Pitbull köpeklerini başka ırk olarak kaydettiriyorlar

Anadolu, köpek ırkları bakımından dünyanın en zengin coğrafyasıdır. Kangal mı istersiniz, Tarsus Çatalburun mu, Aksaray malaklısı mı, Akbaş mı, Tosya finosu mu, Anadolu Sultan tazısı mı? Ne isterseniz. Dünyanın en güzel köpekleri bizim topraklarımızdan çıkmıştır. Ama ne hikmetse illa İngiltere kökenli laboratuvar ırkları bir popüler oldu son zamanlarda. Bunların başında da Pitbull teriyerleri geliyor. Bu köpeklerle ilgili dünyanın dört bir yanında çeşitli araştırmalar yapıldı. Ve bilim adamları ittifakla bu üretilmiş ırkın 'problem' teşkil ettiğine kanaat getirdi. Dolayısıyla hemen hemen her ülkede yasaklandı.

Bizdeki yasada, söz konusu yasağa işaret eden hüküm şöyle; "...tehlike arz eden hayvanları üretmek; sahiplendirilmesini, ülkemize girişini, satışını ve reklamını yapmak, takas etmek, sergilemek ve hediye etmek yasaktır..." Bu maddeye giren ırkları da sıralamış yasa; "...Pitbull Terrier, Japanese Tosa, Dogo Argentino, Fila Brasileiro ve bu ırkların melezleri..." Şimdi bu konuda hayvan hakları vesaire gibi yasalar çalışılırken bambaşka hususlarla gündem meşgul edildiği için, bu yasaklı ırklarla ilgili bir çeşit kafa karışıklığı var. Mesela bizim yasak ırkları kopyaladığımız Avrupa ve ABD'deki çeşitli eyaletlerin ilgili yasasında bu listede Amerikan Staff Terrier ırkı da var. Ama bizde yok. Bunu çok çok iyi bilen Pitbull sahipleri de, köpeklerinin yasal kaydını "Pitbull" olarak değil, "Amerikan Staff Terrier" olarak açıyor. Hayatını buna adamış bir uzman bilirkişi dışında her iki ırkı birbirinden ayırabilmek neredeyse imkansız. Ben herhangi bir veterinerin bile bunu başarabileceğini sanmıyorum. Veterinerler eğer kayıtları açarken farklı bir ırk yazıyorlarsa, tüm iyi niyetimle, bunu ayırt edemedikleri için böyle yazdıklarını düşünüyorum.

**

İstanbul'da geçen Temmuz ayında, 9 yaşında bir çocuk Pitbull saldırısına uğradı. Özgür... Dünyalar güzeli bir çocuk. Ailesiyle birlikte parktan eve dönüyorlardı. Bir anda bahçeden yola fırlayan Pitbull, Özgür'ü yakaladığı gibi dişlerini kenetledi. Babası Hasan Bey can havliyle köpeğin üzerine atladı. Oğlunun sol bacağını ve göğsünü ısıran köpekle adeta kavgaya tutuştu. Kanlar içinde kalan oğlunu kucaklayıp hastaneye götürdü. Acil ameliyata alınan çocuk ölümün kıyısına gelmişti. O gün oğlunun derdine düşen baba, işin kriminal tarafına hiç kafa yormamıştı. Tek derdi çocuğunu kurtarmaktı. O uzun gecenin sabahında, olay yeri tutanağını görünce adeta şoka girdi. Köpeğin sahibi, köpeğinin ırkını; (yasaklı olan) Pitbull değil, bir Amerikan Staff olarak yazdırmıştı.

Üstelik savcılığın hazırladığı iddianamede suç işleme kastı da görülmüyordu. Dahası savcılık çocuğun sadece görünen yaralarına bakmıştı. Oysa köpek saldırısı sonucu yaşadığı travma için bir de psikolojik durum tespiti gerekiyordu. Ben de tüm bu ince ayrıntılara, Özgür'ün ve ailesinin avukatı Mehmet Öğcü ile konuştuktan sonra vakıf oldum. Öğcü yılların deneyimiyle bu detayları bir bir ortaya çıkarmış, köpeğin sahibini zora sokacak bir ikinci suç duyurusu hazırlamıştı. Değerli dostlar, pek çok köpek saldırısı davası bu gibi ince detaylar nedeniyle belki de istenen neticeye ulaşmıyor. Ama şimdi bu konuda ciddi bir hassasiyet oluşmuş durumda. Peşini bırakmamakta yarar var.