Tarih: 22 Mayýs 2010… Yer: Ankara… Terör örgütü FETÖ’nün kumpasý ile istifa etmek zorunda kalan CHP eski Genel Baþkaný Deniz Baykal’ýn yerine yeni bir genel baþkan seçmek için kongre yapýlýyordu… Ben de o dönem çalýþtýðým TV Net adýna kongreyi takip ediyorum.
***
“Ýstanbul gazetecisi” olduðum için biraz acemiydim. Bir kongreyi takip etme deneyimim de yoktu. Faydalý olur diye salonda bulunan ve meslekte duayen olarak bilinen köþe yazarlarýný izlemeye karar verdim.
***
O gün yaþadýðým þaþkýnlýðý anlatamam. Türkiye’nin o dönem en çok satan gazetesinde köþesi olan “gazeteci”ler bir gazeteciden çok bir parti delegesi gibi davranýyorlardý.
***
Kemal kýlýçdaroðlu lehine tezahüratta bulunuyorlardý. Hatta bir ara durumu iyice abartýp masalarýn üzerine çýktýlar. Bu kez de parti sloganlarý atmaya baþladýlar. Gerçekten bu resmi hiç unutmadým. Ne zaman gazetecilikte tarafsýzlýktan dem vursalar hep o sahneler gelir aklýma. Ýsimlerini de zihnime kazýdýðým bu “gazeteci”lerin çoðu hala köþe yazýyor.
***
Geçtiðimiz hafta CHP’nin Ýstanbul mitingine katýlan bazý eski ve hala gazetecilik yapan isimler sosyal medyadan sürekli fotoðraf ve yorum paylaþtýlar. AK Parti’ye yakýn gazetecilere “yandaþ” diyenler PARTÝZANLIK yapýyordu apaçýk. Hele hele bir tanesi miting alanýndan bir fotoðraf paylaþýp þu yorumu eklemiþti: BÜYÜK RESÝM.
Sonra bir tane daha paylaþmýþtý: DAHA BÜYÜK RESÝM.
***
Bir örnek de cumhurbaþkanlýðý yarýþýnda Erdoðan’a karþý seçimi kaybeden Muharrem Ýnce’nin dünkü basýn toplantýsýnda yaþandý.
Ýnce, seçimi kaybettiðini kabul ettiðini açýkladý. Kýsa bir açýklamanýn ardýndan da muhabirlerin sorularýný yanýtladý.
***
Sonuçlarý kabul ettiðini söyleyen Muharrem Ýnce’ye ilk soru þu: Seçim sonuçlarýný kabul ediyor musunuz?
Cevap: Evet biraz önce de söyledim. Seçimi kaybettim. Arada 10 milyon oy farký var.
Bu kez yabancý bir gazeteci söz hakký istiyor. O da ayný soruyu yöneltiyor. Yine ayný cevabý alýyor: seçimi kaybettim.
Yani anlayacaðýnýz Muharrem Ýnce sonucu kabullendi PARTÝZAN gazeteciler kabullenemedi.
***
Gazeteciyim diye ortada gezen bu adamlar PARTÝZANLIK yapýnca kimse bir þey demiyor. Ama iktidara yakýn bir gazeteci bir þey yapmasýn hemen baþlýyorlar linçe. Bu PARTÝZAN arkadaþlara soruyorum: Bu ülkede siz ne zaman gazetecilik yaptýnýz da ona buna gazetecilik dersi vermeye kalkýyorsunuz.
***
Gazeteci tarafsýz olmaz gazeteci taraf olur. Ýster iktidara taraf olur ister muhalefete. Ama yalan haber yapmaz, ideolojisini habere yansýtmaz… Bizim ülkede taraf deyince PARTÝZANlýk anlaþýlýyor.
Yeri gelmiþken þunu da söyleyeyim: Türkiye’yi yönetmeye aday bir siyasetçinin TRT Haber ekibini toplantýnýn yapýldýðý salondan çýkartmasý çok çirkin bir davranýþ. Seçimi kaybettiði halde bu kadar hoyrat davranan biri kim bilir iktidara gelseydi neler yapardý?
Son bir tespit… Türkiye’deki seçimleri takip eden batý medyasý bir kez daha hayal kýrýklýðýna uðradý. Guardian, Times, Telegraph, Economist ve BBC… Özellikle de BBC Türkçe.
***
Erdoðan ve AK Parti hakkýnda bir tek olumlu haber ya da makale yayýnlamadýlar. BBC Türkçe’nin seçim çalýþmalarýný takip eden muhabirleri neredeyse sadece CHP ve HDP’ye yer verdiler. Alttan alta da Erdoðan’ýn “bir diktatör” olduðu kanaatini oluþturmaya çalýþtýlar.
***
Bu konuda çok fazla bir þey yazma ihtiyacý duymuyorum. BBC Türkçe’nin bazý muhabirlerinin sosyal medya hesaplarýna bakýnca tablo çok net görülüyor. Hele hele Economist’in “Erdoðan’a kapýyý gösterin” manþeti tam bir skandaldý gazetecilik adýna.
Bu konuda daha fazla bilgi edinmek isterseniz Daily Sabah’tan Özge Bulur’un yazýsýný okumanýzý tavsiye ederim. Ýþte Ýngilizce bilenler için o yazýnýn linki: