ABD’nin Suriye’ye müdahalesinin görünen ve görünmeyen sebepleri süreç içinde deðiþkenlik gösterdi.
Ýlk gerekçe kimyasal silah kullanan Esed’in halkýna yönelik zulümleriydi. ABD, Irak’a müdahalesine Saddam’ýn elindeki kitle imha silahlarýný gerekçe gösterdiði gibi, Suriye’ye yönelik müdahalede de Esed’in halký kimyasal silahlarla katletmesini göstermiþti.
Süreç içinde ABD’nin motivasyonu Esed olmaktan çýkýp, DEAÞ’la mücadeleye dönüþtü. DEAÞ’a karþý ise PYD-YPG desteklendi ve büyütüldü. Daha önce sistemde olmayan DEAÞ bir anda öyle büyütüldü ki, onu ezmek için destekledikleri PYD’nin de büyütülmesi gerekti!
Günün sonunda ise Baþkan Trump ‘DEAÞ’ý bitirdik, Suriye’de ne iþimiz var’ noktasýna geldi. ABD’nin müesses nizamý ve istihbarat birimleri ise Suriye’deki varlýklarýný Ortadoðu denkleminin bir parçasý ve daha üst stratejik hesaplarýn bir sonucu olarak görüyordu. Bundan dolayý da çekilme iþi hep aðýrdan alýndý.
Bugün görüyoruz ki, iþin önemli bir ayaðýný ne DEAÞ, ne PYD, ne Esed’in yaptýklarý oluþturuyor. PYD DEAÞ’la mücadele için olmaktan çok, DEAÞ’ýn kontrol ettiði petrol alanlarýný kontrol etmek için destekleniyormuþ.
ABD Savunma Bakaný Esper, “ABD, Suriye’nin kuzeydoðusundaki petrol yataklarýnýn kontrolünü sürdürecek” derken, ABD ordusunun petrol yataklarýný tehdit eden güçlere ciddi yanýt vereceðini duyurdu.
DEAÞ’ýn eylemlerini finanse etmek için kullanýlan petrol kaynaklarýnýn artýk ABD’nin Suriye masraflarýný karþýlamak için kullanýlacaðý düþüncesi var. En azýndan Trump bu niyetini açýkça ifade ediyor, Suriye petrollerini bir ‘ganimet’ olarak görüyor ve Suriye’nin petrol yataklarýnýn ABD’li þirketler tarafýndan iþletilebileceðini söylüyor.
Bu yüzden de ABD Suriye’den çekilmek yerine petrol bölgelerine tahkimatý sürdürüyor.
Haddizatýnda Suriye denilince ilk akla gelen hususlardan birisi petrol olarak görünmüyordu. Irak ve Suudi Arabistan’a göre daha düþük rezervlere sahip olan Suriye’nin iç savaþ sebebiyle ciddi bir üretime sahip olmadýðý da biliniyor.
Suriye petrolü hem kalitesi, hem de düþük üretim sebebiyle ciddi bir stratejik unsur olarak görünmüyordu.
Bugün ise Suriye’de devam eden alan hâkimiyeti kurma mücadelesinin temel motivasyonu petrol olmuþ durumda…
Venezuela nasýl dünyanýn en büyük petrol rezervlerine sahip ülke olmasýna raðmen üretim ve satýþ noktasýndaki engellemeler sebebiyle geri sýralarda yer alýyorsa, Suriye’nin de bugün öyle olduðu ama þartlar deðiþtiðinde petrol konusunda farklý konuma gelebileceði düþünülüyor.
Suriye’deki petrol alanlarýnýn yüzde 80’inin PYD’nin kontrol ettiði alanlarda olduðu belirtiliyor.
Fýrat nehri boyunca ve Suriye’nin Irak’a yakýn olan kuzeydoðu bölgesinde rezervlerin yoðunlaþtýðý, bu yüzden de ABD’nin PYD üzerinden bu alaný kaptýrmak istemediði anlaþýlýyor.
Esed’in PYD ile anlaþtýðý yönündeki yorumlar bu açýdan çok anlamlý deðil, çünkü rejim petrol alanlarýnýn kontrolünü ele almak istiyor. Rusya’nýn desteði ile PYD’yi farklý alanlara süpürmek veya kendi kontrolünde yönetim alanlarý oluþturmaya çalýþýyor.
Suriye denklemi her geçen gün deðiþiyor. Mücadelenin aktörleri de, motivasyonu da, stratejik hesaplarý da gün be gün farklýlaþýyor.
Türkiye, kendi ulusal güvenliði ve milli çýkarlarý baðlamýnda bölgeden terör örgütlerini temizlemeye çalýþýrken, diðer ülkeler açýkça bir petrol savaþýna giriþmiþ durumdalar.