Piyanonun yeni dehası: Kaan Baysal

Türkiye’nin klasik müzik alanında genç yeteneklerinden biri Kaan Baysal. En son İtalya’da yapılan uluslararası bir piyano yarışmasında birincilik, Viyana’da yapılan uluslararası diğer bir yarışmada da ülkemize altın madalya kazandıran Baysal, dünyanın en ünlü piyanistlerinden Lang Lang’la da aynı sahneyi paylaştı.  

Şimdiye kadar Beyin ve Zihin köşesinde sadece nörobilim üzerine konuştuk. Artık arada bir sizlere, özel beyinlere sahip üstün zekalı/yetenekli bireylerle bir nörolog gözüyle yaptığım röportajları da sunmak istiyorum. Kaan çok özel bir çocuk. Dünya otoriteleri tarafından geleceğin en parlak piyanistleri arasında gösteriliyor. Türkiye’de lise öğrenimine devam ederken, Almanya’da da müzik eğitimini sürdürüyor. Birçok ödülü var. En son İtalya’da yapılan uluslararası bir piyano yarışmasında birincilik, Viyana’da yapılan uluslararası diğer bir yarışmada da ülkemize altın madalya kazandırdı. Kaan Baysal’ın müzik eğitimi Allianz Türkiye tarafından destekleniyor. İleride tarih yazacak olan bu çocuğu şimdiden tanımanızı isterim. 

Şu anda tam çocukluktan ergenliğe geçiş sürecindesin, bir şeyler elbette tam oturmadı ama ben senden kendini nasıl tanımladığını duymak istiyorum?  

Öncelikle kararlı, hedefe yönelik ve mükemmeliyetçi diyebilirim. Hedefler koymayı seviyorum, tutkulu olduğum şeyler için sabırla uğraşırım. 

Bana hayatında ilk defa bir sonuç çıkardığın hatırladığın ilk olayı/durumu anlatır mısın? 

Bu soruyu örneklemek güç, ancak piyano eğitimim boyunca üzerinde düşündüğüm ve bazılarından da sonuçlar çıkardığım birçok durum yaşadım. Sistem üzerinde düşünürüm bazen. Paranın bu kadar önemli olmaması gerektiği, daha önemli şeylerin de farkına varılması gerektiğini düşünüyorum. 

Piyano başındaki hislerini bana anlatır mısın?  

Başlarken yoğun bir konsantrasyonla başlıyorum, çalıştığım eserin içindeki armonileri keşfedip teknik olarak en doğru ve güzel sesi ararken bestecinin anlattığı bir hikaye olduğunu düşünüyorum ve o hikayede olmak beni çok heyecanlandırıyor. 

Piyanoya tutkunu ilk ne zaman fark ettin? 

Beş yaşından beri piyano ile birlikteyim, o günlerden beri diyebilirim. Doğduğumdan itibaren evde piyano olması ve benim o tuşlara merakla dokunuyor olmam galiba öncü bir işaretmiş. 

Ne zaman piyanonun senin için çok özel olduğunu hissettin?  

11 yaşında katıldığım yarışmayı kazanarak çaldığım İstanbul Müzik Festivali konserinde ve daha sonra Lang Lang ile birlikte aynı sahnede çalarken sahnede hissettiğim duyguların tutku olduğunu anladım ve o anları hiç unutmadım. Yaşadığım her deneyim müziğe olan duygularımı ve bağımı farklı anlamlarda daha da güçlendiriyor. 

Hiç sıkıldığın zamanlar oluyor mu piyano başında?  

Piyano ile birlikteliğimin başladığı 5 yaşından beri hiç sıkılmadım diyebilirim. Yeni bir eseri deşifre edip olgunlaştırırken zaman daha hızlı geçiyor, aksine heyecan duyarım. Bestecinin o besteyi yazarken ne düşündüğünü ve hangi hikayeyi anlattığını merak ederim. 

Günde kaç saat çalışıyorsun?  

Okul günlerinde ortalama 5 saat, hafta sonu ve tüm tatil günlerinde 8-10 saat çalışıyorum. Piyanoyu düzenli olarak mutlaka çalışıyorum. 

Aynı zamanda çok başarılı bir öğrencisin. Okulla birlikte nasıl yürütüyorsun? 

Teşekkür ederim, okula başladığım ilk günden beri dersleri sınıfta çok iyi dinliyorum, dersi derste öğreniyorum diyebilirim. Okul sonrasına ödevler kalıyor. Yeni şeyler öğrenmeyi seviyorum ve öğrendiğim her yeni bilginin beni daha donanımlı hale getirdiğini düşünüyorum. 

Üç dilde okur yazarsın değil mi? 

Evet. Kendi anadilim olan Türkçe ve ayrıca ileri düzeyde İngilizce ve Almanca biliyorum. Dil öğrenmeyi seviyorum, kolay öğrendiğimi düşünüyorum. Öğrenmek istediğim başka diller de var. Genç bir piyano öğrencisi olarak katıldığım uluslararası etkinliklerde rahatlıkla kendimi ifade edebilmek beni motive ediyor. Almanya’da öğrencisi olduğum piyano hocamla dersleri hem İngilizce hem Almanca yapabiliyoruz. Ben de ona bazı Türkçe kelimeler öğretiyorum. 

En çok etkilendiğin ve çalmaktan en fazla zevk duyduğun besteci/besteciler? 

Her bestecinin bana verdiği ilham farklı, bu yaşım için Beethoven, Chopin, Liszt ve Rachmaninoff diyebilirim. Ne kadar çok yeni eser çalarsam o besteciyi o kadar çok tanıma ve deneyimleme imkanı bulabilirim. 

Kendi bestelerin var mı? 

Piyano başında kendi oluşturduğum bazı denemeler oluyor ancak bunlar sadece küçük denemeler. Kendi bestem henüz yok diyebilirim. 

Piyano dışında başka tutkun var mı? Neler yapmaktan hoşlanırsın?  

Kitap okumayı severim, küçük koleksiyonlarım var. Fırsat bulduğum zamanlarda yüzerim. 

Hayatında seni en çok etkileyen kitap ve yazar hangisidir? 

Muriel Barbery’nin Kirpinin Zarafeti adlı kitabı diyebilirim. Farklı dönemlere ait farklı yazarların kitaplarını okuyorum ve etkileniyorum, tek bir yazar adı vermem güç olacak bu nedenle. 

 

Begümhan Baysal (Kaan’ın annesi) 

Tutkuyla yürüdüğü bir yol var 

Kaan’ın müzik yeteneğini ne zaman ve ne şekilde fark ettiniz?  

Doğduğundan beri klasik müzik dinleyerek ve evde piyano olmasıyla tuşlara yakın büyüdü Kaan. 5 yaşına geldiğinde önce anaokulu öğretmeniyle başladığı derslerde piyanoyla o kadar güçlü ve hızlı bir bağ kurdu ki sanırım yeteneği kendi başına ortaya çıkmış oldu. Kaan şu an 15 yaşında, yakın gelecek için hedefleri ve kendi söylediği gibi tutkuyla yürüdüğü bir yol var. Bu süreçte onun duyduğu coşkuyu, heyecanı, tutkuyu, gayreti destekleyen onu yüreklendiren herkese çok teşekkür ederiz.