Osmanlý Ýmparatorluðu’nun iþgali ve parçalanmasý süreciyle dünyanýn petrol açlýðý, ayný zamanda yaþanmýþtýr. Osmanlý coðrafyasý, petrol coðrafyasýdýr.
30 Ekim 1918 Mondros ateþkesi ile elde sadece Anadolu kalmýþtý. Ancak sömürgeciler Misaký Milli coðrafyasýný da ele geçirme niyetindeydiler. Türk-Müslüman nüfus son topraðý kurtarma çabasýna girdiðinde, iþgal altýndaki Baðdat, Þam vilayetlerine, Filistin, Basra ve Hicaz’a geri dönüþ pek mümkün görülmüyordu. Misaký Milli’yi de tanýmadan Anadolu’nun parçalanmasý planlanmýþtý. Bu arada iþgal altýndaki güney vilayetleri için, sömürgecilerin yeni paylaþým kavgasý vardý. Osmanlý güney vilayetlerinin coðrafya ve stratejik deðerine bir de petrol eklenmiþti. Petrol, o zamana dek ekonomileri taþýyan kömürden farklýydý. Kömür az-çok her yerde bulunabiliyordu da, petrol, öyle deðildi.
1919 Versay Anlaþmasý’nýn imzalanmasýndan sonra Osmanlý’nýn güney vilayetlerini pay eden Ýngiltere ve Fransa, hem kendi aralarýnda itiþiyor, hem de Ýtalya’yý Anadolu’da oyalayýp, Doðu Akdeniz’de kendi baþlarýna kalmaya çalýþýyordu. Ancak bu paylaþým kavgasýna 1919 sonunda ABD de katýlacaktý. Birinci Dünya Savaþý’ný bitiren destek, ABD’den gelmiþ, ABD Avrupa’yý birinci kez Almanya iþgalinden kurtarmýþtý. Aksi halde bütün Avrupa, Almanca öðrenmek zorunda kalacaktý...
ABD bu savaþýn ardýndan eve çekilip kapýlarý kapatma güdüsünü taþýsa da, dünyada paylaþým ve yeni ekonomik çýkar kavgasý olduðunu görmüþtü. Petrolle ABD de ilgiliydi. Köhne sömürgeciler, savaþý kimin sayesinde kazandýklarýný unutuyordu. Yeni dünya gücü olmaya hazýrlanan ABD, ekonomik kaynaklar ve petrolle ilgiliydi. Ýngiltere, hem ekonomik kaynaklarý, hem de sömürgelere uzanan yollarý korumak þeklindeki ikili jeopolitik denklemi sürdürüyordu. Fransa ise zamanýn gerisinde hala 19. yüzyýl sömürge yönetimleri kurma derdindeydi.
Ortadoðu diye yeni ad verecekleri bu bölgede savaþ sonrasýnda yeni devletlerle, kukla yöneticilerle petrol ve ticaret yollarý üzerinde yeni hakimiyet mekanizmalarý kuruyorlardý. ABD’den farklý olarak Ýngiltere ve Fransa 1919-1925 arasýnda bölgeye siyasi-askeri güç olarak yerleþmiþti. ABD’nin ise bölgede askeri yoktu ve tek çaresi, hedeflerine ulaþmak için, Ýngiltere-Fransa ikilisine baský yapmaktý. ABD bu baskýyla önemli ilerleme saðladý.
23 Nisan 1920’de TBMM açýlmýþ, Milli Mücadele, son vatan topraðýnýn kurtulmasý çabasýnda önemli bir aþamaya gelmiþti. Bir gün sonra 24 Nisan’da ise Ýngiltere ve Fransa, San Remo-Ýtalya’da Osmanlý güney vilayetlerini ve petrolü paylaþým anlaþmasý imzalayacaklardý.
San Remo anlaþmasýna Ýngiltere, Fransa ve Ýtalya Baþbakan düzeyinde katýldý. Yunanistan Japonya Belçika da -Osmanlý arazisinden ne pay kopartýrýz- diye bakmaya geldiler. Daha temelde, San Remo’da alýnan kararlar sonradan Sevr anlaþmasýnda dikte ettirilen maddelerin taslaðýydý.
