Hafta baþýnda OECD’nin üç senede bir yaptýðý PISA (Öðrenci Baþarýsýnýn Uluslararasý Deðerlendirmesi) araþtýrmasýnýn sonuçlarý yayýnlandý.
Eðitim yazýlarým pazar günleri olduðu için konu bugüne dek sarktý, basýnda da bu konuya iliþkin tek tük yazýlar yayýnlandý, ben de bugün araþtýrmanýn sonuçlarýna girmeyeceðim, sonuçlar bizim için zaten çok kötü, önümüzdeki günlerde belki konuya tekrar dönerim.
Ancak, PISA araþtýrmasý ülke sýralamamýzýn kabul edilemez kötülüðü yanýnda bizlere baþka þeyler de gösteriyor, bendeniz bugün bu konulara deðineceðim.
Bunlardan birincisi, eðitim gibi çok temel bir alana toplum olarak günlük ve büyük bölümü anlamsýz siyasi tartýþmalar üzerinden baktýðýmýz.
Geçtiðimiz Salý günü PISA sonuçlarý Fransa’da iki çok önemli gazeteye manþet oldu.
Bizde ise, görebildiðim, izleyebildiðim kadarýyla, gazeteler PISA sonuçlarýný, daha genelinde ise eðitime iliþkin yaþamsal konularý, þayet bir ucundan siyaseti doðrudan ilgilendirmiyor ise, pek manþetlerine taþýmýyorlar.
Doðrudur, dershaneler meselesi günlerdir, haftalardýr manþetlerde ama bu konunun da eðitime yönelik teknik alanlarý deðil, AK Parti-Cemaat iliþkilerine iliþkin yönü daha fazla ilgi çekiyor.
Bir öðretim üyesi, eðitim meselesine kafa yoran, yorumlayan biri olarak PISA sonuçlarýnýn bir haftadýr manþetlerde olmasýný tercih ederdim doðrusu.
Ýkinci konu ise þu: Haklarýný yemeyelim, PISA sonuçlarý hakkýnda tek tük de olsa yorumlar, köþe yazýlarý yayýnlanmadý deðil.
Ancak, PISA sonuçlarýný yorumlayan, analiz eden bu yazýlarda da dikkatimi çeken nokta, sonuçlarýn yorumcunun pozisyonuna göre farklýlaþtýðý.
PISA sonuçlarýnda, mesela 2009 sonuçlarý ile karþýlaþtýrma yapýldýðýnda, skorlarda mutlak deðer olarak küçük bir iyileþme var ama ülke sýralamamýzýn çok kötü durumu aynen sürüyor, yani, baþka bir ifadeyle, skorlarda mutlak anlamda küçük bir iyileþme ama sýralamada, yani nispi konumumuzda ayný kabul edilemezlik söz konusu.
Þayet yorumcu, analizci (!) siyasi iktidara daha yakýn duruyorsa skorlardaki mutlak iyileþmeyi, þayet baþka bir yorumcu da siyasi iktidara muhalif bir pozisyonda ise de nispi pozisyonumuzun kötülüðünü öne çýkarmýþlar.
PISA sonuçlarý da anlamsýz, kýsýr siyasi tartýþmalardan kendini kurtaramamýþ gibi gözüküyor.
Üzerinde durmak istediðim son ve üçüncü noktaise, PISA araþtýrmasýnýn sonuçlarýna basýnýn, devletin, üniversitelerin, eðitimcilerin verdiði tepki üzerinden eðitim meselemizin ciddiyetinin bir kez daha ortaya çýkmýþ olmasý.
Türkiye’de yaklaþýk kimse eðitim meselemizin, anaokullarýndan doktora aþamasýna kadar, gerçek boyutlarýný, mesela PISA sonuçlarýný tartýþmýyor.
Son senelerde, AK Parti döneminde önemli iþler yapýldý, katsayý haksýzlýðý, türban yasaðý rezaleti sonlandýrýldý ama unutmayalým bu çözülen iki konu eðitim meselemizin özünü ilgilendiren konular deðildi, sadece bir anormalliðin bitirilmesi idi.
Bu anormallikler ortadan kalktýðý andan itibaren de gerçek sorunlarla sistem baþbaþa kaldý ama türban yasaðý rezaletinin, katsayý haksýzlýðýnýn giderilmiþ olmalarý eðitim meselelerine ilgi duyuyormuþ gibi görünen kesimlerin galiba gazýný büyük ölçüde aldý, artýk sistemin baþka devasa sorunlarýný görmek istemiyorlar, katsayý meselesi çözülmüþ, türbanla üniversitelere girilebiliyorsa artýk, iyi ki de giriliyor bence, baþka ama muazzam sorunlar ikinci plana itilmiþ oldular.
Þunu unutmayalým, gerçek sorunlarla ancak anormallikler ortadan kaldýrýldýðý ölçüde yüzleþebileceðiz.
Mesele, orta ve uzun vadede çok bariz anormallikleri düzelttikten sonra gerçek sorunlarla yüzleþmektir.
Yazýmý baþka bir alandan çok önemsediðim bir örnekle noktalayayým; ne zaman ki, sivil asker iliþkilerinde anayasal anormallikler, 108., 117., 118., 156., 157. Maddeler ortadan kaldýrýlýr, askeri vesayetin gerçek boyutlarýný ancak o gün konuþabileceðiz.
Muhafazakar dostlarýn þu meseleyi çok iyi görmesini isterim, türban yasaðý ne kadar büyük bir anormallik ise, MGK’nýn anayasal varlýðý (118) da ayný ölçüde bir anormalliktir, türban yasaðýnýn kalkmýþ olmasýný lütfen her þeyin düzeldiði biçiminde yorumlamasýnlar, normalleþme sürecinin daha baþýndayýz.