Fenerbahçe bu maç öncesinde grup lideriydi. Ama lider gibi futbol sergilemedi. Öylesine gereksiz pas hatalarý vardý ki.. Özellikle Volkan þen aldýðý her topla rakiplerini çalýmlayarak geçme isteðindeydi ama hep takýlan oldu. Maç baþlangýcýnda Fener takým olarak oyunu kendi sahasýnda kabul ederek rakibinin akýnlarýný kesmeye çalýþtý. Ama onu da beceremedi.
Advocaat eðer kendi takýmýnýn oynadýðý futboldan bir þey anladýysa ben arap çocuðu olayým. Yahu bir teknik adam saha kenarýnda futbolcusunu uyarmak için bir hareket yapmaz mý? Sanki misafir sanatçý gibi kendini kulübeye kilitledi.
Maçýn ilk yarýsýnda öylesine iki acemice penaltýya sebebiyet verdik ki, biri Kjaer’dan biri de Þener’den. Durup dururken iki penaltý golüyle yenik duruma düþtük. Birinci penaltýyý Pogba, ikinci penaltýyý ise Martial’in gole çevirince 2-0 geriye düþtük. Pogba’nýn üçüncü golü ise Fenerbahçe’nin havlu atmasýna neden oldu. Ben böylesine çað dýþý futbolla oyun anlayýþýný Sarý-Lacivertliler’e yakýþtýramýyorum. Kendi ligimizde bir þey oynamýyor. Seyircileri kahrediyor. Üstüne üstlük Manchester United gibi güçlü bir rakibin kendi sahasýnda oynadýðý maçta sadece Van persie’nin attýðý bir gole sýðýnýyorsan o zaman sen Fenerbahçe olarak beklentilerin çok dýþýnda kalýrsýn.
Manchester United takým halinde sahanýn her yerinde futbolu güzelleþtirirken, Fenerbahçe kalesine leblebi gibi goller atarken, biz Sarý-Lacivertliler’in acizliðini seyretmek zorunda kaldýk. Demek ki Fenerbahçe’den buraya kadarmýþ.
Ben bu Fenerbahçe’nin sezon içindeki varlýðýndan hiç mutlu olmadýðým için geleceðe de sýcak bakamýyor, maalesef karalar baðlayýp beklemek zorunda kalacaðýmý zannediyorum.