Selahaddin E. ÇAKIRGÝL
Selahaddin E. ÇAKIRGÝL
Tüm Yazýlarý

Pazar Yârenliði

Her ‘Müslüman’a sýçratýlmak istenen bu pislikleri temizlemek hepimizin vazifesi!

Son günlerde, 12 yaþýnda bir kýz çocuðuna iliþmeye çalýþan ‘tarikat reisi’ denilen bir alçaðýn ve o çocuðun babasý olup, o þeyh alçaðýna ‘Allah dostu’ diye baðlanmýþ olanlarla ilgili haberler insan olaný utandýran çapta bir rezilliktir.

***

*Kýbrýs’ta da birisi vardý, ‘Çocuklarýnýzý okutup da n’olacak, Mehdi gelecek ne de olsa..’ derdi. Benzer iddialarý Afganistan, Ýran, Pakistan, Orta Asya, Kafkaslar vs. yerlerde dinledim de, Avrupa ülkelerindeki Hristiyan halklar arasýnda da dinlemedim mi?

Hattâ, Amerika ve Ýsrail’de hele de devlet adamlarý seviyesinde, Evanjelistler arasýnda, Mesih’in zuhûrunu beklediklerini söyleyenler,yok mu?

Halbuki, Kýyamet’in ne zaman olacaðý Hz. Peygamber (S)’e sorulunca, ‘Bu konuda sorulanýn bilgisi, sorandan fazla deðildir..’ diye karþýlýk vermiþti.

***

*‘Sosyal medya’yý hayýrlý yönde kullananlara iyi bir örnek olarak gösterilebilecek Hadi Özýþýk ve Abdurruhman Uzun’un birlikte sunduklarý bir video proðramýný izledim, son olarak.. Þeyh olduðu iddiasýyla halkýn içinden bazý safdilleri kandýran bir rezil kiþi için, kullandýklarý en aðýr ifadeleri bile yetersiz buldum ve onlarý dinlerken, ‘Allah râzý oldun, aðzýnýza saðlýk..’ dedim.

Bu gibi saçmalýklarý yapanlar karþýsýnda insan söyleyecek söz bulamýyor.

Dün de Hürriyet’ten Ahmed Hakan, din istimarcýlarýna karþý alýnmasýný öngördüðü bazý tedbirleri sýralamýþtý. ‘Yetmez, ama hepsine de aynen katýlýyorum..’ demekten kendimi alamadým. ‘Haber 7’ yazarlarýndan Mahmûd Býyýklý da ayný sýkýntýdan muzdarib olarak, ‘tarikat’ adý altýnda ortaya çýkan bazý cereyanlara ve oralarda þeyh diye sivrilenlere bir tedbir alýnmazsa, ’Bundan hem Müslümanlar, hem de memleket zarar görecektir’ diyordu.

Bu gibi rezilliklerin Müslüman cemaatler arasýndan kesinlikle temizlenmesi gerekir. Baþka yaþayýþ tarzlarýnýn sosyetik rezillikleri hatýrlatýlarak, ‘Onlara niye karþý çýkýlmýyor?’ demek, bu gibi rezilliklere duyulan tepkiyi zayýflatýr.

***

*‘Ne demek ‘Allah Dostu’?

Bu vesileyle ekleyeyim: Ne demek ‘Allah dostu?’

Sýk sýk duyarýz, ‘Filân, Allah dostlarýndandýr.’ diye..

Bunu söyleyenlere, ‘Allah adýna bildirmek yetkiniz mi var?’ diye mi sormalý, n’apmalý?

***

*Cuma günkü yazýmda merhûm Sabri Özpala’nýn vefatý münasebetiyle yazdýðým notta, Sabri Aðabey’in isminin Millî Gazete’nin künyesinde sahib olarak yazýlý olduðuna dair ifadem, 1971-72’lere aid durumla ilgiliydi. Yanlýþ anlaþýlmamasý için belirtmiþ olayým..

***

*Davudoðlu, ing. Reuters Ajansý’nýn 3 Eylûl günü bültenlerinde yayýnlanan beyanatýnda ‘Maalesef hükümetimiz Yunanistan ile düzgün bir diplomatik performans sergilemiyor. AB’ye ‘masaya oturalým ve tüm görüþleri paylaþalým’ denmeli. Oturup birbirimizle konuþmamýz lâzým.’ demiþ. .

