Pazarlýk masasýnda Suriye

Bizde bir parça gündemden düþmüþ gibi görünse de, yakýn çevremizin en önemli sorunu olarak Suriye’ye bakmakta yarar var. 

Dün New York Times’ta (NYT) yayýnlanan bir haber, bölgede yeri geldiðinde kimlerin nasýl pazarlýk yapýp ittifak kapýsý aralayacaðýný gözler önüne seriyor. Haberde, Rusya ile Suudi Arabistan arasýnda petrol konusunda gizli bir pazarlýk yürüdüðü ileri sürülüyor. Pazarlýðýn ana baþlýðý ise Suriye. Rusya’nýn petrol fiyatlarýnýn yükselmesine ihtiyacýnýn olduðu, Suudi Arabistan’ýn ise Suriye’de barýþý istediði ve bunun için Rusya Devlet Baþkaný Vladimir Putin ile bir anlaþma yapmaya hazýr olduðu iddia ediliyor.

NYT’nin haberinden kýsa birkaç not daha aktaralým. Gazete, Suudi Arabistan’ýn, Kremlin’in Suriye Cumhurbaþkaný Beþar Esad’ý desteklemeyi durdurmasý durumunda petrol üretimini azaltacaðýna yönelik söz verdiðini yazýyor. Suudi Arabistan heyetinin 2014 yýlýnýn Kasým ayýnda yaptýðý Moskova ziyareti sýrasýnda Suriye konusuna çok önem verildiðini belirten NYT, son birkaç aydýr Rusya ile Suudi Arabistan arasýnda çok gergin gayri resmi diyaloðun devam ettiðini bildiriyor.

Bu haber, doðruluðu bir yana, ki yazan kaynak birkaç ayrý yerden doðrulattýðýný ifade ediyor, bölgemizde olup biten her þeyin ayný zamanda küresel ölçekteki pazarlýklarýn bir parçasý olduðu gerçeðinin altýný çiziyor.

Rusya, karþýsýna çýkan sert petrol hamlesine ne kadar dayanabilir, bunu geriletebilmek için kiminle nasýl bir pazarlýk içine girer, masada hangi kartlarý öne sürer sorusunun cevabý elbette sadece Suriye deðil. Ancak, Moskova’nýn Þam rejiminin varlýðýný neredeyse stratejik açýdan varlýk nedeni ilan etmesi, kendisini bir hayli zorlayacak gibi görünüyor.

Batý’ya Ukrayna üzerinden verdiði cevapla, bir bakýma kendi eski sýnýrlarýnda nefes alma imkaný bulan Rusya, Esad rejiminin tasfiyesini doðrudan pazarlýk konusu yapar mý? Yoksa bu sürecin daha yumuþak bir geçiþle yönetilmesi üzerine mi konuþuluyor? Bunlarý þu anda bilmemiz kolay deðil.

Ancak denklemde unutulmamasý gereken iki önemli ülke daha var: Türkiye ve Ýran. Elbette Ankara ve Tahran arasýndaki iliþkinin ekonomik anlamda geldiði aþama, iki önemli bölge ülkesinin pekçok farklý görüþe ve soruna raðmen iyi komþuluk kararýný ortaya koyuyor. Suriye konusunda iki ülke arasýndaki görüþ farkýný sýradan görmek elbette mümkün deðil. Ancak Rusya ve Suudi Arabistan’ýn perde arkasýnda böylesine pazarlýk yapabildiði bir konuda, Ankara-Tahran hattýnda da beklenmedik hamleler ortaya çýkabilir.

Kuþkusuz Türkiye’nin Esad rejiminin gitmesi konusunda ortaya koyduðu gerekçeler, dökülen kana ve yakýlýp yýkýlan koca bir tarihe bakýldýðýnda hala en doðru tez olarak görünüyor. Ancak bugün aktardýðým örnek, doðru ve insani tezlerin deðil, ekonomik çýkarlarýn, petrol fiyatlarýnýn ve benzeri denge unsurlarýnýn aðýr bastýðýný ortaya koyuyor.

Böyle bir alanda hem duruþunu korumak, hem de masada kalmak elbette kolay deðil. Ülkesinde hem de gözünü kýrpmadan milyonlarca insana kucak açan bir ülkenin, diðer hesaplarý bir kenara býrakan bir duruþ sergilemesini kimse önemsiz görmemeli. Üstelik bunun yerine, çok daha ucuz ve sýradan hesaplarýn içine girmek Türkiye açýsýndan en kolay tercih olurdu.

Oturduðunuz masada, elindeki kartlarý acýmasýzca kullananlar varsa iþiniz zordur. Ama bu zora talip olunmadýðý için Türkiye’nin doðrularý zaman zaman yalnýz kalýyor. Sonunda haklý çýkmak ise giden canlarý da, yok olan þehirleri de geri getirmiyor ne yazýk ki.