Pera Müzesi, 2 Nisan-11 Mayýs tarihlerinde, Georgio de Chirico: Dünyanýn Gizemi sergisi baðlamýnda, Metafizik ve Sinema baþlýklý bir gösterimler dizisi gerçekleþtiriyor. Batý’da metafizik sanatýnýn kurucusu kabul edilen Ýtalyan asýllý de Chirico (1888-1978), 1906-9 yýllarý arasýnda öðrenim gördüðü Münih Güzel Sanatlar Akademisi’nde, Nietzsche, Schopenhauer, Weininger gibi düþünürlerin metinlerinden, Arnold Böcklin ve Max Klinger’in sanatýndan etkilenen de Chirico, metafiziðe dair yazýlarý ve eserleriyle gerçeküstücülerin de esin kaynaklarýndan biri olmuþtur. Babasý Evaristo’nun doðduðu þehir olan Istanbul’daki sergi çerçevesinde yer alan programda, varoluþu ve dünyanýn doðasýný irdelemeye çalýþan 13 film seyirciyle buluþuyor.
Ýnsanlarý seyreden güvercin
Düþlerin, þuurun, özgür iradenin, hayatýn anlamýný ele alan ilginç hikayeleri biraraya getiren filmlerden Amerikalý Richard Linklater’ýn idealist bir arayýþýn peþindeki 2001 yapýmý Waking Life (Hayata Uyanmak) adlý rotoskoplu canlý çekim yapýmý, Santayana’nýn felsefi görüþüne gönderme yaparak, varoluþçuluk, André Bazin’in sinema kuramý ve açýk zihinle düþ görme konularýna eðiliyor. Bergman’a yakýn bir üslup içinden görülen Ýsveç sinemasýndan Roy Andersson’un 2014 yapýmý Ýnsanlarý Seyreden Güvercin’i, bir üçlemenin son filmi olarak, bir dalýn üzerinden insanlarý izleyen bir güvercin gibi, hayatýn büyüklüðünü, insanýn kýrýlganlýðýný ve muhtemel kýyametini dile getiriyor. Fransýz Manuela Morgaine’in 2013 yapýmý Þimþek adlý belgeseli iki bölüm halinde, dünyanýn çeþitli yörelerinde düþen þimþeklerin tabiatýndan hareketle, Afrika’dan Suriye’ye inançlar, melankoli, varoluþ kaygýlarý ve aþkýn sýrrýna iliþkin bir görsellik sunuyor.
Batý sinemasý ve metafizik
2014 Amerikan-Ýngiliz ortakyapýmý James Ward Byrkit’in Coherence’da (Paralel Evren), bir kuyrukluyýldýzýn dünyanýn yakýnýndan geçtiði bir zamanda, akþam yemeði için toplanan yakýn dostlarýn elektriðin kesilmesi ancak ilerideki tuhaf bir evde elektriðin varolmasýyla, ardarda meydana gelen gizemli olaylara tanýk olunmasýyla içine düþülen esrarengiz muamma anlatýlýyor. Yine Amerika’dan Ryan Gosling’in 2014’te çektiði Lost River (Kayýp Nehir), gerçekçilikle gerçeküstülüðün teðet geçtiði bir ortamda, Amerika’daki emlak krizi üzerine zor hayat þartlarý altýnda evine yardýmcý olmaya çalýþan bir gencin bir çetenin hedefi haline gelmesini iþliyor.
Program, nazari fizikçi Carlo Rovalli’nin þu ifadesiyle temellendirilmeye çalýþýlýyor: “ “Eðer davranýþlarýmýz, önceden belirlenmiþ doða kanunlarýna uymaktan baþka bir þey yapmýyorsa, özgürce karar verebiliyor olmamýz ne anlama geliyor? Dünyada olup bitenlerin iþleyiþindeki kuvvetle bizim özgürlük duygumuz arasýnda belki de bir çeliþki yok mu?” Bu metne kendi manevi referanslarýmýzla yaklaþmayý denersek, külli iradeyle cüz’i irade arasýndaki metafizik gerilimin doðasýnýn anlaþýlmasýndaki sorunsalýn öne çýktýðýný, Batýlý algýda bunun bir çeliþki olarak görüldüðünü söyleyebiliriz. Filmlerin içeriðine baktýðýmýzda, metafiziðin ünsiyet halinde olmasý gereken spiritüel algýnýn genel olarak Batýlý anlamdaki modern sinemada ne denli ötelenmeye tabi tutulduðunu da ne yazýk ki farketmekteyiz.