Yunanistan’ýn ‘münhasýr ekonomik bölgesi’ olduðu iddiasýyla, Türkiye’yi Ege ve Akdeniz’de karasularý içine hapsetmeye kalkýþmasý karþýsýnda; Türkiye, o ‘oldu-bitti’ye aldýrýþ etmeden derhal karþý bir hamle gerçekleþtirirken, devamlý dialog çaðrýsý da yapmadý mý? Duymadýnýz mý bu çaðrýlarý Ahmed Bey? Kezâ, ‘Doðu Akdeniz siyaseti yanlýþ’ derken, Fransa’nýn, Ýsrail’in, Yunanistan’ýn, Mýsýr ve BAE’nin oyunlarýna teslim mi olunmalýydý?

Herkesin kazanmasý için yeni bir stratejik vizyon gerekiyor.’ diyorsunuz da, Türkiye’ye düþmanlýklarýný açýkça sergileyenlere karþý nasýl bir vizyonunuz olduðunu da söyleseniz..

***

*Tahsin Yorulmaz isimli okuyucu, 31 Aðustos tarihli yazým üzerine sorularýndan 2’sine deðineyim, -özetle-:

‘1- Hz. Hasan'ýn Hz. Huseyn'in tutumunun tam tersine Muaviye ile iktidar konusundaki görüþme ve uygulamalarýný neye baðlamalýyýz, ferasetine ve uzak görüþlülüðüne mi(…)?

Ýki kardeþin tutumundan hangisi doðru, meþru ve uzun vâdede Ýslâm ve Müslümanlar için hayýrlý olmuþtur?’

Bu konuya, genelde, geçmiþ Müslüman ulemâ ve görüþ sahipleri, ‘Hz. Peygamber’in bu iki torununun sorumluluk dönemleri yer deðiþtirseydi, o zaman Hz. Huseyn, aðabeyi gibi, ve Hz. Hasan da kardeþi gibi davranýrdý..’ demekle yetinmiþlerdir. Sanýyorum, o acý geçmiþi deðerlendirmekte en mutedil izah bu olsa gerek..

Ayrýca, tarih, ‘Eðer þöyle olsaydý böyle olurdu veya olmazdý’ gibi akýl yürütmelerle yazýlmaz, olan-bitenler üzerine yazýlýr. O da, tabiatiyle yazanýn veya yazdýranlarýn durduðu yere ve bakýþ açýsýna göre deðiþir.

‘2-Hz. Huseyn'in Kûfe'ye yola çýkmasýndaki temel amacý nedir? Þehadet mi, zulme ve baskýya baþkaldýrma mý, Kûfe'de kendisini çaðýran kitlenin baþýna geçerek iktidar savaþý mý?’

Herhalde, en büyük etken, ‘Hz. Peygamber (S)’in elinde terbiye edilmiþ bir torunu olmasý’sýnýn kendisine yüklediði sorumluluklarý da düþünerek, zulme karþý çýkmasý olmuþtur. Nitekim, ‘Zillete boyun eðenlere yazýklar olsun! Eðer yarýn Kur’an çiðnenecekse, ona siper olmak için, benim sinem kýlýç ve kargýlarla bugünden delik deþik olsun..’ diyen de Hz. Huseyn idi.. Eðer o da teslim olsaydý, ‘Peygamber torunu bile itaat etti de size ne oluyor?’ diyenler daha bir güçlenecekti. Bu bakýmdan, ondan sonraki Müslümanlar hürriyet ve zulme karþý olmayý Hz. Huseyn’nin fiilî bir örnek oluþundan öðrendiler.

Hedefi, iktidarý ele geçirmek olsaydý, kendisini baþlarýna geçmesi için binlerce mektupla dâvet eden Kûfe halkýna güvenerek bir avuç yâranýyla, Þam’da kurulmuþ olan güçlü bir saltanata karþý öyle hareket eder miydi? Kaldý ki, ünlü arab þairi Ferezdaq’ýn, Kûfe’den Þam’a giderken yol boyunda Hz. Huseyn’in kafilesine rastlayýnca, Hz. Huseyn’le görüþüp, Kûfe halkýnýn gerçek halini haber verdiði sýrada kullandýðý cümle, ‘Onlarýn kalbleri seninle; kýlýçlarý sana karþý..’ (Qulûbihim mâ’ek, suyûfihim aleyk..’ þeklindeki sözü meþhurdur.