1930 Saat: Akşam, 08:30 suları

Mustafa Kemal, akşam yemeğine gelmiştir Fethi Bey’in evine. Fethi Bey bir parti kurmaktansa var olan Cumhuriyet Halk Fırkası içinde, hükümeti denetleyen bir muhalefet yapılanmasından yanadır ve bu fikrini Cumhurbaşkanına açmayı düşünmektedir. Tam yalıdan içeri girerlerken Mustafa Kemal, Fethi Bey’e döner:

“Sizin fırkanızın adını buldum: Serbest Cumhuriyet Fırkası. Ne dersiniz bu isme?”

Fethi Bey, anılarında şöyle der bu öneriyle ilgili:

“Serbest kelimesi tam olarak liberal anlamı taşımamaktaysa da, serbest cumhuriyet lafı hoşuma gitti.”

Yemek sırasında Mustafa Kemal, partinin hemen kurulması gerektiğini söyler ve “yarından tezi yok kolları sıvayınız lütfen” dedikten donra Fethi Bey’in eşine döner: “Hanımefendi Paris’e dönemeyeceksiniz anlaşılan...” sözleriyle kararlılığını vurgular.

***

Yer: Yalova

Tarih: 6 Ağustos 1930

Fethi Bey, yanında Nuri (Conker) Bey, Mustafa Kemal’in çalışma odasındadır. Odada Halk Fırkası Genel Sekreteri Saffet (Arıkan) Bey de vardır. Mustafa Kemal kararını sorar Fethi Bey’e:

“Teklifinizi kabul ediyorum.”

“Bana fırkayı kurma isteğinizi bildiren bir yazı yazın. Ben de bu isteğinizi yürekten destekleyen bir cevap yazısı yazacağım.”

“Peki, yarın bu yazıyı size sunarım.”

“Daha başka ne istersiniz?”

Tam bu sorunun ardından kapı açılır ve içeri İsmet Paşa girer. Fethi Bey hiç oralı olmaz, soruya cevap verir:

“Sizin iki fırkaya karşı tarafsız kalmanızı isterim.”

“Hiç merak etmeyin. Örgütlenmeniz için ben yardım edeceğim. Ne kadar para istersiniz?”

“Paranın miktarını ben tayin edemem. Halk Fırkasının bütçesine göre bir miktarı siz belirleyiniz.”

“Saffet Bey’le görüşün, bir miktar üzerinde anlaşın.”

“Size hemen 40-50 arkadaş veririm meclisten; onlarla işe başlarsınız. Ondan sonra ne kadar mebus istersiniz?”

“Paşam bir fırkanın ciddi çalışabilmesi, encümenlerde, riyaset divanında temsil edilebilmesi için bugünkü mebus sayısının üçte birine yakın bir sayı olmalı... Örneğin yüz yirmi mebus.”

İsmet Paşa hemen atılır:

“Yok efendim olmaz. En çok 50 mebus veririz!”

Mustafa Kemal araya girer ve İsmet Paşa’nın sayıyı 70’e çıkarmasını sağlar. Fethi Bey yetmiş mebusla mecliste sadece hizip oluşturulacağını etkili bir muhalefet yapılamayacağını söyleyince, İsmet Paşa hemen seçimlere gidilmesini önerir.

“Daha parti ha kuruldu ha kurulacak. Ne örgüt var, ne para, ne adam... Halk Fırkası öte yandan, yıllardan bu yana hükümeti elinde tutmuş, en  ücra köşelere değin örgütünü kurmuş, kök salmıştır. İşi yapaylıktan kurtarmak gerekir. Daha para yok, örgüt yok, partinin kimlerden oluşacağı bile belli değilken seçime gidilir mi? Böyle bir muhalefet partisine, demokrasiye geçtiğimize ne yurtta ne de dış dünyada kim inanır? Biz göstermelik bir muhalefetten öte hiçbir şey olamayız.”

Mustafa Kemal sesini çıkarmaz. Sofrada yalnız, Kütahya Mebusu Nuri Bey’le Erzurum Mebusu Tahsin Bey’e, yeni kurulacak fırkaya girmelerini emreder. Bu iki mebus da kabul ederler tabi. Sonra Reşit Galip Bey’e de aynı emri verir o da kabul eder hiç duraksamadan. Böylece Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın ilk mebusları belirlenmiş olur; bunlara Ağaoğlu Ahmet Bey de katılır o gece. Sonra mı ne olur? Sonrası otuz iki kısım tekmili birden yayınlanacak bir güldürüyle karışık ağlatıdır ki, resmen akıllara ziyandır... Onu da konuşacağız elbet.