Betül Soysal Bozdoğan
Betül Soysal Bozdoğan
Tüm Yazıları

PKK hayal satmaktan vazgeçmeli

PKK propagandistlerinin halihazırda sattıkları iki hayal var.

İlki Suriye üzerinden.

Gerçeklikle bağı kopmuş bu yapı, PKK'yı bir aktör ve özne gibi pazarlıyor.

Ağır ideolojik terminoloji üzerinden ezbere talim ettirilen kandırılmış/kaçırılmış çocuklar, zannediyorlar ki hakiki bir zihniyet mücadelesi veriyorlar.

Oysa PKK hiçbir zaman organik ve doğal süreçlerin bir sonucu olmadı.

PKK yapay, suni, projelendirilmiş, kurgulanmış bir yapı olarak güç odaklarının hizmetindeki bir aparat işlevi görmüştür.

Organik olmayanın özne olma şansı da yoktur. Dolayısıyla bir güç odağına yaslanarak hayatta kalma arayışındadır. PKK bu bağlamda kimi zaman ABD'ye, kimi zaman Rusya'ya, kimi zaman İngiltere'ye, Almanya'ya ve şimdi de İsrail'e dayanarak "aktör" olma rolüne soyunuyor.

Savunduğu tez; Suriye'nin kuzeydoğusunda sistemli, talimli, sofistike ve işleyen bir özyönetim kurdukları yönünde. İşgal ettikleri toprakları fethetmiş edasıyla "mücadele ettik, kazandık ve burada kalacağız" imajı çizmeye çalışıyorlar.

Küçük bir devletçik kurma motivasyonuyla ABD'yi iknaya Şam'ı ise kandırmaya çalışıyorlar. Amaçları; süreçteki baskı ortamını geçiştirdikten sonra Şam'a darbe anını kollamak, İsrail ile birleşme yolunu denemek ve bulundukları topraklarda kalıcı olmayı nihayetlendirmek.

Tabi tüm bunlar; hayal ve ütopyadan ibaret!

Gerçekler ise çok başka!

Suriye'de bir güç merkezi falan oldukları yok. Öncelikle sosyolojik zemine dikkat çekmek elzem. Şimdilik yerel toplum, kendilerini idare ediyor. Şam'ın müdahalesi sürecinde çoğunluk olan Arap kesim, tamamıyla merkez yönetimi destekleyecektir.

"100 bin kişilik ordumuz var" diyorlar, yine başka bir hayal! Yabancı militanlar, zorla tutulanlar çıkarıldıktan sonra PKK-YPG-SDG tarafında taş çatlasa on bin kadar terörist mevzubahis.

Yeraltına kazdıkları tünellere pek güveniyorlar. Türk Silahlı Kuvvetleri daha önce Zentindalı'nda ne yaptıysa aynısını üç günde yine yapar.

Peki sormak istiyorum bu hayal satıcılarına... Esed, Rusya ve ABD desteği ortadan kalkınca hami olarak İsrail'e yaslanmak ne kadar akıllıcaydı?

İddia ediyorum; bu topraklardaki İsrail alerjisi dünyanın hiçbir yerinde yoktur. İsrail dediğinizde savaşmak için sınıra koşacak on milyonlarımız var, hiç abartmıyorum.

Ve-l hasılı kelam; hayal satmanın, kendini kandırmanın, zaman kazanma gayretinin bir anlamı yok.

Güvenlik politikaları coğrafyanın gerçekleri üzerine kurulur. Ve bu gerçekleri kök salmış devlet geleneği olan ülkeler çok iyi okur.

Geriye kalan söylemler, koca bir dedikodunun parçası olarak tarihin çöp kutusuna atılır.

KÜRTLERE VERİLEN HAKLARI KİM SAĞLADI?

PKK propagandistlerinin Türkiye'de sattıkları hayale gelirsek tam bir akıl tutulması.

DEM çevresi son on yıldır sahada halka propaganda yaparken şöyle bir savunma yapıyor; "PKK var olduğu için, dağda mücadele ettiğimiz için haklarımızı alabildik. Devlet mücadelemizin neticesinde bize haklarımızın bazılarını verdi. Kalanı için de mücadele etmeye devam edeceğiz."

DEM halkı aldatıyor.

Kazanılan hakları kendi sözde mücadelelerinin bir sonucu olarak gösteriyorlar.

Oysa istediğiniz kadar silaha sarılın devleti yöneten kadrolar, kimlikler üzerinden hakkaniyetli bir yaklaşım sergilemeselerdi, mümkün değildi ki hakların teslimi yapılsın!

Kürtçe TV kanalının kurulmasından, devlet okullarında verilen Kürtçe dil derslerine kadar tüm özgürlükler tıpkı dindarlara, romanlara, azınlıklara verilen haklar gibi adaletli olma bağlamında devlet tarafından hayata geçirilmiştir.

Şiddetle, silahla bu devleti ne bölebilir, ne yıkabilir, ne de bir hakkı teslim alabilirsiniz.

Farklı hayallere inanmış bir şekilde yol yürüyen DEM siyasetçilerine sesleniyorum; Devlet, siyasetin alanını daha fazla açmak için samimi çaba gösteriyor. Bırakınız dağ yolunda emperyalistlerin maşası olanları! Siz bu topraklarla, organik bağ kurarak gerçekleri konuşun ve hakiki bir söylem üretin ve politika yapın. Kimse sizin önünüzde durmaz ve yolunuzu kesmez, emin olun!

Bu devlet, büyük ve kadim yolculuğunda kervana samimi olarak katılan herkese alan açar. Yeter ki yerli olun ve organik kalın.

Hep birlikte, daha ileriye.