Cuma ve Bayram namazlarý için yeni çareler düþünülmeli..
‘Tezkiye’, -bilindiði üzere- temizle(n)me demektir. ‘Tezkiye-i nefs’ de, nefsin temizlenmesi.. Zekât da ayný kökten gelir, o da, mal-mülkün, zenginliðin temizlenmesini saðlar.
Bu günlerdeki yakýnmalarýn, mesajlarýn, sohbetlerin en ortak konusu, iftar verememenin ve câmilerdeki cemaat namazlarýndan ve teravihlerden uzak kalmanýn hüznü etrafýnda..
Açýktýr ki, Ramazan, ne iftar sofralarý arasýnda bir koþturmacadýr. ne de bir eðlence.. Tam tersine, ‘tezkiye-i nefs’in en etkin ve yaygýn þekilde yapýlmasý için büyük bir ilâhî vediadýr.
Müslümanlarýn bu ayda ferdî, cem’î ve diðer içtimaî ibâdetlerinde daha bir yoðunluklu hâlet-i rûhiye içinde olduklarýný tekrara gerek bile yok..
Ama, özellikle Osmanlý’nýn son asrýnda, Ýstanbul’da hele de paþa konaklarýndan etrafa taþan, herkesin sosyal konumuna uygun kalmak dikkati içinde, varlýklý kesimler arasýnda, Ramazan’ýn bir varlýk gösterisine ve bir eðlence þölenine dönüþtürüldüðü, o döneme aid hâtýra kitaplarýndan da anlaþýlabilir. Þehzâdebaþý’ndaki ‘Direklerarasý’ ve sair yerlerdeki eðlenceler ise, bir baþka sosyal çürümeyi yansýtýr. Ki, millet açlýktan kýrýlýrken, büyük þehirlerin mâlum levanten çevrelerinin ve o aðýr ‘Seferberlik’ þartlarý içinde bile bu ‘Ramazan eðlenceleri’nin sürdürmeleri ibretliktir.
Tayyib Erdoðan’ýn Ýstanbul BÞ. Belediye Baþkanlýðý sýrasýnda baþlattýðý ve ülke çapýna yayýlan ve son 25 yýlda bir güzel geleneðe dönüþen ve de özellikle ‘fukara’ kesimler için bir sevinç kaynaðý olan ‘Ramazan Çadýrlarý’ uygulamasý, bu yýl maalesef tekrarlanamadý. Ki, o çadýrlarda yapýlan iftarlar, sadece yoksullar ve dar gelirliler deðil, oradaki insanlarla kaynaþmaktan ve sâdelikten zevk alan insanlar için de bir sevinç ve manevî huzur vesilesi idi. Hattâ, bu uygulama Batý Avrupa’daki Müslümanlar arasýnda da benimsendi ve Müslümanlarýn câmilerinde verilen iftarlarda, fakir-zengin binlerce gayri-muslim insanlar da katýlýyor ve o manevî hazdan nasiplenmeye çalýþýyorlardý.
Bu sene ise, dünya çapýnda/ pandemik bir âfet olarak geliþen virüs salgýnýnýn son derece gerekli sýnýrlamalarý ‘Ramazan’ý da içine almasý hasebiyle, milletin çok büyük bir kesimini hepimizi etkiledi ve bir sosyal hüzne dönüþtü.
Ama, bir gösteriþ yarýþýna dönüþen ve mideleri, ‘tezkiye-i nefs’in tam tersine, bir de daha bir þiþiren veya ‘desinler’e kaçan iftar sofralarýndan arýnabilirsek, bu da bu virüs salgýnýnýn bir hediyesi olacaktýr.
Bu vesileyle, aile bütçelerinden Ramazan harcamalarý için ayrýlana meblaðlarýn, ‘fukara’ kesimleri sevindirecek kanallara aktarýlmasýnýn, onun manevî hazzýný alma yolunun hep açýk olduðu ortadadýr.
Ve amma câmiler.. Birçok okuyucular mesajlarýnda, bir burukluk yansýtýyorlar; ‘Dünyada kiliseler ve bizde de AVM’ler bile açýldý da, Câmiler niye kapalý? Þöyle bir Teravih namazý bile kýlamadýk..’ diye.. Ki, iftar sonrasýnda câmilerde yatsý vaktine kadar yapýlan va’z’u nasihatler.. Çocuklarýn namaz bitinceye kadar, câmilerde azâdâne koþuþturmalarý.. Evet, bunlar bu yýl olmadý..
Elbette, AVM veya Kilise kýyaslamalarý bu konuda doðru deðil.. AVM’ler önce bir maddî ticaret mekânlarý, ve sýký sýnýrlamalarla açýlýyor.. Kiliselerde de ibadetler, sýra ve sandalyelerde oturarak yapýlýyor. Câmiler ise, sadece cemaat halinde kýlýnan namazlara kapalý; cemaat halinde kýlýnan namazlarda, saflara pratik bir düzenleme nasýl yapýlabilir?
Ama, yine de, izdihamlarý önlemek þartiyle, havalarýn müsaid olmasý halinde, Cuma ve Bayram namazlarýnýn câmilerin içinde deðil avlularýnda kýlýnmasýnýn çaresine bakýlmalýdýr. Bu konuyu Diyanet þimdiden düþünmeli.. Belki o zaman, Müslüman halkýn derûnundaki hüzün, bayram sevincine dönüþtürülebilir.
Mübarek Ramazan’ýn hayýr ve bereketinin hepimizi kuþatmasý duasýyla..