Peki, Fethullah Gülen Hizmet’in nesi olur?

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı (GYV), son günlerde seriye bağladığı basın toplantılarından birini daha yaptı.

Mustafa Yeşil, vakfın gelmiş geçmiş en popüler başkanlarından birisi. Kendisini neredeyse görmediğimiz gün yok. Ya bir televizyon kanalında tatlı tatlı “...Kozanlı Ömer’in emniyet imamı olmakla alakası bulunmamaktadır. Bu şahsın, emniyetin sigorta işlerini yapan birisi olarak emniyete sık girip çıkmasında ne tuhaflık var?” konuşmaları yapıyor... Ya da kameralar önünde “Son günlerde yaşanan gelişmelere yönelik...” giriş cümlesiyle oldukça sert açıklamalarla karşımıza çıkıyor.

Düzenledikleri son basın toplantısında ‘Cumhurbaşkanı’nı göreve çağırmışlar!’

Anayasal düzenin selameti açısından!

Kendilerine karşı pervasızca bir dil kullanılıyormuş!

Ya, öyleymiş!

Neyse...

GYV Başkanı son basın toplantısında ‘Süleyman Müftigil’ konusuna da değindi ve dedi ki:

“Süleyman denen zat, hizmet hareketinin mensubu değildir.”

El hak doğrudur.

Peki kim mi Süleyman Hamit Müftigil?

Hani şu geçtiğimiz günlerde Sözcü gazetesinden Veli Toprak’la yaptığı konuşma kayıtlarının medyaya yansıdığı işadamı. 

Sözcü gazetesi muhabirine “Daha bu iyi günleri. Nisan’dan sonra senaryoyu biz yazacağız. Geri adım atmak yok. Başbakan’ın bertaraf edilmesi şart... Nisan’dan sonra kabineyi biz kuracağız. Tuzluğu koysam milletvekili seçtiririm” diyebilen iş adamı Süleyman Müftigil!

“Çözüm süreci bitecek”, “Güney’deki sevdiğim ülke de ‘bize’ destek verecek” falan diyordu telefon konuşmasında.

Hatta Sözcü muhabiri “O zaman şurada iki ay var” deyince bizim işadamı “Yok yok yılbaşına da kalmayacak” diyerek kirli darbe girişiminin nihayetlenmesinin zamanını muştuluyordu.

Hatta tabiri caizse ‘fıstık gibi olacak’ tadında, İsrail’in ABD’nin ve bizim Kürt kardeşlerimizin hep birlikte bir dayanışma organize edeceklerini anlatıyordu heyecanlı heyecanlı.

O konuşmada resmen kirli darbe planını deşifre ediyor, “henüz iyi günlerimiz” olduğunu söyleyerek adım adım neler olacağını anlatıyordu Bay Müftigil.

Öncelikle İsrail ve ABD’yi bilmem, iki ülke de ‘hizmetin’ ‘uzmanlık’ pardon ‘diyalog’ ve ‘hoşgörüleri’ alanına giriyor ancak Kürt kardeşlerimizin böylesi bir organizasyonun içerisinde yer alacaklarından bu kadar emin olmamaları gerektiğini söylemek isterim ben de Bay Müftigil’e...

İşte Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı ‘çarçabuk’ olarak bu muhteşem Süleyman’la ilgili olarak bir ‘doğruyu’ söylerken, bir ‘gerçeğin’ üzerini örterek ‘bizimle değil’ açıklaması yaptı.

“Hizmet Hareketi mensubu değildir” diyor.

Doğru, Bay Süleyman kesinlikle şakirt değil, GYV’nin vesair kurumların alt kademesinde hatta imamlardan aldığı emirler doğrultusunda çalışan bir isim de değil.

Bu bağlamda ‘hizmet’le bir bağı yok! Kendisi de zaten o telefon konuşmasında Gülen’in müridi gibi değil, ‘kanki’si gibi konuşuyordu.

Ancak Bay Süleyman’ın kim olduğunu ve Fethullah Gülen’le olan direkt bağıyla ilgili olarak resmen takiyye yaptılar.

***

Kimdir peki Müftigil ve Gülen’le arasındaki bağ nedir?

Müftigil’in yaşam ve inanç tarzı evet bilindik anlamda ‘şakirt’ olmaya uygun değil.

Ancak Gülen’le aralarındaki bağ Mustafa Yeşil’in bile çok çok ötesinde.

Pensilvanya’da Gülen’le görüşmek için herhangi bir randevuya dahi ihtiyaç duymayan, çat kapı giden ve özel görüşen birisi.

Erzurumlu. Müftigil soyadı üç kuşağın da müftü olmasından geliyor. Yani Süleyman Müftigil’nin babası, dedesi ve dedesinin babası Erzurum müftülüğü yapmış isimler. Oldukça tanınan bir aile.

Fethullah Gülen, çocukluğunda Süleyman Müftigil’in dedesinin rahle-i tedrisinden geçmiş birisi. Gülen’in nezdinde Süleyman Müftigil ‘baba emaneti, dede hatırı’ olan birisi.

Şimdi böylesi bir ismin yaptığı konuşmaları ‘Ne var canım, telefonda geyik yapmış’ diyerek görmezden duymazdan gelebilir miyiz?

Hele de son günlerde yaşadığımız gerginlikler gün gibi ortadayken...

Neyse...

Zaten Mehmet Baransu da ‘Hizmet Hareketi’ mensubu değil!

Emre Uslu hiç değil...

Önder Aytaç’ı hiç saymayayım...

Peki, kim bu ‘Hizmet Hareketi’nin mensupları derseniz?

Bilmiyoruz!

Ama ben asıl üç vakte kadar, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’ndan ‘Ekrem Dumanlı da Hizmet Hareketi’ne mensup birisi değildir. Dahası Zaman gazetesinin de bizim hareketimizle bir alakası bulunmamaktadır’ gibi hareketli açıklamalar yapmalarını bekliyorum. 

Böylesi bir açıklamaya inanacağımı da buradan söylüyorum.

Evet, kesinlikle inanacağım ve ‘ama nasıl yani’ gibi bir sorgulamaya falan da girmeyeceğim.

Gündem geçmiş olmazsa Pazar gününe Zaman gazetesinin şahane anketini yazacağım.