Petrol mavisi deðil kýrmýzý

Söz kesileceði akþam için hazýrlýk yapmasý gereken Sedat’ýn iþlerini anlatmaktýr derdimiz. O zamanlar cep telefonu yok. Sabit telefona baðlýyýz. Sedat da müstakbel niþanlýsýný arayýp akþam için pasta nasýl olsun, þeker, lokum düzeni nasýl istersin gibi þeyler soracak. Bir de saða sola takýp takýþtýrýlacak niþan süsleri var. Ve Sedat’ýn bir filmde görüp beðendiði gelin ile damadýn isimlerinin yazýlý olduðu biraz afiþ, biraz pankart gibi olan yazý hazýrlamak var. Bu sürpriz olacak. Yalnýz Sedat sürprizi yaparken niþanlýsýnýn istediði renkte bir yazý olsun istiyor. Telefonu ankesörlüden açmýþ. Ha bire jeton atýyor. Baþka yerden de arayabilir ama yanýnda yöresinde kimse olmasýn rahat rahat konuþalým istiyor. Onun için uzak bir yerdeki telefonu seçmiþ. Neyse selam kelamdan sonra Sedat; “Hangi rengi seversin?” diye soruyor. O sýrada telefonda bir haþýrtý peydah oluyor. Sedat, “Hangi rengi?” diye bir daha soruyor kýz bir þeyler diyor ama ses anlaþýlmýyor. Jeton da bitmiþ. Selma’nýn sesinden sadece “petrol” kýsmýný anlayabiliyor Sedat. Ve telefon kesiliyor. Tekrar jeton alýyor tekrar kabine koþup telefon açýyor ama bir türlü telefon düþmüyor.

Niþanlýsýnýn gönlünü hoþ edip akþama güzel bir sürpriz hazýrlamak niyetindeki Sedat “petrol” lafýyla ortada kalýyor. “petrol” diye bir renk mi var? Ne yapacaðýný düþünerek arkadaþý kýrtasiyeci Selim’in yanýna varýyor. Durumu anlatýyor. Selim uyanýk çocuk “Yengem petrol yeþili demiþtir. Ama ben de petrol yeþili karton, kaðýt yok nasýl yapalým?” diyor. Sedat seviniyor, “Rengin adýný bulduk kendine buluruz haydi inþaallah” diyor. Selim ile beraber daha büyük bir kýrtasiyeye gidiyorlar. “Petrol” meselesini orada da açýyorlar. Kýrtasiyeci “Petrol mavisi demiþtir haným kýzýmýz ama bizde o mavi bulunmaz. Ancak toptancýdan istersiniz haftaya Perþembe burada olur. Ne isterseniz üzerine yazarýz.” diyor. Sedat ile Selim ortada kalýyorlar. Kafa kafaya verip düþünürken yine Selim’in aklýna geliyor. “Petrol yeþilini biz hazýrlayýp kartonlarý boyasak nasýl olur? Ama önce petrol yeþili mi yoksa mavisi mi bir karar vermemiz lazým” diyor. Düþünürken Sedat; “Benzinliðin birine telefon açýp soralým.” diyor. Arýyorlar benzinliði. Tabi tanýdýk bir benzin istasyonunu arýyorlar. Ýstasyon sahibi ömründe duymamýþ ki petrol mavisi mi yeþili mi akýl verebilsin. “Kardeþim ben benzin ile mazot satarým mavi mi yeþil mi hiç merak etmedim.” deyince çaresiz kapatýyorlar telefonu.

Sonunda Selim bir pratik çözüm daha buluyor. “Kardeþim afiþimizi yazarýz. Yarýsýný petrol mavisi yarýsýný petrol yeþili yaparýz. Düþ peþime” diyor. Selim önde Sedat arkada oto sanayisine varýyorlar. Kaportacýlarý tek tek dolaþýyorlar. Kaportacýlardan bir umut veren olmuyor. Kimse o renk araba görmemiþ ki boyasýný tanýsýn. Sonunda yorgun düþüyorlar. Sanayide satýlan köfte ekmekten alýp bir duvarýn üzerinde yerlerken Selim; “Yahu kardeþim yengem de diðer kýzlar gibi pembe sevseydi, mor sevseydi iþimiz kolaydý da petrol nedir Allah aþkýna? Eðer her meselede seni bu kadar yoracaksa iþin var benden söylemesi” diyor. Sedat’ýn içine bir kurt düþüyor ama yine de sevdiðine toz kondurmak istemiyor. “Caným bu sürprizi ben istedim. Kýzýn suçu yok. Onun haberi bile yok bu iþten. Telefon kesilmeseydi tam olarak anlardým petrolün yeþili mi yoksa mavisi mi olduðunu” diyor.

