PKK belediye aracýyla asker þehit ediyor, biz hala düþünüyor muyuz?

Mardin Artuklu Kaymakamlýðý önceki gün açýkladý. PKK’nýn Cumartesi günü Cevizlik Köyü Jandarma Karakolu’na düzenlediði bombalý saldýrýda kullandýðý 47 AS 012 plakalý kamyonet Mardin Mazýdaðý Belediyesi’ne ait imiþ! 

Sekiz ton bomba yüklü kamyoneti uzaktan kumandayla patlatan teröristler kaçarken de Mardin Büyükþehir Belediyesi Saðlýk Ýþleri Dairesi’ne ait iki aracý kullanmýþlar!

Olayla ilgili gözaltýna alýnan 11 kiþiden 3’ü doðrudan belediye çalýþaný!

PKK ile eþ güdüm ve paylaþým içindeki bu belediyelerin hangi partinin idaresinde olduðunu ayrýca vurgulamaya bilmem gerek var mý?

Þu bilinmeli ama. Asker þehit etmekte kullanýlan araç da, teröristlerin kaçarken kullandýðý araç da DBP (Demokratik Bölgeler Partisi) yönetimindeki belediyelere zimmetliydi.

Türkiye partisi olacak iddiasý ve siyasi abra kadabrasýyla tavþan çýkarýr gibi HDP Ýmralý’dan çýkarýlýrken DBP ve BDP ise PKK’nýn çatý örgütü KCK tarafýndan bölgede sanki siyasi çoðulculuk varmýþ ama ortak karar alýnýyormuþ yanýlsamasý yaratmak için üretti.

Nitekim bu üç parti, devrimci halk savaþý ilanýndan sonra KCK’nýn özyönetim ve öz savunma talimatlarýný (TBMM yerine oluþturulan) DTK adlý mecliste sanki demokratik bir süreç iþlemiþ gibi karara çevirdi. Demirtaþ dahil pek çok siyasi “bu bölgede bu yüzyýlda baðýmsýz bir Kürdistan kurulacak” cümlesini o çatý altýnda kurdu. 

Þimdi... Hâlâ HDP, BDP ve DBP’nin PKK ile organik-inorganik herhangi bir baðý olmadýðýný, sivil alanda özgür siyaset yaptýðýný iddia eden varsa dönsün yazýnýn baþýný bir daha okusun.

DBP’ye ait bombalý araçla iki askerin þehit edildiðini, oradan geçen köylü bir kadýnýn öldürüldüðünü, üçü aðýr 12 askerin ise yaralandýðýný unutmasýn!

***

HDP’giller PKK’ya lojistikle yetinmeyip devlet parasý ve belediye imkânlarýyla açýktan terörle iþbirliði yapacak; kamu araçlarýyla asker polis sivil þehit edecek; ve o belediyelere müdahale için beklenecek, öyle mi?!

Yok öyle devlet.

PKK-HDP hattýnýn, Türkiye’nin terörle mücadelede hukuk içinde kalma, kendi ilkelerine riayet etme, uluslararasý kamuoyundan gelebilecek eleþtirileri asgaride tutma gibi kaygýlarýný karýn boþluðu olarak gördüðü ve buradan saldýrdýðý çok açýk.

Yeter artýk. Elbette suça-teröre bulaþmamýþ siville, suçunu-terörle iliþkisini kamufle etmek için sivilmiþ gibi, siyasetçiymiþ gibi duraný ayýrt etsin hukuk.

Ama asker polis üniformasý içinde yahut sivilken þehit olan ya da bir gün bir yerde teröre kurban gitme ihtimali bulunan insanlarýn yaþama hakký baþta olmak üzere hak ve özgürlükleri de bu kadar ikincil plana atýlmasýn.  

PKK’ya imkan ve kaynak aktaran belediyelere kayyum kararý, terörle iþbirliði iddiasý bulunan HDP’lilerin yargýlanmasý, suça karýþanlara yurt dýþý yasaðý gibi gecikilmesinin bedeli artýrdýðý alanlarda yapýlmasý gerekenler daha fazla gevelenmesin.

PKK irtibatý bunca aþikar olduktan sonra HDP kanalýndan gelecek açýklamalarýn da hiç bir önemi yok artýk. Tek örnek Mazýdaðý Belediyesi deðil sonuçta. HDP ve öncüllerinin bu konudaki sicili için kabarýk demek bile yekûnu fazla azýmsamak olur.

HDP’gillerin þu dakikadan sonra ne sivil siyaset ve hukuk konusunda, ne dokunulmazlýklar ve belediyelere kayyum konusunda söyleyecek sözü olamaz.

KCK emrinden çýkamadýklarýna, Karayýlan’ýn tehdidinin üstüne söz söyleyemediklerine göre Selahattin Demirtaþ da, bomba yüklü araçlarýn sahibi Ahmet Türk de ciddiye alýnma hakkýný temelli kaybetti.

Söyleyeceklerini kamuoyuna deðil mahkemede hakimlere söylesinler artýk.