ABD, San Remo petrol paylaþým kararlarýna itiraz ederek Ortadoðu paylaþým kavgasýna girdi. Ýngiltere ile Fransa’nýn eðitmek, gözetmek, geliþtirmek bahanesiyle manda idaresi altýna aldýðý arazide düpedüz sömürgecilik yaptýklarýný belirtiyordu, ki haklýydý. San Remo sonrasýnda ABD’nin ilgi odaðý, Musul vilayetindeki petroldü. Ýngiltere’nin Musul’u kendisine ayýrdýðýný gören ABD, telaþlanýyordu.
ABD petrolü 1850’lerde buldu. Aydýnlatma aracý olmaktan temel yakýt haline gelmesi zaman aldý. Ýlk rafineri 1861 tarihlidir. Petrol yayýldýkça, kapitalizm, sermaye ve þirketler de yayýldý, ekonomi deðiþti. Petrol alanýnda Rockefeller’in Standard Oil þirketi görülmemiþ bir tekel haline gelmiþti. Bu kadar güce ABD devleti tahammül edemedi ve savaþtan önce bu þirket mahkeme kararýyla parçalara ayrýlýp, küçültüldü. Standard Oil’in içinden 33 þirket çýktý. Bugünün meþhur petrol þirketlerinin hepsinin kökeni Standard Oil’dir.
Birinci Dünya Savaþý’nýn 1919’da Versay Anlaþmasý’yla bitmesinden sonra yeni dünya ekonomisinin petrole odaklanmasý, ABD için baþka riskler getirmiþti. ABD topraklarýnda petrol vardý, ancak fazla deðildi ve bu hýzla tüketilirse, ABD’de petrolün 10-20 yýl sonra biteceði düþünülüyordu. O açýdan bakýlýnca, Ýngiltere Musul petrolüne konarsa, ABD açýkta kalacaktý.
ABD o zaman günde 1 milyon varil petrol çýkartýyordu ve bu miktar, dünya üretiminin % 65’iydi. Ancak ABD 1908’den beri Model T ile otomobil furyasýna girmiþti ve çýkan petrolün %90’ýný tüketiyordu.
ABD, 1919-1925 boyunda Ýngiliz-Fransýz petrol þirketlerinin Osmanlý vilayetlerindeki bütün gasp faaliyetlerine eþit biçimde katýlmak için çaba harcadý.
ABD, petrolünün biteceðinden o kadar kaygýlanmýþtý ki Mayýs 1919’da yeraltý kaynaklarýna sahip olduðu düþünülen ülkelerdeki ABD elçilik ve konsolosluklarýna genelge yollandý, “Dünya maden ve petrol kaynaklarýný araþtýrýyoruz... Görev yaptýðýnýz ülkede petrol var mýdýr? Kim çýkartýyor? Yabancýlarýn çýkartmasýna izin var mý” diye soruluyordu.
Genelgedeki 20 kadar soru arasýnda ‘Ülkede maden-petrol tekeli var mý, varsa kimde’ sorusu yeni ve tehlikeli bir dönemin habercisiydi. Maden ve petrolün önce kaynaðýný bulup, sonra arazideki duruma göre strateji geliþtirme çabasý böyle baþladý. O zamana dek Ýngiltere dünya kaynaklarýný sömürgeler üzerinden kullanmaktaydý ve ABD, savaþ sonrasý haritada kendine yer açmak için harekete geçmiþti.
100 yýl önce dünya enerji kaynaklarýnýn paylaþýmý kavgasý böyle baþladý. Hem de hala geçerli olan ve son 100 yýlý ve de bugünü alt-üst eden ‘enerji güvenliði’ telaþýyla… Yani, enerjinin kesintisiz ve ucuz biçimde ulusal ekonomiyi ve iç tüketimi karþýlayacak þekilde güvenceye alýnmasý... Amerika 100 yýl önce, ‘kimde, ne var’ sorusuyla yola çýktý ve Ýngiltere’nin yaptýðý gibi enerji kaynaðýnýn baþýnda olmak gerektiðini anladý. 100 yýl önce de ‘petrol kuyusunun baþýnda silahla beklemek’ en geçerli yoldu. Bugün de ayný anlayýþ sürmektedir... ABD 100 yýl önce oyuna geç gelmiþti ve zamanla petrol kuyularýna yöneldi. Hedef, Osmanlý Ýmparatorluðu güney vilayetleriydi... ABD’nin dünya enerji kaynaklarýnýn listesini çýkartmaya baþladýðý bu genelge 31 Mayýs 1919 tarihlidir. Genelge, ABD’nin Ýstanbul’daki temsilciliðine de yollanmýþtý. 31 Mayýs’ta... Yani Mustafa Kemal ve arkadaþlarýnýn Samsun’a çýkmalarýndan 12 gün sonra.