Oto sanayisinden de elleri boþ dönüyorlar. Kýrtasiyede renkleri karýþtýrýp bir þeyler yazmaya çalýþýyorlar ama öyle renkler çýkýyor ki bir kýzýn bunlarý sevmesi imkansýz. Selim renklerle uðraþýrken Sedat diyor ki sen rengi ara ben de pastaneye gidip sipariþleri vereyim.

Sedat pastanede sipariþleri verirken bir ahbabýna rastlýyor havadan sudan konuþurken laf petrol mavisi mi yeþili mi meselesine geliyor. O sýrada pastanede bulunan bir kadýn, “Efendim petrol mavisi budur.” diyerek çantasýný gösteriyor. Sedat sevinçten deli olacak. Kadýný Selim’in kýrtasiyesine gitmeye razý ediyor. Orada çantanýn renginden bir þeyler yapacaklar. Kadýn pastaneden çýkýyor beraberce kýrtasiyeye giderken Sedat bir hayýr iþleri olduðunu niþanlýsýna sürpriz yapacaðýný anlatýyor. Kadýn seviniyor, “Bir hayýr iþine biz de kendi payýmýza düþeni yapalým tabi” diyor. O sýrada Sedat’ýn baðýrsaklarý davul çalmaya baþlýyor. Yahu bu nedir demeden Sedat’ý bir karýn aðrýsý sarýyor ki Allah düþman baþýna vermesin. Sedat gaz sancýsýdýr þimdi geçer falan dese de karnýndaki mekanizma her yerinden sinyal veriyor. Sedat bir süre sonra kadýndan özür dileyerek cami tuvaletine zor atýyor kendini. Sanayide yedikleri köfteler vazifesini yapmýþ Sedat periþan oluyor. Kadýn ne yapacaðýný þaþýrmýþ halde sokak ortasýnda kalýyor. Sedat’ýn rahatlamasýný bekleyecek deðil ya kadýn kendi yoluna gidiyor. Sedat bir parça rahatlamýþ olarak çýkýyor dýþarý ama kadýn yok. Sedat telaþlanýyor. Yoldan geçenlere, esnafa falan soruyor. Kadýný gören bilen yok. O sýrada bir kocaman el Sedat’ý ensesinden yakalýyor. “Gel bakalým uyduruk þey, sen neden benim yengemi arýyorsun bakalým” diyor. Sedat þaþkýn. Diyecek laf bulmakta zorlanýyor. Bu sýrada karnýnda ikinci posta yola çýkmýþ kývrandýrýyor. Meðer sebze halinde karpuz satan bu kocaman elin sahibi Hacý Ýsmail adýndaki adam azmanýnýn yengesi oluyormuþ o petrol mavisi çantalý kadýnýn. Sedat durumu anlatýyor. Hacý Ýsmail çok güç ikna oluyor ve Sedat elinden zor kurtuluyor. Sedat adamdan kurtulur kurtulmaz tekrar cami tuvaletine koþuyor...

