Perşembe çift kalesi

Bu maçta 1 puan aldığında Galatasaray gruptan zaten çıkıyordu. Maç öncesi kamptan gelen Galatasaray’da Burak, Semih ve Koray’ın sakatlıkları dikkat çekiciydi. “Hamza hocanın 9 gün gibi bir izin süresi vermesinin buna katkısı var mıdır?” acaba diye kendime sormadan edemedim. Galatasaray ideale yakın maç kadrosuyla belki de Rize maçında sahaya süreceği onbirden birkaç eksikle çıktı. Lig maçına 2 gün varken bu beni de şaşırttı. Sanırım sakat oyuncuların yokluğu Hamza hocaya plan değişikliği yaptırmış.

Hamza hoca bu karşılaşmaya çıkmadan önce oyuncularına perşembe çift kalesi yerine bu maçı oynayıp, hem de son provamızı yapalım demiş olmalı. Çünkü sahadaki oyuncuların beden dilleri çok rahat ve umursamaz bir tavırdaydı. Diyarbakır BŞ’li Ercan 3. dakikada Sinan Bolat’ın da hatasını değerlendirerek şok bir gole imza attı. Galatasaray golden sonra bütün oyunu rakip takımın sahasına yıksa da bir türlü aradığı golü bulamadı. Attıkları golden sonra Diyarbakır BŞ etten duvar örerek takım halinde savunma disiplininden hiç ödün vermedi.

Galatasaray’daki Melo’yu stoper oynatma arzusu neden? Anlamakta zorlanıyorum. Emre Can’la başlamak daha yararlı olmaz mıydı? Orta alanda Melo’yla Selçuk’u bozmamak gerektiğini anlamıştır Hamza hoca. Bu maçta bir şey daha net olarak anlaşıldı. Burak’sız Galatasaray’da gol atacak ve skoru değiştirecek oyuncu yok gibi. İkinci yarıda Hamza hoca Pandev’in yerine Umut, Yekta’nın yerine Emre Çolak’ı alarak Rize maçında sahaya süreceği ilk 11 i görmek istedi.

Aslında Diyarbakır BŞ takımı Galatasaray’a karşı “nasıl oynanır”ın çok güzel bir dersini verdi ve 90+2’de Yusuf’la 2. golü de bularak galibiyetini perçinledi. Bu maçta da görüldü ki, 2 gün sonra oynanacak lig mücadelesi ne Hamza hoca ne de takımı için hiç de kolay olmayacak.