ABD 1919’da çýkarttýðý petrolün kendisine yetmeyeceðini düþünmeye baþladýðýnda, Birinci Dünya Savaþý sonrasýnda dünya sisteminin þekillenmesi de baþlamýþtý. Ülkelerin ‘enerji güvenliði’ 2. Dünya Savaþý’ndan sonra daha güncel biçimde stratejilere girmiþtir. ABD 100 yýl önce bu süreci baþlatmýþtý, yol ve yöntemi de Ýngiltere’den öðrenmiþti: Ýçeride yoksa dýþ kaynaklara bakmak gerekiyordu. Petrolün merkezi, Bakü, Ýran ve Osmanlý Ýmparatorluðu’nun güney vilayetleriydi. Hepsine bugün Ortadoðu deniyor.
ABD’de 1919 sonrasýnda petrol otomobillerle ekonomiye ve günlük hayata girince, sanayi petrole dönünce, ülkede sosyal-siyasi düzenin iþlemesi de petrole baðlý olmaya baþlamýþtý.
Mesela 1920 yazýnda ABD’nin Batý tarafýnda, Kaliforniya ve civarýnda benzin sýkýntýsý baþladý. Tam da ABD otomobil kullanmaya, hareketlenmeye ve doðu-batý Amerika arasýnda uçakla posta taþýmaya baþlamýþtý... Benzin sýkýntýsý ülkeyi ve hayatý etkileyecek boyuta geçti, durum ekonomik ve siyasi etkiler taþýyordu.
1920 yazýnda ABD’de benzin zaten kýsýtlý satýlýyordu ve araç baþýna 8 litreden fazla verilmiyordu. Çoðu kentte benzin bir haftadan uzun sürelerle yok oluyor, uzun kuyruklarla zahmetli bekleyiþler yaþanýyordu. Tüketim týrmanmýþ, siyasi sosyal talep artýnca, sistem çaresiz kalmýþtý. Öyle ki, Kanada sýnýrýna yakýn manzaralý bir bölgede polis cumartesi gecesi gezintiye çýkan 100 den fazla otomobili, ‘gereksiz benzin yaktýklarý için’ trafikten men etti. Baþka yerlerde, yol kenarýnda durduðu halde motor çalýþtýrmaya devam edip benzin israf eden sürücüler gözaltýna alýndý. Stokçuluk ve karaborsa baþlamýþtý. Bir istasyona benzin geldiði haberi, yüzlerce aracýn oraya yýðýlmasýna ve bölgenin felç olmasýna neden oluyordu. Seçmen, petrolle iç içe girmeye baþlamýþtý. Siyaset ve devlet de petrolü dýþ dünyada aramaya baþladý.
1920 yazýnda ABD otomobillere benzin bulmaya uðraþýrken, ayný sýrada Ankara’da TBMM hükümeti düþmanýn Anadolu’dan atýlmasý için askeri hazýrlýklara baþlamýþtý. Yine ayný sýrada Ýngiltere, Filistin’e sömürge valisi atamýþ ve Araplarýn tepkisiyle karþýlaþmýþtý. Filistin yine Osmanlý arazisi içinde Batý’da Akdeniz’den, Suriye-Irak içlerine uzanýyordu. Ayný 1920 yazýnda Rusya’da Bolþevik iktidara karþý Çarlýk ordularý son çabaya giriþmiþlerdi, yenileceklerdi. ABD’nin 1920 benzin sýkýntýsý, ekonominin baþka yapýsal sýkýntýlarýnýn habercisiydi. 10 yýl sonra Büyük Buhran kopacaktý.