O sýrada Selim dükkan gelen müþteriler sebebiyle petrol mavisini, yeþilini unutuyor. Az sonra Sedat görünüyor kapýda. Karnýný tutarak zor düþüyor dükkana. Orada bir duble çay söylüyorlar. Ve, “Simit ye bastýrsýn.” diyorlar. Simit yerken düþünme fýrsatý oluyor Sedat’ýn. Yahu kadýnýn çantasý ne renkti? Diye hatýrlamaya çalýþýyor. Sonunda gözünde canlandýrabiliyor çantayý. Ve kýrtasiyedeki türlü çeþit malzeme içinde buluyor o rengi. Ve Selime gösteriyor. Selim biraz o boya biraz þu boya derken rengi tutturuyorlar. Ve baþlýyorlar kartonu boyamaya. Sonra da üstüne güzel bir yazý ile çiftlerin adý yazýlýyor. Sedat þükrediyor. Nihayet oldu diye eline iki yana açýnca yarýsý içilmiþ duble çay dökülüyor kartonun üzerine. Hemen kaldýrýyorlar ama nafile kartonlar periþan olmuþ. Yeniden boyamaya baþlýyorlar. Ama saat yaklaþýyor Sedat berbere gidecek týraþ olacak sonra pastaneden malzemeleri alacak. Yani daha bir sürü iþ var. Hemen yola düþüyor. Berbere varýyor. Berbere gitmeden evvel Selim akýl veriyor. “Sakýn damat týraþý deme dünyanýn parasýný alýrlar normal týraþ oluyormuþ gibi otur koltuða.” diyor. Sedat berberden gizli bir operasyon yürütecek gibi heyecanlanýyor. Berberde sýra beklerken acaba bilen var mý diye petrol mavisi nasýl bir renktir diye soruyor. Her kafadan bir ses çýkýyor ama Sedat en çok çýraðýn cevabýna gülüyor. “Petrol mavi olmaz ki abi. Yerden çýktýðý ilk hali kapkara olur. Filmlerde öyle gördük.” Sedat, “Neyse siz iþinize bakýn biz bulduk o rengi...” diye keyifle arkasýna yaslanýyor. Sonra sýra ona geliyor. Berber öylesine soruyor, “Abi hayýrdýr neden sorduydun petrol mavisini?” “Akþama bir hayýr iþimiz var da...” diye aðzýndan kaçýrýyor ve berber o saat anlýyor. “Abi desene damat týraþýdýr bu.” Ve Sedat kendine kýzarak “evet” diyor “...damat týraþý.” Ve berber normalde beþ kere özenerek yapýyorsa þimdi yirmi beþ kere özenerek týraþ ediyor. Çýrak kalfa etrafýnda pervane oluyorlar. Sedat anlýyor ki týraþ parasý bir efsane olacak. Ve yanýlmýyor asgari ücretin yarýsý kadar týraþ parasý ve bahþiþ veriyor. Ve bütçesi tükeniyor. Kös kös Selim’in yanýna varýyor Selim yazýyý hazýrlamýþ. Bir de sandalye çekmiþ dükkanýn önünde oturuyor. Beraberce çay içiyorlar. Arada bir karný sinyal veriyor üç postada orada tuvalete taþýnýyor Sedat. Ve Selim’e berberde olanlarý anlatýyor. Selim epeyce bir gülüyor. Sonra çýkarýp para veriyor arkadaþýna. Sedat parayý alýp yola düþüyor. Pastane kapanmadan yetiþmek için hýzla koþuyor. Pastaneden diyorlar ki abi gün içinde elektrikler kesildi pastalar fýrýnda kaldý þurada biraz otur hazýrlýyoruz sipariþi. Sedat’a bir çay veriyorlar. Sedat çayý içiyor bir de günün yorgunluðu olunca olduðu yere çöküp kalýyor, uykuya teslim oluyor. Rüyasýnda Selma elinde bir fýrça her yeri maviye boyuyor. Sedat periþan bir halde onun peþinde geziyor. “Selma sen de normal bir renk sevseydin. Böyle alengirli bir rengi sevmek de ne oluyor?” diyerek peþinde yarý aðlamaklý dolaþýrken bir el omzuna dokunuyor. Uyanýyor Sedat ve sipariþlerin aðýr yükü altýnda “ýh týs” diyerek Selim’in dükkanýna varýyor. Selim’in arabasýyla niþanlýsýnýn evine gidip malzemeleri býrakacaklar. Akþam olmadan yapmalarý lazým bu iþi ama Selim müþterileri býrakýp çýkamýyor. Sedat biraz daha bekliyor. Sonunda atlýyorlar arabaya ve doðru Selma’nýn evine yol alýyorlar.

Selma onlarý kapýda karþýlýyor malzemeleri alýyor ve Sedat’a diyor ki gel bak ne güzel oldu oda. Süsledik güzelce. Babam sað olsun en sevdiðim renkte almýþ her þeyi. Ve süslenmiþ odaya giriyor Sedat ile Selim ki her yer kýpkýrmýzý. Selma diyor ki ben petrol ofisi kýrmýzýsýna bayýlýrým.

Sedat ile Selim hiç bir þey demeden usulca çýkýyorlar. “Akþama görüþürüz caným.” diyerek vedalaþýyor Selma ile Sedat. Arabaya binince bir kahkaha salýyorlar. “Petrol kýsmýný tutturduk ama rengi gene tutturamadýk iyi mi?” diyerek iki arkadaþ epeyce bir gülüyorlar. Onlardan geriye renkler arasýnda debelenerek geçirilmiþ bir gün ve günün sonunda yaþadýklarý petrol ofisi rengi hayal kýrýklýðý kalýyor. Bize de onlarýn hikayesini anlatmak düþüyor bu pazar gününde...

Sedat ile Selma arasýnda söz kesilecekti. Yani bir çeþit niþan. Sedat markette çalýþýyordu. Selma ise ev kýzýydý. Nasýl tanýþtýlar? Aileler ne zaman iþe dahil oldu? Bunlar cevabý uzun olan sorular. Sizi sýkar beni yorar bu cevaplar...