‘Ýstanbul bir edeb ve kültür baþkentidir; haberin yok mu Bay Baþkan?’
*Bu ’Pazar Yârenliði’ni de okuyucularýn görüþleri etrafýnda sürdürmeye çalýþalým:
Bir okuyucu, ‘Bir BÞ. Beld. Baþkaný’nýn geçen hafta Sultan Fatih’in türbesine gidiþindeki saygýsýzlýk üzerinde bizim camia fazla durmadý..’ diyor, haklý..
Okuyucu hýncýný, hýþmýný þöyle sürdürmüþ, (özetleyerek aktarýyorum): ‘Bir patron fabrikasýný veya bir komutan kýþladaki askerini teftiþ eder gibi, eli arkasýnda, saygýsýz, duygusuz, görgüsüz.. Günlerdir bekledim, bir yalanlama veya bir özür gelsin diye.. Ama, nerede o ruh asâleti ve zarafeti..
Özür dilemediði müddetçe, her hatýrladýðýmda ona hep, ‘Yuhhh!..’ diyeceðim.
Özür dilemedikçe, ona oy verenlerin her birisinin de ya onu ayýplamasý gerekir; ya da ayný saygýsýzlýðý, duygusuzluðu, görgüsüzlüðü paylaþtýklarýnýn zýmnen itirafý sergilenmiþ olacaktýr bu suskunluklarýnda..
Baþkan olabilirsiniz E. efendi.. Adam olmak ayrý bir þeydir. Yazýklar olsun!..’
Bu vesileyle bir noktaya deðinmeliyim: Bu konuda baþka okuyucularýn da mesajlarý var. Hattâ, bir okuyucu, ‘Bu kiþi Ankara’ya gittiði zaman ziyaret ettiði mezar karþýsýnda da böyle bir tavýr sergilesin de görelim..’ diyor. Ama, bazýlarý hýnçlarýný, hýþýmlarýný, çirkin kelimelerle ifade etmiþler. Bu, saðlýklý bir yol deðil.. Hele de Müslüman hassasiyeti adýna bir takým eleþtiriler yaptýklarý anlaþýlan kiþilerin yazýlarýnda, mesajlarýnda sokak kabadayýlarýnýn, haytalarýn diliyle konuþmalarý - yazmalarý asla doðru deðil.. Yukardaki okuyucunun seviyeli hassasiyetini bir örnek olmasý açýsýndan da bilhassa aktarýyorum.
*Bazý okuyucular da 1 Haziran tarihli ve ‘Zulüm oldukça cihad olacaktýr; cihad oldukça da biz olacaðýz..’ baþlýklý yazýmda, Gazze’de, daracýk bir alana sýkýþtýrýlmýþ iki milyonu aþkýn insana uygulanan ablukayý kýrmak için, uluslararasý bir Vicdan Hareketi olarak hazýrlanýp , farklý dinlere mensub, çeþitli ülkelerden 100’lerce insan haklarý aktivistiyle yola çýkan ‘Mavi Marmara’ eyleminin 10. Yýlý dolayýsiyle, o hareketin hazýrlanmasýnda bir takým noksanlarýn olup olmadýðý deðerlendirilmesinin de artýk yapýlmasý gerektiði, bunun o mücadelenin geleceði açýsýndan da faydalý olacaðý yolundaki ifadelerden rahatsýz olmuþlar. Hattâ, o yolculuða bir hamâset olarak baktýðýmý yazanlar bile olmuþ..
Halbuki, hamâset bütünüyle kötü bir þey deðildir. Bir müslümanýn, hayýrlý gördüðü bir harekete katýlmasýndaki duygu da yüksek ve ahlâkî bir hamâset duygusudur. Sionist haydutlar rejimi Ýsrail güçlerince katledilen -ve inþaallah þehîd olan- Müslümanlarýn aziz hâtýralarý ve yüksek hedeflerine baðlý kalmak dikkati içinde; evet, sadece o eylemin deðil, son 100 yýlýn da muhasebeleri yapýlmalýdýr. En baþta da, o silâhsýz ve barýþçý bir yardým hareketinin, hem de uluslararasý sularda barbarca bir saldýrýya uðramasýna bile, emperial-þeytanî odaklarýn ve medyalarýnýn bir ilgi göstermemesi; ama, kendi baþkentlerinde birkaç kiþinin ölümüne, bütün dünya halklarýný aðlatmaya çalýþmalarý unutulmamalý ve bunun üzerinde mutlaka durulmalý..
*Bir okuyucu da þunu yazmýþ: ‘Yýllarca, yüksek bir dâva içinde yer aldýklarý’ný söyleyenlerden bazýlarýnýn, bir hareketten ayrýlýp, yeni ufuklara yelken açmaya çalýþmalarý, dâvalarýnýn sadece kendi ‘ene’lerini, ‘ego’ ve ihtiraslarýný tatmin peþinde olduklarý, ‘Ben .. Ben..’ deyiþlerinden de anlaþýlmýyor mu? Yüksek idealleri olanlar, kendilerini dâvalarýnýn kamburu haline getirmezler.’
*Bir diðer okuyucu da, geçenlerde ölen ve 27 Mayýs 1960’dan beri TSK içindeki ‘en karanlýk ihtilal çekirdeði’ içinde yer alan bir eski Gn. Kurmay Baþkaný (ÝHK)’nýn ardýndan, üyesi olduðu bir ‘mason locasý’nýn da baþsaðlýðý yayýnlamasý üzerine, ‘M. Savunma Bakanlýðý, askerlerin böyle karanlýk kuruluþlara üye olup olamýyacaklarýna açýklýk getirmeli deðil mi? Böyle generallerden bu ülkeye ve millete þerr’den baþka ne gelir?’ diyor.